İyi niyetli olmak, iyi bir insan olmak mı bilemiyorum. Ama iyi niyetli kişilerin karşılaştıkları durumların pek hoş olmadığı kanaatindeyim. İyi niyetli olun fakat bu niyetinizi şeffaflıkla herkese sunmayın. Çünkü süzün iyi niyetinizi sakız yapıp ağzında evirip çevirip değersizleştirecek onlarcası var.
İyi niyet elçisi olmak, kendi iyiliğini düşünmeyip aslında başkası için kendinden taviz vererek yola çıkmaktır. İyi şeyler yapmak adına kendi içinde bulunduğun durumu halı altına süpürerek başkasının yarasına merhem olmaya kalkmak gibi bir şey. Ve başkasının yarası iyileşirken kendinden açılan yaraları saramamak, kendine gücü yetememek, başkasına gösterdiği şefkatin binde birini kendine gösterememek demek.
Kendine şefkatli olmak nedir peki? İnsan bir şeyleri iyileştirmeye çalıştığında başlaması gereken ilk nokta daima kendisi olmalıdır. Kendisini tamamen iyileştiren bir kişi ancak başkasının yarasına da derman olabilir. Yoksa ki derman olduğu başkasının yarası gelir kendinden açılır ve asla kapatmayı başaramaz.
İyi düşünmek, insanlar için çekinmeden iyilik yapmak, başkası için düşündüğün iyi şeyin gerçekten iyi olduğuna karar vermek şu dönemde yapılmaması gerekenler listesinin en başında yer alıyor. Bundan kastım kötü olun ya da susayan kimseye bir bardak su dahi vermeyin demek değil. Dediğim şey yaptığınız iyiliği de gözden geçirin, kime yaptığınızı da. Çünkü maalesef insanoğlu her ne kadar kedilere nankör yakıştırmasını yapsa da en büyük nankör kendisidir. Sizin yaptığınız iyilikleri zamanlar görmezden gelecek, “Yapmasaydın o zaman” diyecek kadar da üste çıkmayı başaracaktır.
İnsanlık öldü, nerde o eski zamanlar, insanlar artık hep bencil gibi serzenişleri hepimiz duyuyor ve yaşıyoruz. Kimse kimse için yerinden kıpırdamak istemiyor. Evet özüne baktığımızda aslında yanlış, ama içinde yaşadığımız hayatta doğru olduğunu görüyoruz.
Siz ne kadar iyi niyetli ve hassas bir kalbe sahip olursanız insanlar tarafından o kadar çok örselenip, yıpranıyorsunuz. Yaptığınız iyilikleri balık maalesef hiçbir zaman bilmiyor. Çok da bilmesine gerek yok ben elimden geleni yaparım dediğiniz noktada iyi niyetli duygularınızın sömürüldüğünü, kullanıldığını anlıyorsunuz. Bu nedenle kime neyi ne kadar yapacağınızı ince eleyip sık dokuyarak yapmanız gerekiyor.
Terazi sadece pazarda meyve ve sebze alırken somut olarak kullanılsa da hayatın her alanında soyut olarak karşımıza çıkıyor. Maalesef bizler bir teraziyiz, niyetlerde dahil terazimize koyduğumuz her şeyin bir dengesi olmak zorunda. Bir kefeye az koyup bir kefeye çok koymak size kayıplar yaşatacaktır. Dengeli bir yaşam, dengeli bir hayat size en güzel iyilikleri sunacaktır. Hayatınızda yer alan kim olursa olsun ilişkilerinizde dengeyi elden bırakmayın. Çünkü bir kez denge bozulunca ipin ucu kaçacaktır…
Dengeli ve umutlu günler diliyorum. Aman ha kefelere çok yüklenmeyelim. Bu iyilik kefesi de olsa çok zorlamanın bir anlamı yok.