Hayat edindiğimiz alışkanlıkların toplamından ibarettir. Aslında her şeyi alışkanlık ediniriz. Evin kapısının açtığımızda anahtarı koyduğumuz yerden, hayatımızdaki insanların varlığına kadar. Bu alışkanlıklardan biri de kahve… Kahve içme alışkanlığı olan insanlar güne gözünü açar açmaz mutfağın yolunu tutup kendine bir kahve yapıp güne başlar. Sonra akşama kadar ardı arkası gelmeyen bir kahvelerle gün tamamlanır.
Kahve içme alışkanlığı günümüzde birçok kişide görülüyor. Kahve içmeden kendine gelemeyen, yaptığı içe konsatre olamayan, hatta baş ağrısı çeken milyonlarca kişiyle karşılaşabilirsiniz. Bunun ana nedeni aslında kahve tiryakiliğinin bağımlılık seviyesine ulaşmasıdır.
Peki, nedir bu kafein bağımlılığı?
Kahve, çay, kola, asitli kutu içecekler, kakaolu tatlılar. Tüm bu ürünlerin ortak noktası, yüksek miktarda keyif verici bir madde olan kafein içermeleri. Gün içerisinde en fazla 300 mg kafein tüketimi normal kabul edilirken, 700 mg’nin üzeri bağımlılık seviyesi olarak kabul ediliyor. Özellikle sigara bağımlılığı, eş zamanlı olarak kahve ve çay bağımlılığını da beraberinde getiriyor. Nikotin ile birleşen kafeinin bağımlılık yapma olasılığı çok daha fazla. Bağımlıların yoksunlukları, “kahve içmeden uyanamıyorum” bahanesiyle başlar ve gün içindeki tüm boş vakitler kafeinli içeceklerle doldurulur. Gereksinim karşılanamadığında, baş ağrısı, yorgunluk, uykusuzluk ya da uyku hali, konsantrasyon eksikliği, iş gücü kaybı gibi yoksunluk belirtileri ortaya çıkarken, beraberinde depresyon, ülser başlangıcı ve çarpıntı gibi ciddi sağlık sorunları da gözlenebilir.
Okuduğum araştırdığım edindiğim bilgiler ışığında bende kendimi kafein bağımlısı olarak ilan ediyorum. Maalesef güne kahve içmeden başlamak ya da gün içerisinde çaysız, kahvesiz yapamayanlardanım. Çay, kahve içmediğim zaman kendimi yorgun ve eksikmişim gibi hissediyorum. Her muhabbetin, ortamın vazgeçilmezi kahve çaydır. Bir şey konuşacaksak bile mutlaka yanında bir çay ve kahve olmalıdır.
Çay ve kahve tüketim oranları arttıkça gün içerisinde tüketilmesi gereken su miktarı da azalıyor. Hani her şey kararınca güzel durumu açıkçası kafein tüketimi içinde geçerli. Çok fazla tüketim ile birlikte vücutta ödem tutma oranı da yükseliyor. Yani aslında kafein bağımlılığı sandığımız kadar masum bir bağımlılık olmaktan çıkıyor.
Güne gözümüzü açarken kahve ile değil de su ile açarsak daha zinde daha aktif ve daha mutlu hissedeceğimiz bir gerçek. Kafein tüketim alışkanlığımızı gözden geçirip yavaş yavaş azaltmanın zamanı geldi diye düşünüyorum.
Bir kahve peşinden onlarca kahveyi getireceğinden artık bir kahve yerine bir su içelim…