Zaman ellerimin arasından kayıp giderken,
benim hüzne ayıracak zamanım yok..
Siyah yerine maviyi,
Hüzün yerine sevinci,
Toprak yerine çiçeği,
Nefret yerine sevgiyi seçiyorum...!diyerek mırıldanmalı insan. Çünkü insana en çok yakışan odur.
benim hüzne ayıracak zamanım yok..
Siyah yerine maviyi,
Hüzün yerine sevinci,
Toprak yerine çiçeği,
Nefret yerine sevgiyi seçiyorum...!diyerek mırıldanmalı insan. Çünkü insana en çok yakışan odur.
Ne hoş bir yaşamdı dünya. Geleceksin rolünü oynayacaksın, vakit saat gelince ayrılacaksın. Bu ayrılık bazıları için ölüm. Bi şey denmez ölüm ayrılığına. Ya diğeri Ayrılmak işi bazıları İçin çok kolay. Çünkü onlar yaşamlarının başrolünde oynamadılar. Sadece Fiğürandı. Birilerinin maşası. Gideceği yere kadar binerler. O zamana kadar Beraber yaşarlar , hiç sıkıntı göstertmezler. sonrası malum. Geldiğinde ulaşacağı yere , aklı kanaat gelince artık kalan yolu kendisi yürümeye başlar.
Zor bu zamanın insanını anlamak. Sonra hiç tanımamış gibi ayrılırlar. Bunu el ( yabancı ) yapsa o kadar kanına dokunmaz. Kanına en çok dokunan kan bağın, yada din bağının yaptığı. Ne acı bir durum.
Anlamakta güçlük çekiyorum. Ne oldu bu insanlığa nereye gidiyor. Daha onbeş , yirmi sene evvelki insanlarda bir vefa duygusu vardı. Yapmış olduğu hata ve kusurun farkına varıp , hata ve kusurunun affını isterlerdi. Bu hata ve kusurla yaşamak istemezlerdi. Bir nevi temizlenmek isterlerdi.
Bu gün insanlık neyin peşinde. Onu bekleyen kaliteli bir karekter varken, insan özünden ve sözünden nasıl döner, insanlık değerlerini nasıl unutur. Bu hareketleriyle kime hizmet eder?
Yoksa yaşadığı anı zamanı üç beş kuruşluk dünya menfaatına mı satıyor? Yoksa birilerine şirin görünmek için öz saygısından mı vaz geçiyor?
Kiminin figüran , kiminin ise asil duruşunu bozmayan insanları çok görmüşüzdür. Figüranlar çok ama insanlığını bozmayan insanlar azaldı bu gün.
"Her şeyin herkese anlatılmayacağını
öğrenene kadar;
Çok tanışacak,
çok konuşacak,
çok yanılacaksın"
Sonrası bir upuzun seyrediş.
Uzaktan..Demiş bir yazısında Franz Kafka. Demek ki insanlık alışacak bu insanlık dışı karakteri bozuk kişiliksizlere. Kimliksizlere.
öğrenene kadar;
Çok tanışacak,
çok konuşacak,
çok yanılacaksın"
Sonrası bir upuzun seyrediş.
Uzaktan..Demiş bir yazısında Franz Kafka. Demek ki insanlık alışacak bu insanlık dışı karakteri bozuk kişiliksizlere. Kimliksizlere.
insanlıktan nasibini almamış insanlar ,yaptıklaları bu çapsız hareketleriyle yıkabileceklerini zannediyorlar karakteri oturmuş insanları.
Yıkılırım mı sandın?
Kaybetmeye alışmış bir insan
yıkılır mı sence
Başını dik tutmayı çocukken öğrenmiş,
hayatın patika yollarını ezberlemiş
yüreği harabe,
yüzüne acı bir gülümseme eklemiş
bir insan yıkılır mı ? Asla yıkılmaz. Çünkü onların karakteri kitaptan ( kur’andan) , liderleri ise son derece muazzam.
Çünkü o güzel insanlar bilirler Cezalandırmaya muktedir olduğun zaman affet ki; affın bir değeri olsun
Bazen hayat;
Yolunun ne kadar doğru olduğunu göstermek için sana,
Yolundan çıkmış insanlarla karşılaştırır seni.
Nasıl bir insan olduğunu gör diye,
İnsan olmayanlarla kesiştirir yollarını.
Aldığın terbiyenin, savunduğun değerlerin ve sahip olduğum kişiliğin kıymetini bil diye,
İnsanlığına sırtını dönmüşlerle sayısız kere imtihan eder seni.
Bırak bazen acıtsınlar canını.
Ne mutlu sana, yine de doğru bildiğin yolunda yürüyebiliyorsan.
Ve Ne mutlu sana ki, her şeye rağmen
"ÇOK ŞÜKÜR BEN İNSANIM"
Esen kalın güzel insanlar.
Esen kalın güzel insanlar.
Hocam zamana devire suç buluyor insanlar halbüki insan yediğindenmidir nedir kendi değişti nankör oldu farkinda değil dediğin gibi yabancı yapsa nankörlüğü o insandan uzak durur unutursun bir nebze ama yakınin uzak duramayacağin şahislar yaptinmi nankorlük insanı daha çok incitiyor yarası büyük oluyor .