Milyonlarca gencin ter döktüğü YKS dün açıklandı. Kimisi istediği puanı almanın sevinciyle havlara uçtu, kimisi ise istediği puanı alamadı. Puanı iyi olanlar telefona sarılıp sevinçli haberi sevdiklerine verirken, istediği puanı alamayanlar telefonları sessize aldı.
Gençler dün sabaha açıklanan YKS sonuçlarıyla uyandı. Hızlıca sonucunu öğrenmek için açıklama sayfasına yönelen gençler öğrendikleri sonuçlar karşısında kâh ağladı kah güldü. Çocuklarının sınav sonucunu heyecanla bekleyen ailelerde ise telaş vardı. Sınav sonucunu merakla bekleyen veliler, çocuklarının heyecanına ortak oldu. Kimi veli çocuğunun başarısıyla gurur duyarken kimi veli çocuğunu “Bu sene olmadı, seneye olur inşallah” siye teselli etti, sarıp sarmaladı. Buraya kadar her şey normal, her şey olması gerektiği gibi, birilerinin kazanırken birilerinin kaybetmesi o kadar doğal, o kadar hayatın içinden ki…
Kimi çok çalıştığı için kazandı, kimi orta seviyede çalışıp istediği bölümü kazandı, kimi çok çalışıp heyecanına yenik düştüğü için kaybetti, kimi öylesine hiç çalışmadan girdiği için kaybetti. Herkesin sebepleri de vardı sonuçları da. Her şey olağan olması gerektiği gibi… Fakat bazı aileler durumu çok yanlış algıladı. Evet her anne-baba çocuğunun en iyi puanı almasını, istediği bölümü kazanmasını, derece yapmasını ister. Ama evlat bunları yapamadığı için aşağılanmaz, hor görülmez, eve gidince kızılmaz, şiddete maruz bırakılmaz.
Eğitimin kanayan yarası bence ailelerin çocuklar üzerindeki yüksek beklentileri. Beklentileri gerçekleşmediğinde de çocuklarına karşı aldıkları tavır.
Sınava hiç çalışmayan ve bunu ailesine gösteren çocukların evlerinde çok büyük gerginlikler yaşandığını düşünmüyorum. Çünkü ailenin beklentisi olmadığından gelen düşük sınav sonucu da ailede büyük bir moral bozukluğu yaratmıyor. Çocuğunun sınava hazırlanmadığını bilen aile, olsa da olur olmasa da gözüyle baktığından çocuğunun üzerine gitmiyor. Zaten baştan kaybetmiş gözüyle bakıyor. Benim en çok üzüldüğüm kesim sınava hazırlandığı halde başarısız olan öğrenciler. Gecesini gündüzüne katıp deneme sınavlarında iyi sonuçlara ulaşıp sınavda yapamayanlar. Bu kesimin yaşadığı yıkım bana göre en büyük yıkım oluyor. Aile çocuktan bir beklenti içerisinde, çocuk da kendisinden bir beklenti içerisinde, Üniversiteli olma hayali kuruyor ancak sınavda ters giden anlık durumlardan, kontrol edilemeyen heyecandan, optik kaydırmadan v.s nedenlerden ötürü istediği puanı alamıyor. Sınavdan istediği puanı alamamak demek sadece üniversiteye gidememek anlamı taşımıyor onun için. Uykusuz kalınan geceler, erken uyanılan sabahlar, kaçırılan baharlar, gidilmeyip ders çalışılan sinemalar, kendi köşesine çekilip çalışılan dersler, stres, ailenin beklentisini boşa çıkarmak, hele hele dar gelirli bir ailenin çocuğuysa ailesinin onun için yaptığı fedakârlıklar. Hepsinin boşa gittiğini düşünen öğrenciler sınav travması yaşıyor. Zaten kendi içerisinde bir yıkımla savaşırken bir de ailelerin sözlü şiddetine maruz kalınca olanlar oluyor.
Buradan siz sevgili ailelere sesleniyorum, çocuğunuzun başarısıyla duyduğunuz gurur ve sevinç kadar onun başarısızlıklarıyla da ilgilenin. Çocuklarınızı bu süreçte yalnız bırakmayın, elinden tutun destek olun. Hayat bu tekrarı olan bir sınav, onları cezalandırmak yerine kanayan yarasına bant olun, sarın sarmalayın. Emin olun ki yarasına tuz basılan çocuklar değil, yarasına bant olunan çocuklar bu hayatta çok daha başarılı oluyor.
Kazanan bütün gençleri tebrik ediyorum, kazanamayanlar da üzülmesin. Çok daha iyi hazırlanıp seneye yeniden girebilirsiniz. Senenin başaranı da eminim siz olacaksınız.