Kiralık ev bulmak tüm Türkiye’de ciddi bir sorun. Ev sahiplerinin gözünde evleri adeta altın, pırlanta, zümrüt, yakut kaplama. Evi kiraya mı veriyorlar taksitli satışını mı yapıyorlar belli değil. İş çığırından çoktan çıktı…
Kümes gibi evler, küçücük odalar, rutubetli duvarlar, konumu dağın başında olan evlerin kiralık fiyatları bile kiracıyı zorluyor. Ve bu evleri bile kiralarken ev sahibinin mırın kırınlarıyla uğraşılıyor. Peki ne olacak? Ev alamayan, kirada hayatını devam ettirmek zorunda olan dar gelirli vatandaş en temel ihtiyacı olan barınmayı karşılayamayacak mı? Ne yapsın bu insanlar sokakta mı yatsın!
Boş yere duyar kasmalar, hepimiz insanız birbirimize destek olacağız demeler, aman kul hakkından korkanlar? Şimdi neredeler? Evlerini kiraya verirken bu saydıklarımın hiç birini neden devreye sokmuyorlar! Komşumun evi daha kötü o vermiş bilmem kaç bin TL’ye ben de bu fiyattan vereceğim diye ayak sürüyorlar. Açgözlülük şu dünyada ki en büyük imtihan!
Asgari ücret arttı daha miller artan ücreti almadı. Ama kiralar bile bundan nasibini aldı. 3 bin 4 bin TL’ye kiraya verişen evler bir anda 5 bin 6 bin TL’ye çıktı. Yahu şakamısınız? Ne yapıyorsunuz! Ne demek 6 bin TL kira! 6 bin TL kira verilipte oturulacak evi de çok ahım şahım bir şey sanmayın! Oldukça sıradan bir mahallenin oldukça sıradan bir sokağı. Ama kira fiyatları uçmuş.
Bu kadar fırsatçı olunmaz, kiralık ev arayan birçok insan ev sahiplerinden geri dönüş alamıyor. Nedeni ben sesli bir şekilde dile getireyim. Bir ay sonra daha yüksek fiyata kiraya verecek olma durumu. Allahtan korkuyoruz sözümona, kul hakkı yemiyoruz, çok şükür elhamdülillah Müslümanız ama nerde? Bir Müslüman bunu neden başka bir Müslümana yapıyor? Yaşam çok zor insanlar artık karın tokluğuna dahi çalışmıyor. Yarı aç yarı tok çocuklar okula gidiyor. Millet fakir değil artık fasfakir! Ama birileri yine kendi çamaşırını yıkayıp kurutmuş olmanın sefasını sürüyor.
Sırf daha fiyatlar artacak diye kümes gibi evlerini bile elinde bekletiyor. Kiraya çıkmak, kirada oturmak lüks oldu. Bu sadece yaşadığımız bölgede değil. Ülkenin neresine giderseniz gidin ev sahiplerinin zorbalığı ile karşılaşıyorsunuz. Nedir yani? Evi olanın olmayana zulmü nedir? İnsanlar yaşamasın mı? Kazandığı elinde avucunda ne varsa ev sahibine versin kuru evde mi otursun. Reva görülen bu mu gerçekten!
Ne olursanız olun vicdanlı olun, ister iş veren, ister yönetici. Ne olduğunuzun önemi iki karış toprak atılınca üzerinize önemini kaybediyor. Ve klişe ama kefenin cebi asla yok. Ama vicdanın merhametin cebi var. İnsanları enayi yerine koymayın, onların iyi niyetlerini, mecburiyetlerini, boyun eğişlerini kullanmayın. Daha çok para belki sizi bu dünyada bir yerden bir yere taşır ama emin olun günün sonunda hepimizin ölü olarak çıkacağı bu hayatta sadece cehenneminize bir kürek daha kömür olur!
Herkese vicdanlı ve merhametli olmayı, başkasının hakkına girmemeyi hayat felsefesi haline getirip yaşamasını diliyorum.