Gazeteci Uğur Saray, OHAL kapsamında kapanan Demokrat Gebze Gazetesi’nin sahibi FETÖ’nün bölgemizdeki algı yönetimini yürüten Murat Dağdeviren’in savcılıktaki ifadelerini elde etmeyi başardı. Ofisinde birçok video kaydı, tapeler ve belgeler çıkan ve FETÖ soruşturmasını yürüten savcının tüm sorularına ağlayarak cevap veren Dağdeviren’in hakkındaki iddiaları kabul etmediği görüldü. Bununla yetinmeyen Dağdeviren, ilişikte olduğu FETÖ’yü terör örgütü olarak tanımladı. Hatta gazetesindeki köşe yazılarını dahi kendisinin yazmadığını söyleyecek kadar dansözlüğe yeltenen Dağdeviren, “O yazıları çalışanlarım yazdı” diyerek gazetede çalışanlara da FETÖ damgası vurdu. 17/25’ten sonra duruşundan taviz vermeyen ve her fırsatta ‘Fetullah Gülen hocaefendi’ diyerek FETÖ’nün ele başına övgüler yağdıran Dağdeviren, ‘Gerekirse kendi gazetemi kapatır, Zaman Gazetesi’ni dağıtmaya devam ederim” demişti. Fakat FETÖ’nün altın çocuğu ifadesinde her şeye inkar ederek takiye yapmış. Soruları yazmayarak FETÖ’cü Dağdeviren’in verdiği ifadesinde önemli gördüğümüz alanları siz okurlarımızla paylaşıyoruz, işte o ifadenin detaylı açıklaması;VATANSEVERİM, FETÖ ÜYESİ DEĞİLİM
1984 yılında Nevşehir ilinde dünyaya geldim. Lise tahsilimi Nevşehir ilinde tamamladıktan sonra Kocaeli üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümünü bitirdikten sonra 2002 yılından itibaren Gebze ilçesinde bir müddet farklı yerel gazetelerde muhabir olarak çalıştım. 2009 yılından itibaren ise Abim Mustafa Dağdeviren'in sahibi olduğu Demokrat Gebze Gazetesi’nde yazı işleri müdürlüğü yapmaktayım. Ben daha önce adli makamlara belirttiğim gibi adı geçen örgütle hiçbir idari bağım mevcut değildir. Ben bu örgütün gizli veya açık hiçbir toplantısına katılmadım. Faaliyetlerinde bulunmadım. Ancak ben mesleki faaliyet kapsamında daha önce legal olan bakan ve milletvekillerinin katılmış olduğu basın açıklaması ve kamuya açık olan toplantılarına mesleğim gereği katılmış olabilirim. Ben yukarıda belirttiğim gibi yasa dişi silahlı FETÖ/PDY örgütü mensubu, üyesi ve sempatizanı değilim. Paralel devlet yapılanması içinde hiçbir zaman yer almadım. Gazetecilik görevimi yerine getirdim. Hükümetin ve devletin karşısında olmadım. Devletimi milletimi seven bir insanım. İşlerimi ve hayatımı anayasaya kanuna ve hukuka uygun bir şekilde idame ettirmeye çalışıyorum. Gayri meşru hiçbir faaliyetin içinde olmadım. Ben gazetecilik ve belirttiğim bu iş adamları derneklerindeki (GESİAD’dan bahsediyor) faaliyetlerim nedeni ile Gebze’nin en çok tanınan isimlerinden birisiyim. Gebze’deki sokaktaki birçok kişi tarafından ilk görüldüğüm yerde tanınırım. Dolayısıyla bütün faaliyetlerim ve hayatım kamu oyunun önünde ve bilgisi dahilinde cereyan etmektedir. Bu faaliyetlerim nedeni ile Gebze başta olmak üzere Kocaeli, İstanbul ve diğer illerde birçok kişi ile tanışmış ve görüşmüşümdür.
