Konumuz, konuştuğumuz, ülkece gündemimiz uzun süre değişmeyecek. Depremin ardından 18 saat geçti. Yıkılan bina sayısı ve ölü sayısı güncellenmeye devam ediyor.
Kurtarma çalışmaları sürüyor fakat depremden en çok etkilenen 10 il arasında yer alan Hatay’dan haber yok denecek kadar az. Depremin ilk şokuyla farkına varılamasa da saat ilerledikçe insanlar buradan neden kimse bahsetmiyor, neden yardım gitmiyor diye sormaya başladı.
Hatay’a ulaşım coğrafi koşullar nedeniyle zorken anayolu ve havalimanı pisti kırık durumda olmasıyla ulaşım tamamen kesildi. Bölge ile irtibat kurmakta zorluk çekiliyor. Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş, “Hava 2-3 derece ve yağmur yağıyor. Hipotermiden hayatını kaybetme tehlikesi var. Şu an elektrik, su, doğal gaz kesik. Mahrumiyet bölgesi gibi olduk. Çok acil yardıma ihtiyacımız var” açıklamasında bulundu akşam saatlerinde. Çok sayıda yardım ekibi ve TIR yola çıkıyor fakat bu yardımların koordineleri ne derece sağlanıyor, bölgeye ulaşan var mı bilgimiz yok.
Saatler ilerleyip gün doğduğunda, bölgeden haberler geldikçe ve nihayet yardımlar bölgeye ulaştıkça karşılaşacağımız tablolar beni korkutuyor. Haber kanallarında da çok göremiyoruz Hatay’ı. Sosyal medyada ise Samandağ ve Antakya’dan insanların yardım çığlıkları yükseliyor…
Bölgeden gelen az sayıda görüntüden birinde insanların yağmacılığa başladığı da gördük. Gıda insanların en temel ihtiyacı. Şu an açıkta kalan, yardıma ulaşamayan insanlar kendi başının çaresine bakmaya, hayatta kalmaya çalışıyor fakat görüntülerde sadece besin ihtiyacını karşılamaya çalışanlar yok. Televizyon, telefon çalan yağmacılar da var.
Yayılan bu görüntüye ilk tepki verenlerden biri Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ oldu. Özdağ sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımla, “Bölgeden alçakça yağma görüntü ve haberleri geliyor. Yağmacılara karşı asker ve polise vur emri verilmeli. Aksi takdirde ülke olarak önü alınamayacak başka olaylar ile karşı karşıya kalacağız.” dedi.
Böyle bir durumda yağmacıların kontrol altına alınmamasının doğurabileceği sonuçlar daha önce tecrübe edilmiş. Aynı zamanda vur, öldür gibi emir verin demek de bir o kadar tehlikeli. Bu zor günlerimizde ilk hesap sorulması gereken çürük binalar dikerek insanların canına kastedenlerdir.
Fırsatçılar da boş durmadı. Deprem bölgesine gidecek yardım listelerinde bulunan ürünlere saatler içinde yapılan zamlar isyan ettirdi insanları. 50 TL fiyata satılan ilk yardım çantaları milyarlar karşılığı satışa sunuldu. İnsanların soğuktan donarak ölme riski varken battaniye fiyatlarını uçurdular. Aracı firmalardan beklediğimiz bu gibi fırsatçıları bünyelerinde barındırmamaları hatta ifşa etmeleri.
Daha önce de yazmıştım biz birbirimize her alanda kazık atmaya çalışıyoruz diye. Yalan ihbarlar, ihtiyaç halindeki ürünlere yapılan zamlar, yağmacılar utanç sebebimizsiniz.