Türk ulusunun destansı zaferi Çanakkale için, MHP Gebze İlçe Kadın Kolları Başkanlığı bir mesaj yayımladı. MHP Gebze İlçe Teşkilatı’nın sosyal medya hesabından yayınlanan bildiride şu ifadeler kullanıldı; “Yıl 1915, Boğazın iki tarafına yayılan topraklarda vahşetle harabiyeti kucaklayan düşman pusuda. Zemheri karanlık çökmüş Çanakkale’min üstüne. Hilali bekleyen yıldızlar fersiz. Hırslanıyordu bu yorgun yılların ortasında boğaz. Hırsından toprakların bağrını tırmalıyor, önüne gelen dağları yarıyor, kayaları eritip dağıtıyordu. Sanki binlerce yıl evvel beklenen gün için hazırlık başlıyordu. Kefensiz yatan yüzbinlerce şehidin hakkı için mecburdu.“ÇANAKKALE’YE GÜNEŞ DOĞDU”
Bir gece ansızın bitmeyen karanlıklar sabaha erdi. Yeryüzü büyük bir sarsıntı ile uyandı. Tozu dumana katmış bulutlar yükseldi. Yaklaşan bulutun içinden süngü gibi atlarda mızrak gibi kahramanlar belirdi. Yüzlerinden nur taşıyordu. Gözleri ışık, bilekleri iman doluydu. İsimleri mertlik ve sertlik taşıyan ahenkli, tok bir heceden ibaretti; “Türk!” Suları kuruyan yurtlarından Çanakkale’ye akıyordu. Güneşi atlarının kuyruklarına bağlamışlar. İşte! Çanakkale'ye güneş onlar göründüğü andan itibaren doğdu. Biatı yenmek olan Türk, emperyalizmin şımarık çocuklarına ağırlığı adaletten, halkaları medeniyetten, dizginleri kuvvetten yapılma bir yular taktı.“BU BİR MASAL DEĞİL”
Davasının koruyucusu, Türk-İslam hakimiyeti tecelli edinceye dek bırakmayacağına yemin etmiş nefer olarak savaştı. Savaşın sonu gelmiyordu. Fakat Türk'ün aradığı da buydu. Çanakkale'nin ufuklarında yükseldi, şehitlerin seslerine can verdi. Bugün, boğaz asırlarca koynunda sakladığı al yazmasını takmış şükrediyor. Hıçkırıyor, ''Bedrin Aslanlarını'' yad ediyor. Dünya tarihine ''Çanakkale Geçilmez'' ilkesini yazdıran destanımızın 104. yılı kutlu olsun. Dur yolcu! Dinle ve unutma! Öylesine yazılmış bir isim değil, bu bir masal değil, bir devrin battığı yerdir, kalbimizde çağlayan tarihtir. Çanakkale bunun için bizimdir.”
Bir gece ansızın bitmeyen karanlıklar sabaha erdi. Yeryüzü büyük bir sarsıntı ile uyandı. Tozu dumana katmış bulutlar yükseldi. Yaklaşan bulutun içinden süngü gibi atlarda mızrak gibi kahramanlar belirdi. Yüzlerinden nur taşıyordu. Gözleri ışık, bilekleri iman doluydu. İsimleri mertlik ve sertlik taşıyan ahenkli, tok bir heceden ibaretti; “Türk!” Suları kuruyan yurtlarından Çanakkale’ye akıyordu. Güneşi atlarının kuyruklarına bağlamışlar. İşte! Çanakkale'ye güneş onlar göründüğü andan itibaren doğdu. Biatı yenmek olan Türk, emperyalizmin şımarık çocuklarına ağırlığı adaletten, halkaları medeniyetten, dizginleri kuvvetten yapılma bir yular taktı.“BU BİR MASAL DEĞİL”
Davasının koruyucusu, Türk-İslam hakimiyeti tecelli edinceye dek bırakmayacağına yemin etmiş nefer olarak savaştı. Savaşın sonu gelmiyordu. Fakat Türk'ün aradığı da buydu. Çanakkale'nin ufuklarında yükseldi, şehitlerin seslerine can verdi. Bugün, boğaz asırlarca koynunda sakladığı al yazmasını takmış şükrediyor. Hıçkırıyor, ''Bedrin Aslanlarını'' yad ediyor. Dünya tarihine ''Çanakkale Geçilmez'' ilkesini yazdıran destanımızın 104. yılı kutlu olsun. Dur yolcu! Dinle ve unutma! Öylesine yazılmış bir isim değil, bu bir masal değil, bir devrin battığı yerdir, kalbimizde çağlayan tarihtir. Çanakkale bunun için bizimdir.”