SEÇİLMİŞ HÜKÜMETTEN YANAYIM
Ben lisede iken devlet yurdunda kaldım. Üniversite iken de Kocaeli’nde annem ile birlikte kendi evimizde kaldım. Fetullah Gülen cemaatinin okullarında hiçbir zaman okumadım, evlerinde ve yurtlarında kalmadım. Dershanesine de gitmedim. İletişim mezunu olduğum için kendi alanımda faaliyet gösterdim. Bunun dışında ayrı ve özel bir misyonum olsaydı onu yapardım. Kendi ekmek paramı kazanmak için uğraştım. Ben cemaate hiçbir zaman himmet ve bağış toplamadım. Bağışta da bulunmadım. İnsanları bu uğurda organize etmedim. 17-25 Aralık olaylarından önce hükümet kanalına mensup birçok milletvekili, bakan, belediye başkanı bürokrat ve iş adamı ile çok sıkı ilişkilerimiz vardı. Ancak 17-25 Aralık’tan sonra onlarda bizlere mesafe koydular. Bende o tarihten sonra demokrat gazetesinde daha dikkatli yayınlar yapmaya gayret ettim. Ancak gazeteci olduğum için yanlış gördüğüm hususlar da eleştirmekten geri durmadım. Bütün bunları Fetullah Gülen’in cemaatinin lehine olması için yapmadım. Gazeteci olduğum için yaptım. Ben 15/07/2016 gecesi başlayan silahlı askeri darbe girişiminde evde idim. Darbe girişimini televizyondan ve sosyal medyadan öğrendim. Aynı gece darbeyi kınayan, çok yanlış olduğunu belirten ve lanetleyen yazılar yazdım. Açıklamalar yaptım. Demokrasiden ve seçilmiş hükümetten yana olduğumu birçok defa beyan ettim. Ben 15/07/2016 günü darbe girişimi gecesi ve öncesinde hiçbir sivil ve askeri şahıs ile bu darbenin organizasyonu, planlaması ve sonrasına ilişkin hiç bir görüşme yapmadım. Darbe girişimin sabahından başlamak üzere yayınlarım ve duruşum hep demokrasiden yana oldu."MUHTEREM HOCA EFENDİ" DİYE
ÇALIŞANLARIM YAZDI BEN DEĞİL
Bütün bu yazılarım ve gazetemdeki yazılar kontrol edilirse bunlar anlaşılacaktır. Fetullah GÜLEN Türkiye’nin en tanınmış kişilerinden birisidir. Geçmişte de bütün eylemleri, konuşmaları ve faaliyetleri haber olmuştur. İnsanlara da bunu merak ve takip etmişlerdir. Çok sayıda sempatizanı olduğunu biliyorum. Ben sempatizanı değilim. Gazetemde yayınlanan "muhterem hoca efendi" diye başlayan yazılar bana ait değildir. Bunlar gazetede çalışan arkadaşlar yazmışlardır. Zaten 17-25 Aralık’a kadar muhafazakar olan ve olmayan bir çok kişi aynı hitabı kullanıyordu. Gazetemde bu hitabın kullanılması benim Fetullah Gülen cemaatine mensup ve sempatizanı olduğumu göstermez. Ben gazetecilik görevim nedeni ile cemaati eleştiren yazılarda yazdım. Geçmiş yayınlarım incelendiğinde bunlar da görülecektir. Yukarıda belirttiğim ve şuanda bu soruşturma dosyası içerisine giren savcılık ve sorgu tutanaklarımdan da anlaşılacağı üzere daha önce den de aynı suçlardan iki kez soruşturma yürütülmüş ise de hakkımda herhangi somut bir delile ulaşılamamıştır. (Uğur Saray’ı hedef alarak) Medyada ve kamuoyunda benim Fetullah Gülen cemaatine üye olduğuma ilişkin bir algı oluşturuldu. Bunun