Yüreğinde GÜZELLİK yoksa insanın
Ne yüzü güzel olur, ne sözü, ne de özü.
Hakikatte var olan ruhunda ki zerafettir.
İnsan aslında dışı ile değil,
Yüreği ile görünür.
Neye sahip olursan ol,
Sevgi dolu bir yüreğe sahip değilsen,
Hiç-bir şeye sahip değilsindir.
İnsanlık artık mana âleminden vazgeçmiş durumda. Ruhun güzelliği önem arz etmiyor. Artık dış görünüş önemli. Kişinin fazla bir güzelliği yoksa kendine göre, doktor doktor geziyor kendisine türlü türlü estetik ameliyatlar yaptırarak dış güzelliğine önem veriyor. Aslında güzelleştiğini zannediyor. Kendi vücuduna kendisi zarar veriyor. Bunların hepsi öz güven eksikliğinden kaynaklanıyor. Aslında insanın içine bakması gerekir.
İşte insan; Dışarıdan bakınca insan zannediliyor. Kendi egosunun kurbanı. Oysa bitik. Bitmiş kişi. İnsanlıktan nasibi yok. Kalp sadece atıyor. Ama ruhsuz. Kısacası yaşayan ölü. Her an her şeyi yapabilir. Serseri mayın gibi geziyor ortalarda. Dokunmaya gör. Dokunduğunda görürsün Açmış olduğu yaraları. O yaralar o zararlar nasıl sarılır bilinmez.
Çok zor dönemlerden geçiyoruz. Kalbin öldüğü zamanlardan. İnsanın çürümesi kalbinden başlar. Aynı zamanda yaşaması da kalbinden başlar.
Gün geçmiyor ki bu kalpsiz, bu ruhsuz insanların açtıkları yaralar, gün geçtikçe artarak çoğalıyor. Üstüne üstelik yapmış olduğu kötülükten pişman da değil.
Bu kötülükleri bir bir anlatacak değilim. Zaten siz okurlar; bunların farkındasınızdır.
Dostlar ne deyim; İnsanların manadan,
Gönülden anlamadığı çağa denk geldik. Gönüllerimizde hep haklı bir kırgınlık...
Herkes bir gün kendi kalbinden özür dileyecek...
Ben de mi?...deme;
Evet Sen de...
Biraz Daha Güzel Olmayı
Denemeliydik. Aynı şekilde İnsanlar.
Biraz Daha Nazik Olmayı.
Kırılmayı Değilde,
Kırmamayı Öğrenmeli..
Sevilmekten Öte
Güzel Sevmeyi Bilmeliydi.
Ama insan anlamaz, bilmez acziyetini. Azken çok olduğunu, hiçken hep olduğunu, yokken var olduğunu zanneder. Zanneder de kendine zulmeder. Böylece büyüyecek, böylece çoğalacak ve böyle yükselecek zanneder. Oysa küçüldükçe büyür insan, azaldıkça çoğalır, eksildikçe artar.
Paran gider, kazanırsın...
Sağlık gider, iyileşirsin.
Ama hayata bakıp coşkulanmak,
Güzel bir olay, temiz bir insan gördüğünde duygulanmak,
Hakkı verilmiş bir işi takdir etmek ve sen yapmışsın gibi gurur duymak,
Öğrenebileceğin ilginç bir konu bulduğunda heyecanlanmak,
Birinin ihtiyacı olduğunu fark ettiğinde tertemiz bir şefkat sunmak,
Herkes saçmalamaya başladığında, çıkıp aslanlar gibi dürüst olmak ve söylenmesi gerekeni söyleyip yapılması gerekeni yapmak,
Bir çocuğun başını, bir kedinin gıdısını okşamak,
Zengin olmasa da lezzetli bir sofra kurup sevdiklerinle paylaşmak,
Sokağa çıkıp gökyüzünün pırıl mavi olduğunu ve etrafın çimen koktuğunu fark etmek,
Gibi şeylerden aldığın zevk gitti mi...
İşte onun şifası yok.
Zira o zaman kalbine sırtını dönmüşsün demektir.
Vakit varken dön ve en kıymetli olanı kucakla!
Kalbinle barış , aklın İle ruhuna bir et.
Esen kalın güzel insanlar.