Her deprem haberini aldığımda yaşadığım 17 Ağustos depremi hatırıma geliyor. Allah hiçbir millete, hiç bir kimseye yaşatmasın. Ancak yaşayan bilir!..
İzmir’de meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki deprem yüreğimizi kanattı.
Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Rahmet ve şifa dilemekten başka bir şey gelmiyor elimizden. Televizyondan enkaz kaldırma çalışmalarını izlerken dikkatinizi çekmiştir.
Bayraklı’daki Rıza Bey Apartmanı.
Bölgede bir tek 8 katlı o bina yıkılmış. Etrafındaki evlere bakıyorsun hepsi dimdik ayakta. Belki de çatlak bile olmayan binalarda var.
Yıkılan ve birçok insana mezar olan Rıza Bey Apartmanı, “İnsanları deprem değil, binalar öldürür” sözünü bize bir kez daha hatırlattı. Bir televizyon programında Rıza Bey Apartmanı’nda kullanılan malzemelerin kalitesizliğini anlatan Mimar Nihat Şen, deprem sonrası çöken binadan alınan beton parçasını eliyle ovaladı ve betonun anında ufalandığı görüldü. Yani depremde çöken Rıza Bey Apartmanı’nda kullanılan malzemelerin ne denli kalitesiz olduğu gözler önüne serildi. Deprem Türkiye’nin üzücü bir gerçeği haline gelmiş durumda ve vatandaşlar deprem konusunda her an tetikte yaşıyor.
Marmara fayından bahsediliyor. Bu fayın kırılacağı, büyük bir felakete yol açacağı vurgulanıyor ve tüm bunlar konuşulurken de İstanbul ve çevre iller sürekli sallanıyor, yetkililer ne gibi önlemler alıyor?
Peki Gebze’de durum ne?
Çürük binalar var mı, yok mu?
Harekete geçmek için ölmemiz mi gerek?
Yaşanan her depremde bu sorular tekrar sorulur ve cevabı yine verilmez.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Gebze Temsilciliği Başkanı Ahmet Kadı, Silivri’de 5,8 büyüklüğünde yaşanan sarsıntının ardından basın mensupları ile bir araya gelmiş ve acı gerçeği açıklamıştı.
O toplantıda Kadı ne demişti?
Kısaca hatırlayalım.
“Gebze’nin verdiği onca şeye rağmen sivil savunma merkezimiz, AFAD’ımız, AKOM’muz yok. Toplanma alanı olarak ayrılan alanlarımızın hepsi parklar. İçme suyu hiçbirinde yok. Hangi parkımız yapı bloğundan uzakta? Gelin işbirliği yapalım diyoruz. Bizim yapı bloklarımız maalesef hasar alacak bu yüzden bizim için toplanma alanı elzem. Gebze’de olası bir depremde organize sanayi bölgesi hasar alırsa ne olur düşünelim. Gebze ekonomiyi yöneten bir bölge, Gebze düşerse, İstanbul düşer. İstanbul düşerse Türkiye ekonomisi batar. İnşaat mühendisleri olarak gövdemizi taşın altına koymaya hazırız ve Gebze’nin sorunlarına talibiz. Eğer önlem almazsak evlatlarımızı kaybedeceğiz.”
Evet, bu satırlar Kadı’nın açıklamalarından bir bölüm.
Kenti yönetenler, deprem konusunda Kadı ve yönetiminin etrafında birleşmeli ve biran önce Gebze’nin risk haritası çıkartılmalı.
İzmir depreminden sonra biraz araştırdım.
Binaların yapımında kullanılması gereken en düşük beton sınıfının C30 olması gerekiyormuş.
Peki, C30 betonun testleri bölgemizde sağlıklı yapılıyor mu?
Sadece betonu döken firmanın laboratuvarında mı yapılıyor bu testler?
Betonu döken firma kendi betonuna ‘bozuk’ veya ‘C30 değil’ der mi?
İşte bu sorular ne yazık ki yanıtları hala belirsiz sorular. Adım adım büyük bir felakete yaklaştığımız tüm deprem uzmanları tarafından ifade edilirken Gebze bölgesinde depreme karşı bizlerin can güvenliği ne durumda?
Belediyesi’nden AFAD’ına kadar her makamı uyarıyoruz.
Lütfen önlemlerimizi alalım.
Yoksa yarın çok geç olacak.