en büyük nedenlerinden biri de bu şahıslar ile olan kişisel husumetim ve gazetecilik rekabetinin nedeni iledir. Ben gazetecilik faaliyetim nedeni ile Gebze’deki 6-7 iş adamı ile birlikte depremde büyük zarar gören Haiti ülkesine bir gezi yapmıştım. Bilgisayarımda ele geçirilen görüntüler buna ilişkindir. Orada devlet protokolü ile karşılanmıştık. Bütün etkinliklerimizi basım ve kamuoyu önünde gerçekleştir. Yakın zamana kadar da birçok siyasetçi bu tür etkinliklere yoğun bir şekilde katılıyordu.VATANINA AŞIK BİR TÜRK GENCİYİM
Bahsi geçen propaganda eyleminin oluşması için söz konusu videonun sosyal medyada veya üçüncü şahıslarda dağıtılması, internet yoluyla sosyal medyada paylaşım sitelerine verilmesi gerektiği, bu videoyu yukarıda benim hazırlamadığımı belirtmiştim. Benim hiçbir yazımda FETÖ/PDY'yi öven, çalışmalarını takdir eden, ifadem ve söylemlerim yoktur. Ben dediğim gibi davetli olduğum bir yere gazeteci olarak davet edilerek icabet ettim. Ben bu yapılanmanın herhangi bir yöneticisi veya medya sorumlusu değilim. Gazetecilik hayatım boyunca bu yapıya ait olan hiçbir medya organında görev almadım. Bu yapıya ait olan medya organları herkes tarafından bilinir. Eğer benim ilişkim olsaydı. Yerel bir gazete de çalışmazdım. Bu yapıya ait olan daha büyük bir gazetede görev alırdım. Ben mahalli bir gazete de çalışan gazeteciyim. Hakkımdaki FETÖ/PDY üyesi iddiasını kesinlikle red ediyorum. 30 yıllık hayatım. Bunun şahididir. Vatanına milletine sadık bayrağına aşık bir Türk genciyim. Bugüne kadar hiçbir yüz kızartıcı suça karışmadım. Mesleğim gereği tüm hayatımı kamuoyu önünde yaşadım. İnandıklarımı yazdım. Televizyonlarda çıkıp konuşma yaptım. Doğru bildiklerimi söylemeye çalıştım. Ama bugüne kadar devletin terör örgütü dediği hiçbir yapılanmayı övmedim. Hiçbir vakfın derneğin veya bir cemaat oluşumunun yönetiminde idaresinde bulunmadım. Birilerinden emir almadım birilerine emir vermedim.FETÖ'YÜ TV'DEN VE GAZETELERDEN TANIDIM
Günümüzde paralel devlet yapılanması devlet içindeki organların ast üst ilişkisine göre değil başka bir noktadan emir alarak devlet dışında oluşum yaptığını vurguluyor. Yaşantım boyunca hiçbir devlet organında çalışmadığım gibi. Benzer bir kurumda da görev almadım. Bunca yıllık meslek hayatımda yazdığım tüm yazılar zaten basın kanunları nezdinde incelendi. Haksız olduğum yerlerde tekzip aldım. Haklı olduğum yerlerde beraat ettim. Ama bugüne kadar hiçbir illegal bağ ile suçlanmadım. Bahsi geçen örgütün toplantılarına sadece gazeteci olarak katıldım. Bu örgütü TV'den ve gazetelerden hükümete ve iktidara yakın olarak tanıdım. Gittiğimiz toplantılarda Başbakan, Cumhurbaşkanı, Bakanlar, Valiler, Belediye Başkanları, gördüm. Yakın geçmişte bu hareketi eleştirmek en büyük vatan hainliği idi. En küçük eleştiriye bile başbakan düzeyinde cevaplar veriliyordu. Şimdi ise bu hareketi eleştirmeyenler vatan haini ilan ediliyor. Ben mahalli bir gazeteciyim. Bu harekete bağış yapmadım. Okul yeri yurt yeri vermedim. Bu hareketin okullarında okumadım. Bu harekete ait işyerlerinde çalışmadım. Bu hareketin önünü açacak en ufak bir yetkim hiçbir zaman olmadı. Aynı konular ile ilgili olarak 3. kez suçlanıyorum. Diğer 2 suçlamalardan dolayı adli makamlarca serbest bırakıldım.FETÖ/PDY BENİM İÇİN TERÖR ÖRGÜTÜDÜR
