Son zamanlarda dikkatimi çeken bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Gündem de de oldukça fazla yer edinen komşu-husumetli-alacak verecek ve aile kavgaları. Tartışmayla başlayıp hastanede, karakolda ve en acısı da mezarlıkta biten kavgalar.
Toplum olarak kıvılcımdan alev alan bir yapıya sahibiz. Bu nedenle konuşarak çözüme kavuşacak meselelerin çözümünde kilitlenip kalıyoruz. Tatlı dil ile önyargısız oturup konuşularak çözülecek meseleler kavga kıyamete dönüyor. Ortada olan sorun ise bırakın çözülmeyi daha büyüyor ve içinden çıkılmaz bir hal oluyor.
Haber merkezimize gelen ve bizzat şahit olduğum birkaç haberle konuyu örneklendirerek sizinle paylaşmak istiyorum. Mesela dün Körfez’de düğünde tartışan iki aile arasındaki kavga şiddetlendi. Aileler arasında çıkan kavgada silahlar patladı. Ve olay esnasında kavgaya karışan aile bireylerinden bir kişi öldü. Bir diğer haberimiz ise Gebze’den. Trafikte yol verme kavgası yüzünden iki sürücü birbirine giriyor ve bıçaklar havada uçuyor. Bir kaç saniye bekleyip yol vermeyi tercih etmeyen şahıslardan biri bıçaklanıp yaralanıyor. Yaralı hastaneye, bıçaklayan karakola götürülüyor. Bir diğer haberimiz alacak verecek davası. Alacak verecek meselesi için buluşan taraflar arasında kavga çıkıyor. Yine silahlar patlıyor ve yine taraflardan biri yaralanıyor. Yaralan şahıs kendi imkânlarıyla hastaneye yetişiyor…
Bir diğer haberim ise bizzat şahit olduğum olay. Geçtiğimiz gün gece 02.00 civarı bağrış çağrış gürültüye uyandık. Yan binada akraba olduklarını bildiğimiz iki aile bir birine girmiş kavga ediyor. Kavganın nedeni ise yine konuşularak çözüme kavuşturulacak bir alacak verecek meselesi. Kavgayı duyan gören vatandaşlar olay yerine akın etmiş, kavgayı seyrediyor. Onlarca insan iki ailenin kavgasını sinemada film seyreder gibi izliyor, kimse müdahalede bulunmuyor. Müdahaleden kastım araya girip kavgayı ayırmaya çalışmaları değil tabi ki. Beklentim bir polisin aranıp olaya müdahale edilmesinin sağlanması. Ama gelin görün ki komşuların elinde bir tek çekirdekleri eksik. Sorsan hepsi komşusunu seviyor ve iyiliğini düşünüyor. Ancak böyle bir iyilik isteme şekli yok, olmasın da. Alkolü bir genç, kendinde değil belli ki ne yapacağını kendisi bile kestiremiyor akrabalarının üstüne yürüyor. Gencin ailesi de arkasından onunla beraber yürüyor. Karşı aile gencin bilincinin yerinde olmadığını bile bile hala üstüne gidiyor…
Kavga sesleri yaklaşık bir saat devam etti. Hakaretler yumruklar havada uçuştu. Çocuğum seslerden uyandı korktu onu sakinleştirmeye çalıştım derken zaman geçti ve olay yerine kimse polisi çağırmadı. Camdan polis arandı mı? Diye seslendiğimde çevredeki vatandaşlar konunun aile meselesi olduğunu gerek olmadığını söylediler. Ve hatta kimse polisi aramasın diye de homurtular yükseldi. Ancak bu görüşü ben kabul etmiyorum. Komşusunun iyiliğini düşünen kimse olayın şiddetlenip ağız dalaşını aştığını görünce polise haber vermeli. Kavgada sinirden gözü dönmüş her iki tarafın da iyiliği için olması gereken bu. Sinir halinde bir insan yapmaması gereken bir şeyi yapabilir. Ve görüyoruz ki yapılıyor da. Ele geçirilen bir silah hiç patlamaması gerekirken kavga anında patlayıp bir hiç uğruna insanları toprağa koyabiliyor. Bazen iyilik yapıyoruz diye düşündüğümüz durumlar aslında olayların daha da kötüye gitmesine sebep olabiliyor. Benim tavsiyem bu tarz olaylarda mutlaka ama mutlaka güvenlik güçlerinin aranması. Sinir anı geçtiğinde oturup konuşulacak meseleler de kimsenin canı yanmasın. Olaylara daha sakin daha ılımlı bakalım. Sakin ve dingin olalım.