Önceleri gündüz kuşağı programlarını hiç takip etmezdim. Konulara da hakim değildim. Ama son zamanlarda bende takip etmeye başladım. Her gün açıp saatlerce izliyorum değil fakat denk geldikçe bakıyorum. Ama neye bakıyorum
Yüzler değişiyor, olaylar değişiyor, hikayeler değişiyor ama bir şey hiç değişmiyor. Nedir o değişmeyen şey diyecek olursanız o şeyin adı sevgi! Programa katılan bireylerin birçoğunda gördüğüm şey sevgisizlik, sevgi açlığı. Doğduklarında anneden, babadan alamadıkları sevgi onları nereye olursa oraya savurmuş. Bir insanın geleceğine karar veren en yetkili merci ailesidir. Eğer aile içerisinde, sevgiyle, şefkatle, saygıyla büyürsen toplum içerisinde de sevilir, sayılırsın. Yazılı olmayan hukuk kurallarından biri de budur.
Her gün birkaç kişi bu gündüz kuşağı programlarına konuk oluyor. Kimi eşinden, kimi, annesinden, kimi, babasından, kimi, çocuğundan, kimi arkadaşından yana dertli. Yaşanılan olaylar akıl almaz korkunç travmalar yaratacak şeyler. Nasıl ya? Neden peki?... Diye soruyor insan kendine. Bunu sorarken cevabı yine kendisinde buluyor. Cevap çok net. Sevgisizlik!
En çabuk bulaşan şeyin hastalık olduğunu düşünüyoruz belki. Ama bana göre hastalıktan çok daha hızlı bulaşan bir şey var. Sevgi. Sevgi öyle güzel bir şey ki neye kime verirseniz güzellikle karşılığını alıyorsunuz. Bir çocuk, bir eş, bir anne, bir abla, bir teyze, bir yenge, bir kuzen, bir arkadaş olarak söylüyorum ki eğer gerçekten severseniz dünya güzelleşiyor. Yaralar iyileşiyor. Çok geçmeden severseniz, vaktinde severseniz sevdiğiniz de karşılığını veriyor.
İşte bu yüzden gündüz kuşağı programına katılan kişilerde gördüğüm ortak nokta bu. Anneden babadan göremedikleri sevgiyi eşinden görmek isteyip yine görmemiş sonrasında kucağına aldığı evladını da görmediği bir sevgiden mahrum etmiş kişiler. Hataya düşme nedenleri de karşılarına çıkan ve onlara iki güler yüz gösteren her şeye inanmış olmaları. Çünkü daha önce sevilmedikleri için gerek sevginin anlamını bilemeyiş, uzatılan ilk ele düşünmeden sarılış ve hüsranla biten hikayeler
Dünyayı sevgi ve iyilik kurtaracak diyoruz ya işte tam da bu yüzden. Ruhumuzdaki sevgi ve iyiliği beslediğimizde kötülükler küçük bir nokta halinde kalacak. Etkisini yitirecek. Sevgiyle büyüyen nesiller hayatlarını alt üst edecek hatalar yapmayacak. Çünkü kendilerini sevgisizlik çukurunda hissetmeyecekler. Ve o çukurdan uzanan ucu dikenlerle kaplı ipe uzanmayacaklar.
Sevgiye, iyiliğe çok çok ihtiyacımız var. Anne babalar lütfen ama lütfen çocuklarınızı çok sevin, onlara sevginizi göstermekten kaçınmayın. Çünkü sizin gösterdiğiniz sevgi sonraki yıllarda evladınızın yoluna ışık olacaktır. O küçük sandığınız anlarda yaşadığınız güzellikler ona umut olacaktır.
Sevgiyle kalın İyi hafta sonları.