FETÖ/PDY konusunda bir mağdur varsa oda benim. Meslek hayatımda büyük leke aldım. Yaşadığım gözaltı süreçleri kamuoyundaki itibarımı bitirdi. Devletimin bana sahip çıkmasını bekliyorum. Bir kez daha belirtiyorum FETÖ/PDY benim için terör örgütüdür. Bunu tüm samimiyetimle kabul ediyorum. Ama şahsımın bu örgütle hiçbir alakası yoktur. Daha önceki soruşturmalarda uzun aylar telefonlarım dinlenmiştir. Bu örgütle organik bağımı ispat eden bir görüşme bu dinlemelerde çıkmamıştır. Evimde ve işyerimde aramalar yapıldı. Bu örgüte ait bir kitap veya yasak yayın çıkmamıştır. Sadece gazetecilik kapsamında yapılan bir ziyaretten dolayı suçlanıyorum. Bunu nedenleri ile açıkladım. Ben aynı konular ile ilgili olarak 2 kez gözaltına alındım. Daha sonra birisi mahkemece birisi ise savcılıkça serbest bırakıldım. Bu süreç böyle devam etmesine rağmen kendimden emin olduğum için evimde veya işyerimde herhangi bir dijital temizlik yapmadım. Bunların suç olduğu kanaati bende oluşsaydı veya soruşturma makamından bilgi gizleme gereği hissetseydim dijital verilen yok ederdim. Benim bilgisayarımda FETÖ yapılanmasını eleştiren bilgiler de mevcuttur. Bir gazetecinin elinde bulunan dijital verilerde her gruba her oluşuma ait bilgiler olabilir. Mesleki anlamda bu çok normaldir.YURT DIŞINA ÜLKEMİ TEMSİLEN GİTTİM
Benim dijital materyalimde ele geçen görüntüler benim tarafımdan oluşturulmadı. Bu görüntüler yukarıda da bahsettiğim gibi Haiti ülkesine gittiğimde orada açılışı yapılan okul yönetimi tarafından ziyaretin bitmesine yakın katılımcılara flaşh ortamında verdiği görüntülerdir. Benim yazı işlerini yaptığım Demokrat Gebze Gazetesi’ndeki yayın politikam tamamen 17-25 Aralıktan sonra insanlara yönelik olarak toptan suçlamaların önüne geçmek, suçluyu suçsuzu ayırt etmek maksadıyla kamuyu bilgilendirmeye yönelik haberler yaptık. FETÖ/PDY yapılanmasını öven takdir eden hiçbir haber ve yoruma imza almadık. Devletin terör örgütü dediği her oluşum benim için de terör örgütüdür. Bana sormuş olduğunuz ve Avukatım huzurunda görüntüleri izledim. Ben 2014 yılının yaz aylarında Gebze ilçesinde faaliyet gösteren bir grup işadamı öncülüğünde hatırladığım kadar ile GESIAD Başkanı Mehmet Zenginer, İşadamı Yalçın Turan, Özkan Gunay, Erkan Günay ve Mustafa Yakın isimli şahıslar ile birlikte Haıti ülkesine gittik. Beni bu ülkeye kim veya hangi heyet davet ettiğini hatırlamıyorum. Ben buraya gazeteci olarak Türkiye'den sadece ben davet