Çok çok sevdiğim bir gün geliyor aslında. 24 Kasım Öğretmenler Günü. Hepimizin hayatına dokunan, iyi ya da kötü anılarla yer edinen öğretmenlerimiz vardır. Ve öğretmenlerimiz için en özel günlerden biridir, bizler içinde aslında bir teşekkür günüdür Öğretmenler Günü.
Mesleğini hakkıyla yapan, öğrencilerine ışık olan, Başöğretmen Mustafa Kemal’in izinden giden öğretmenlerimiz bizler için çok kıymetlidir. Bir çocuğun ailesinden sonra hayatına dokunan kişi öğretmenidir. Bir çocuğun en büyük şanslarından bir yine iyi bir öğretmene denk gelmektir.
Çocukluğumuzdaki öğretmenler gününden bahsetmek istiyorum sizlere. Öğretmenlerimiz kıymetliydi, öğretmen dendiği zaman akan sular dururdu. Ve yapılan her şey samimi içtendi. Hem öğretmenler hem de öğrencilerin duyguları gerçekti. Velilerin de duyguları tab…
Öğretmenler, Öğretmenler Günü’nde değerli hissettirilir herkes elinden gelen hediyeyi almaya çalışırdı. Bu hediyelerin bir kalıbı bir şekli bir şemalı yoktu. Çocuklar ve veliler içinden geçeni, yapabildiğini gönderirdi. Ve öğretmen de getirilen her hediye için gerçekten sevinir, gözleri dolar kıymet verirdi. Ancak günümüzde bu hediyeleşme durumu sosyal medyanın etkisi mi diyeyim, o yaptı biz de yapalım mı diyeyim, çağımızın hastalığı olan gösteriş mi diyeyim ne diyeyim bilemedim. Ama bildiğim bir şey var ki o da bu hediyeleşmenin kapitalizmin kurbanı olduğu.
Bir çiçek, bir çikolata, belki bir çorap, bir kalem, bir yaka iğnesi gibi hediyeler yerini kahve makinelerine, rabot süpürgelere ve hatta altın takmalara bıraktı. Şaşkınım, anlam veremiyorum. Sınıf anneleri sosyal medyadan grup kuruyor, veliler fikir beyan ediyor şunu alalım bunu alalım, şu kadar para toplayalım, neye ihtiyacı varsa onu alalım… Yahu amaç gerçekten neye ihtiyacı varsa onu almak mı? Yoksa öğretmenin bu güzel ve anlamlı gününü anımsamak mı? Hediye alacak ya da hediye almak için maddi olarak gücü yetmeyen veliyi mahcup edip zor durumda bırakmak mı? Neden her şeyi gösterişe döküyoruz? Nedir bu özel günlerde şunu yapalım, bunu edelim dayatması?
Öğretmenlik mesleğini hakkıyla yapan arkadaşlarım ciddi anlamda bu durumdan rahatsız. Ben eminim ki tanımadığım öğretmenler de bu tarz hediyelerden rahatsız oluyor. Çünkü bu hoş olmayan bir dayatmadan başka bir şey değil. Her şeyi samimiyetsizleştirdiğimiz gibi çocuklarımızın öğretmenleriyle olan bağını da el birliği ile samimiyetsizleştiriyoruz. Hediyeleşmeyi veliler artık şova döküyor. Ciddi anlamda ben bu durumlardan hiç hoşlanmıyorum. Ve birçok velinin de böyle organizasyonlara katılmak istemediğini, ancak mecbur kaldıkları için tamam dediklerini biliyorum.
Hediyeleşmek, insanları özel günlerinde anmak çok güzeldir. Hem anmak hem de anılmak insanı mutlu eder, değerli hissettirir. Ancak bu gönüllülük esasına dayalıdır. Böyle güzel ve özel anları da lütfen ama lütfen kalıplara sokmayalım. Bırakın isteyen istediğini alsın. Öğretmen kendi ihtiyacını alabilecek maddi olanaklara sahiptir. Ve eminim öğretmen öğrencisinden gelecek hediyenin maddi değeriyle ilginelmez. Maneviyatı yüksek olan bir meslektir öğretmenlik…