Son yıllarda parti yapma akımı yaygınlaştı. Evet aslında hepimizin eğlenmeye ihtiyacı var. Bu partiler de eğlenme fırsatı sunuyor. Partiler iyi güzel ancak parti ritüellerinin kendi kültürümüzle ilgisi yok.
Amerika’da yaygın olan ve yapılan birçok partiyi dizi, film gibi kendi kültürümüze uyarladık. Belki de bu parti işleri gerçek sahiplerinden daha fazla abarttık, vazgeçilmezimiz yaptık. Mesela kına gecelerinden yapılan geleneksel ritüeller bile yozlaştı. Kendi kültürümüzün bizlere sunduğu ne varsa yapılmamaya, beğenilmemeye başlandı.
Hamile kalınca cinsiyet öğrenme partisi, doğum yapmadan önce baby shower, bebek doğunca hoş geldin partisi. Onca partinin bence tek amacı var birilerine bir şeyleri göstermek. Maddi olarak da oldukça külfetli olan bu partilerin yapılması yaygınlaştıkça endişeleniyorum. Çünkü bunlar bize ait değil, bize ait olmayan şeyleri sahiplenmekte millet olarak üzerimize tanımıyorum. Mis gibi kendi kültürümüz dururken onu ötekileştirip, “Onlar eskide kaldı” deyip rafa kaldırmak kültürümüzü de yozlaştırıyor.
Şöyle düşünüyorum bundan 20 yıl sonra çocuklarımız bebek doğumlarında mevliokutmanın ne demek olduğunu neredeyse unutmuş olacak. Adını saymakla bitiremeyeceğim bu partiler, eğlence törenleri bizimmiş gibi olacak. Ama tam olarak miş gibi olacak. Çünkü nasıl ki kendinize ait olmayan bir kıyafeti giydiğinizde üzerinizde eğreti duruyorsa bu partiler de aynı o şekilde duruyor.
Küçük çocukların cadılar bayramını kendi bayramımız sandığına şahit oldum mesela. Bal kabağı gürünce,” Bayram kutlama kabağı” diye sevindiklerine. Ve aynı çocukların Ramazan bayramını, kurban bayramını bilmeyişine…
Süper kahramanlı bol gösterişli konseptli doğum günü partilerine ise diyecek söz bulamıyorum. Küçücük çocukların mutlu olması adı altında düzenlenen bu şaşalı partiler kadar anlamsız başka bir şey görmedim. Bizim zamanımız diyeceğim geleneksel kaçacak ama bazı şeyler de gerçekten yaşatılmalı. Bizimle var olmalı, köklerimiz gibi. Doğum günü için annemiz pasta yapıp, sonrasında ihtiyacımız olan bir şeyi hediye olarak verirdi. Mahalleden arkadaşlarımız gelip meyve suyu, pasta yer eğlenirdik. Biz o gün dünyanın en mutlu çocuğu olurduk. Her şey mükemmel olurdu. Ancak şimdi bakıyordum da o şaşalı partilerin, gösterişli süslemelerin mutsuz çocuklarını yetiştiriyoruz. Daha doğmadan partiye doyan çocuk büyüdüğünde mutsuzsa eleştirip azla yetinmeyi bilmiyor diye yaftalıyoruz. Ama kendimize bakmayı yine unutuyoruz. Maddi durumumuz ne olursa olsun herkes yapıyor diye borç harç yaptığımız o partilerin eseri bu mutsuz gençler.
Particilik değil geleneksel yaşam kazansın, ne varsa kendi kültürümüzde, kendi ritüellerimiz de var…