edildim. Uçak biletlerini kendim karşıladım ve Haiti ülkesine gittim. Haiti ülkesi bakanları ve milletvekillerinin olduğu bir ortamda karşılandık. Haiti deprem ülkesi olduğundan dolayı Türkiye Cumhuriyeti burada deprem yaralarını sarmak amacıyla yardımları olmuş ve biz Haiti ülkesine gittiğimizde Türkiye Cumhuriyeti’nin Haiti ülkesinde yapmış olduğu hizmetleri yerinde gördük. Ben gazetecilik faaliyetleri kapsamında geziye katıldım. Ben bu toplantının herhangi bir örgüt olduğuna kanaat getirmedim. Katılımcılar benden hiçbir şey saklamadılar. Ben burada gördüklerimi izlenimlerimi gazetemde haber yaptım. Kişisel sosyal medya adreslerimde de paylaştım. Ben bu organizasyonun gizli ve suç olduğunu görmedim. Tamamen resmi yollarla resmi kanalla yapılan ziyarettir. Ben yukarıda belirttiğim gibi bu konuyu gazetemde haber yaptım ve sosyal iletişim hesabımda paylaştım. Ben bu organizasyonla ilgili hiçbir zaman yanıltıcı şekilde cevaplamadım.Paralel Yapı’nın Gebze medya imamı FETÖ’nün altın çocuğu Murat Dağdeviren, adliyedeki ifadesinde tüm iddiaları inkâr etmiş. Fakat 15 Temmuz zihniyeti bu millete adalet önünde hesap vermekten kaçamayacak. (Uğur Saray)
1984 yılında Nevşehir ilinde dünyaya geldim. Lise tahsilimi Nevşehir ilinde tamamladıktan sonra Kocaeli üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümünü bitirdikten sonra 2002 yılından itibaren Gebze ilçesinde bir müddet farklı yerel gazetelerde muhabir olarak çalıştım. 2009 yılından itibaren ise Abim Mustafa Dağdeviren'in sahibi olduğu Demokrat Gebze Gazetesi’nde yazı işleri müdürlüğü yapmaktayım. Ben daha önce adli makamlara belirttiğim gibi adı geçen örgütle hiçbir idari bağım mevcut değildir. Ben bu örgütün gizli veya açık hiçbir toplantısına katılmadım. Faaliyetlerinde bulunmadım. Ancak ben mesleki faaliyet kapsamında daha önce legal olan bakan ve milletvekillerinin katılmış olduğu basın açıklaması ve kamuya açık olan toplantılarına mesleğim gereği katılmış olabilirim. Ben yukarıda belirttiğim gibi yasa dişi silahlı FETÖ/PDY örgütü mensubu, üyesi ve sempatizanı değilim. Paralel devlet yapılanması içinde hiçbir zaman yer almadım. Gazetecilik görevimi yerine getirdim. Hükümetin ve devletin karşısında olmadım. Devletimi milletimi seven bir insanım. İşlerimi ve hayatımı anayasaya kanuna ve hukuka uygun bir şekilde idame ettirmeye çalışıyorum. Gayri meşru hiçbir faaliyetin içinde olmadım. Ben gazetecilik ve belirttiğim bu iş adamları derneklerindeki (GESİAD’dan bahsediyor) faaliyetlerim nedeni ile Gebze’nin en çok tanınan isimlerinden birisiyim. Gebze’deki sokaktaki birçok kişi tarafından ilk görüldüğüm yerde tanınırım. Dolayısıyla bütün faaliyetlerim ve hayatım kamu oyunun önünde ve bilgisi dahilinde cereyan etmektedir. Bu faaliyetlerim nedeni ile Gebze başta olmak üzere Kocaeli, İstanbul ve diğer illerde birçok kişi ile tanışmış ve görüşmüşümdür.
