Geçtiğimiz günlerde gazetede haber yazarken bizim Semih, “Abi Eskihisar’da balıkçılık yapan bir gazimiz varmış, tanıyor musun ?’ diye selendi. ‘Tanımıyorum’ deyince “Şimdi Mine Kayser paylaştı, yaşadığı yer yanmış. Bir bak istersen, barakadan bozma ev” dedi.
Gebzeli kadın siyasetçi Kayser’in hemen o paylaşımına göz attım.
Hikaye şöyle…
Çetin Tezcan yıllar önce Şırnak’ta vatani görevini yaparken düştüğü pusuda hain terör örgütü PKK tarafından vuruluyor. Arkadaşlıklarına şehitlik, kendisine gazilik nasip oluyor.
Buraya kadar her şey tamam. “Yangındır, evi yanmış olabilir. Allah yardım etsin” diyebilirsiniz. Ta ki fotoğrafları görene kadar bende böyle dedim.
Ancak olay bir yangından fazlası. Yani gazimizin yaşadığı yer.
Harabe, baraka…
Bir insanın yaşamayacağı, yaşa da ilerleyen zamanlarda hastalıktan öleceği bir yer.
Fotoğrafları görünce utandım, boğazım düğümlendi. Böyle bir olaydan sonra gazimizin harabede yaşadığını öğrenmemiz gerekirdi. Bu konuda hepimiz suçluyuz.
Sevgili okurlar, gazilik ve şehitlik yüce bir mertebedir. Kur’an-ı kerimde şehitlik ve gazilik için “İki güzellik, iki iyilik” tabiri kullanılmaktadır.
Onlara hak ettikleri saygı ve hürmeti göstermek hayatta kalanları hatırlamak ve sorunları ile yakından ilgilenmek aynı zamanda toplum ve devlet olarak en büyük sorumluluğumuzdur.
Olay, Mine Kayser sayesinde duyulduktan sonra Gebze Kaymakamlığı harekete geçerken, Gebze Belediye Başkanı Zinnur Büyükgöz ve İYİ Parti Gebze İlçe Başkanı Av. Burak Uluköylü de gazimiz Çetin abiyi ziyaret edip gerekenin yapılacağını söyledi.
Yani o harabe yanmamış olsaydı Çetin abi o zor koşullar altında yaşam mücadelesine devam edecek ya da Kayser’in dediği gibi Çetin abi o harabede yanarak can verseydi gazi unvanı almış bu insanı manşetten haber yapıp kahrolacaktık.