Türkiye’de bir deprem gerçeği var. Buna en yakın örnek İzmir’de meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki deprem. Artık ülkece bir gerçeğe de alıştık. O gerçek de ‘Koronavirüs’
2-3 ay öncesine kadar çevremde tek tük vaka sayısına şahitlik ederken şimdilerde ise ‘Ayşe Teyze’, ‘Ahmet Amca’ korona olmuş gibi sözleri sık sık duyuyorum.
Ortalık hastalıktan kırılıyor.
Gebze özelinde de rakamlar korkutucu.
Gebze Belediye Başkanı Zinnur Büyükgöz de düzenlediği basın toplantısında vaka sayısı artışına dikkat çekerek, elindeki rakamları açıklamıştı.
Gebze’de son günlerde günlük 240-340 arasında değişen vaka sayıları geliyor. Maalesef buna ölümler de ekleniyor. Salgının en yoğun olduğu günlerde Gebze’de haftada bir COVİD-19 ölümü olmazken şimdilerde her hafta bir ya da iki ölümle karşılaşmamız Gebze halkının artık kendine çeki düzen vermesi gerektiğini apaçık gösteriyor.
Her bir insanımızın, vatandaşımızın bu konuda tedbir almasının ve salgına karşı mücadele edilmesinin bir vatandaşlık görevi olduğu bilincine ulaşmasıdır. Vatandaşlarımız inanıyorsa gereğini yaparlar. İnanmak durumundayız. Mücadele etmek, tedbir uygulamak zorunda olduğumuzu bilsek ve bunu bire bir hayata geçirsek sorun kalmayacak. Esas kural maske, mesafe ve temizlik kuralıdır. Her bir işyerinin uyması gereken detaylı kurallar var. Bunları gerçekleştirmek yeterli olacaktır, başka bir şeye gerek yoktur. Hayatımız devam ediyor, sosyal hayat devam ediyor. Ama hayatın kontrollü yaşanması önemlidir. Sosyal hayatta kontrolle ilgili bütün kurallar da konulmuştur. Gevşememek lazım, rehavete kapılmamak lazımdır. Koronavirüs mücadelesi dinamik, canlı bir süreçtir. Bugün iyi olan, yarın, üç gün, beş gün sonra kötü olabiliyor. Şu an da yaşadığımız budur. Rehavete kapılmayalım. Bu konuda Gebze halkından duyarlılık istiyoruz.
Bu illet hastalığı sen, ben değil hepimiz yenmeliyiz.
Başka da şansımız yok.