SEÇİLMİŞ HÜKÜMETTEN YANAYIM
Ben lisede iken devlet yurdunda kaldım. Üniversite iken de Kocaeli’nde annem ile birlikte kendi evimizde kaldım. Fetullah Gülen cemaatinin okullarında hiçbir zaman okumadım, evlerinde ve yurtlarında kalmadım. Dershanesine de gitmedim. İletişim mezunu olduğum için kendi alanımda faaliyet gösterdim. Bunun dışında ayrı ve özel bir misyonum olsaydı onu yapardım. Kendi ekmek paramı kazanmak için uğraştım. Ben cemaate hiçbir zaman himmet ve bağış toplamadım. Bağışta da bulunmadım. İnsanları bu uğurda organize etmedim. 17-25 Aralık olaylarından önce hükümet kanalına mensup birçok milletvekili, bakan, belediye başkanı bürokrat ve iş adamı ile çok sıkı ilişkilerimiz vardı. Ancak 17-25 Aralık’tan sonra onlarda bizlere mesafe koydular. Bende o tarihten sonra demokrat gazetesinde daha dikkatli yayınlar yapmaya gayret ettim. Ancak gazeteci olduğum için yanlış gördüğüm hususlar da eleştirmekten geri durmadım. Bütün bunları Fetullah Gülen’in cemaatinin lehine olması için yapmadım. Gazeteci olduğum için yaptım. Ben 15/07/2016 gecesi başlayan silahlı askeri darbe girişiminde evde idim. Darbe girişimini televizyondan ve sosyal medyadan öğrendim. Aynı gece darbeyi kınayan, çok yanlış olduğunu belirten ve lanetleyen yazılar yazdım. Açıklamalar yaptım. Demokrasiden ve seçilmiş hükümetten yana olduğumu birçok defa beyan ettim. Ben 15/07/2016 günü darbe girişimi gecesi ve öncesinde hiçbir sivil ve askeri şahıs ile bu darbenin organizasyonu, planlaması ve sonrasına ilişkin hiç bir görüşme yapmadım. Darbe girişimin sabahından başlamak üzere yayınlarım ve duruşum hep demokrasiden yana oldu."MUHTEREM HOCA EFENDİ" DİYE
ÇALIŞANLARIM YAZDI BEN DEĞİL
Bütün bu yazılarım ve gazetemdeki yazılar kontrol edilirse bunlar anlaşılacaktır. Fetullah GÜLEN Türkiye’nin en tanınmış kişilerinden birisidir. Geçmişte de bütün eylemleri, konuşmaları ve faaliyetleri haber olmuştur. İnsanlara da bunu merak ve takip etmişlerdir. Çok sayıda sempatizanı olduğunu biliyorum. Ben sempatizanı değilim. Gazetemde yayınlanan "muhterem hoca efendi" diye başlayan yazılar bana ait değildir. Bunlar gazetede çalışan arkadaşlar yazmışlardır. Zaten 17-25 Aralık’a kadar muhafazakar olan ve olmayan bir çok kişi aynı hitabı kullanıyordu. Gazetemde bu hitabın kullanılması benim Fetullah Gülen cemaatine mensup ve sempatizanı olduğumu göstermez. Ben gazetecilik görevim nedeni ile cemaati eleştiren yazılarda yazdım. Geçmiş yayınlarım incelendiğinde bunlar da görülecektir. Yukarıda belirttiğim ve şuanda bu soruşturma dosyası içerisine giren savcılık ve sorgu tutanaklarımdan da anlaşılacağı üzere daha önce den de aynı suçlardan iki kez soruşturma yürütülmüş ise de hakkımda herhangi somut bir delile ulaşılamamıştır. (Uğur Saray’ı hedef alarak) Medyada ve kamuoyunda benim Fetullah Gülen cemaatine üye olduğuma ilişkin bir algı oluşturuldu. Bunun en büyük nedenlerinden biri de bu şahıslar ile olan kişisel husumetim ve gazetecilik rekabetinin nedeni iledir. Ben gazetecilik faaliyetim nedeni ile Gebze’deki 6-7 iş adamı ile birlikte depremde büyük zarar gören Haiti ülkesine bir gezi yapmıştım. Bilgisayarımda ele geçirilen görüntüler buna ilişkindir. Orada devlet protokolü ile karşılanmıştık. Bütün etkinliklerimizi basım ve kamuoyu önünde gerçekleştir. Yakın zamana kadar da birçok siyasetçi bu tür etkinliklere yoğun bir şekilde katılıyordu.VATANINA AŞIK BİR TÜRK GENCİYİM
