İstanbul depremi korkusu sürerken farklı şehirlere göçler de başladı.
Maddi gücü olanlar ve olmayanlar doğal olarak çatışmaya girdi.
Kiracı olarak oturdukları binalarda risk analizi yaptırmak, binasının sağlamlığından emin olmak isteyenlerle bina hasarlı çıkarsa taşınacak ekonomik gücü olmadığı için analiz yaptırmak istemeyen daha doğrusu imkânı olmayanlar çatışmayı yaşayan.
Her birimiz uzmanıymışız ya da gözlemlerimiz doğru sonucu verecek gibi oturduğumuz, sadece yanından geçtiğimiz binanın sağlamlılığını ölçer olduk.
Uzun yıllar İstanbul'da oturmuş biri olarak görüştüğüm çoğu kişi de taşınabilme imkânım olsa hiç beklemem mantığıyla yaşıyor.
Hayat pahalılığı, kira yükü zaten son zamanlarda insanları yaşadıkları şehirden soğutmuşken ölüm korkusu hepsinden baskın çıktı.
Gerçi yine aynı sebeplerden kurulu düzeni bozmak zor olduğundan yapabilenler azınlıkta kalıyor.
Ne gibi önlemler alınıyor bakacak olursak Çapa ve Cerrahpaşa hastanelerinde hizmet durdurulurdu ve hastanelerin tahliyesine başlandı.
Depremde en sağlam olması gereken kamu binalarının bir kısmında hizmet durduruldu bir kısmında güçlendirme çalışmaları yapılıyor liste çok kabarık.
Çapa ve Cerrahpaşa Tıp Fakültelerinin hastanelerinin ise uzun süredir hasarlı olduğu bilinmesine rağmen Kahramanmaraş deprem felaketine kadar bir çalışma yapılmadığı da biliniyor.
Dediğim gibi en sağlam olması gereken kurum binaları bunlar.
Acil durumda yardıma koşmasını beklediğimiz en iyi doktorlarımız bu binaların altında kalacak olsa düşünün halimizi...
O zaman da yaşanan bu skandalları konuşuyor olurduk.
En acı tecrübeyi edinmiş olarak şimdi hastane binalarını güçlendiriyoruz. Yani bunun için tecrübe edinmemiz gerekiyormuş.
Ülke gündemini seçim ele geçirmiş olsa da bir şeylerin iyileştirilmesi ve yardıma ihtiyacı olanların unutulmaması için konuyu sürekli dile getirmek zorunda gibi hissediyorum kendimi...