Bahsi geçen propaganda eyleminin oluşması için söz konusu videonun sosyal medyada veya üçüncü şahıslarda dağıtılması, internet yoluyla sosyal medyada paylaşım sitelerine verilmesi gerektiği, bu videoyu yukarıda benim hazırlamadığımı belirtmiştim. Benim hiçbir yazımda FETÖ/PDY'yi öven, çalışmalarını takdir eden, ifadem ve söylemlerim yoktur. Ben dediğim gibi davetli olduğum bir yere gazeteci olarak davet edilerek icabet ettim. Ben bu yapılanmanın herhangi bir yöneticisi veya medya sorumlusu değilim. Gazetecilik hayatım boyunca bu yapıya ait olan hiçbir medya organında görev almadım. Bu yapıya ait olan medya organları herkes tarafından bilinir. Eğer benim ilişkim olsaydı. Yerel bir gazete de çalışmazdım. Bu yapıya ait olan daha büyük bir gazetede görev alırdım. Ben mahalli bir gazete de çalışan gazeteciyim. Hakkımdaki FETÖ/PDY üyesi iddiasını kesinlikle red ediyorum. 30 yıllık hayatım. Bunun şahididir. Vatanına milletine sadık bayrağına aşık bir Türk genciyim. Bugüne kadar hiçbir yüz kızartıcı suça karışmadım. Mesleğim gereği tüm hayatımı kamuoyu önünde yaşadım. İnandıklarımı yazdım. Televizyonlarda çıkıp konuşma yaptım. Doğru bildiklerimi söylemeye çalıştım. Ama bugüne kadar devletin terör örgütü dediği hiçbir yapılanmayı övmedim. Hiçbir vakfın derneğin veya bir cemaat oluşumunun yönetiminde idaresinde bulunmadım. Birilerinden emir almadım birilerine emir vermedim.FETÖ'YÜ TV'DEN VE GAZETELERDEN TANIDIM
Günümüzde paralel devlet yapılanması devlet içindeki organların ast üst ilişkisine göre değil başka bir noktadan emir alarak devlet dışında oluşum yaptığını vurguluyor. Yaşantım boyunca hiçbir devlet organında çalışmadığım gibi. Benzer bir kurumda da görev almadım. Bunca yıllık meslek hayatımda yazdığım tüm yazılar zaten basın kanunları nezdinde incelendi. Haksız olduğum yerlerde tekzip aldım. Haklı olduğum yerlerde beraat ettim. Ama bugüne kadar hiçbir illegal bağ ile suçlanmadım. Bahsi geçen örgütün toplantılarına sadece gazeteci olarak katıldım. Bu örgütü TV'den ve gazetelerden hükümete ve iktidara yakın olarak tanıdım. Gittiğimiz toplantılarda Başbakan, Cumhurbaşkanı, Bakanlar, Valiler, Belediye Başkanları, gördüm. Yakın geçmişte bu hareketi eleştirmek en büyük vatan hainliği idi. En küçük eleştiriye bile başbakan düzeyinde cevaplar veriliyordu. Şimdi ise bu hareketi eleştirmeyenler vatan haini ilan ediliyor. Ben mahalli bir gazeteciyim. Bu harekete bağış yapmadım. Okul yeri yurt yeri vermedim. Bu hareketin okullarında okumadım. Bu harekete ait işyerlerinde çalışmadım. Bu hareketin önünü açacak en ufak bir yetkim hiçbir zaman olmadı. Aynı konular ile ilgili olarak 3. kez suçlanıyorum. Diğer 2 suçlamalardan dolayı adli makamlarca serbest bırakıldım.FETÖ/PDY BENİM İÇİN TERÖR ÖRGÜTÜDÜR
FETÖ/PDY konusunda bir mağdur varsa oda benim. Meslek hayatımda büyük leke aldım. Yaşadığım gözaltı süreçleri kamuoyundaki itibarımı bitirdi. Devletimin bana sahip çıkmasını bekliyorum. Bir kez daha belirtiyorum FETÖ/PDY benim için terör örgütüdür. Bunu tüm samimiyetimle kabul ediyorum. Ama şahsımın bu örgütle hiçbir alakası yoktur. Daha önceki soruşturmalarda uzun aylar telefonlarım dinlenmiştir. Bu örgütle organik bağımı ispat eden bir görüşme bu dinlemelerde çıkmamıştır. Evimde ve işyerimde aramalar yapıldı. Bu örgüte ait bir kitap veya yasak yayın çıkmamıştır. Sadece gazetecilik kapsamında yapılan bir ziyaretten dolayı suçlanıyorum. Bunu nedenleri ile açıkladım. Ben aynı konular ile ilgili olarak 2 kez gözaltına alındım. Daha sonra birisi mahkemece birisi ise savcılıkça serbest bırakıldım. Bu süreç böyle devam etmesine rağmen kendimden emin olduğum için evimde veya işyerimde herhangi bir dijital temizlik yapmadım. Bunların suç olduğu kanaati bende oluşsaydı veya soruşturma makamından bilgi gizleme gereği hissetseydim dijital verilen yok ederdim. Benim bilgisayarımda FETÖ yapılanmasını eleştiren bilgiler de mevcuttur. Bir gazetecinin elinde bulunan dijital verilerde her gruba her oluşuma ait bilgiler olabilir. Mesleki anlamda bu çok normaldir.YURT DIŞINA ÜLKEMİ TEMSİLEN GİTTİM
Benim dijital materyalimde ele geçen görüntüler benim tarafımdan oluşturulmadı. Bu görüntüler yukarıda da bahsettiğim gibi Haiti ülkesine gittiğimde orada açılışı yapılan okul yönetimi tarafından ziyaretin bitmesine yakın katılımcılara flaşh ortamında verdiği görüntülerdir. Benim yazı işlerini yaptığım Demokrat Gebze Gazetesi’ndeki yayın politikam tamamen 17-25 Aralıktan sonra insanlara yönelik olarak toptan suçlamaların önüne geçmek, suçluyu suçsuzu ayırt etmek maksadıyla kamuyu bilgilendirmeye yönelik haberler yaptık. FETÖ/PDY yapılanmasını öven takdir eden hiçbir haber ve yoruma imza almadık. Devletin terör örgütü dediği her oluşum benim için de terör örgütüdür. Bana sormuş olduğunuz ve Avukatım huzurunda görüntüleri izledim. Ben 2014 yılının yaz aylarında Gebze ilçesinde faaliyet gösteren bir grup işadamı öncülüğünde hatırladığım kadar ile GESIAD Başkanı Mehmet Zenginer, İşadamı Yalçın Turan, Özkan Gunay, Erkan Günay ve Mustafa Yakın isimli şahıslar ile birlikte Haıti ülkesine gittik. Beni bu ülkeye kim veya hangi heyet davet ettiğini hatırlamıyorum. Ben buraya gazeteci olarak Türkiye'den sadece ben davet edildim. Uçak biletlerini kendim karşıladım ve Haiti ülkesine gittim. Haiti ülkesi bakanları ve milletvekillerinin olduğu bir ortamda karşılandık. Haiti deprem ülkesi olduğundan dolayı Türkiye Cumhuriyeti burada deprem yaralarını sarmak amacıyla yardımları olmuş ve biz Haiti ülkesine gittiğimizde Türkiye Cumhuriyeti’nin Haiti ülkesinde yapmış olduğu hizmetleri yerinde gördük. Ben gazetecilik faaliyetleri kapsamında geziye katıldım. Ben bu toplantının herhangi bir örgüt olduğuna kanaat getirmedim. Katılımcılar benden hiçbir şey saklamadılar. Ben burada gördüklerimi izlenimlerimi gazetemde haber yaptım. Kişisel sosyal medya adreslerimde de paylaştım. Ben bu organizasyonun gizli ve suç olduğunu görmedim. Tamamen resmi yollarla resmi kanalla yapılan ziyarettir. Ben yukarıda belirttiğim gibi bu konuyu gazetemde haber yaptım ve sosyal iletişim hesabımda paylaştım. Ben bu organizasyonla ilgili hiçbir zaman yanıltıcı şekilde cevaplamadım.Paralel Yapı’nın Gebze medya imamı FETÖ’nün altın çocuğu Murat Dağdeviren, adliyedeki ifadesinde tüm iddiaları inkâr etmiş. Fakat 15 Temmuz zihniyeti bu millete adalet önünde hesap vermekten kaçamayacak. (Uğur Saray)