İlk Çin’de ortaya çıkmıştı bizden baharlarımızı alan bu virüs. O zamanlar bir ya da iki ay bilemedik üç ay sürüp geçeceğini düşünmüştük. Ancak süreç hiç beklemediğimiz kadar uzun oldu. Yeni doğan bebekler 3 yaşını kutladı. Koronavirüs salgını bizden üç yılımızı aldı. Arama motoruna en çok “Salgın ne zaman bitecek” yazdık. Cevap alamasak da hep yazdık. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı tanımayan kalmadı. İlk kaybımızı açıklarken yaptığı konuşma dün gibi aklımda.
Geçtiğimiz gün Bilim Kurulu toplantısında alınan kararları Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kapalı mekânlardaki maske kullanma zorunluluğu tümüyle kaldırılmıştır. Sadece toplu taşıma araçlarında ve sağlık kuruluşlarında maske uygulamasına bir müddet daha devam edilecektir" dedi. Bu açıklamanın ardından yüreğimize su serpildi. Çünkü artık virüs bizden uzaklara doğru yol almaya başladı. Artık bu saldın en önemli gündem maddemiz olmaktan çıktı.
Koronavirüs salgınında bugün geldiğimiz noktayı uzun süredir bekliyoruz. Salgının başından itibaren nefesimizi kısıtlayan maskeler nihayet artık hayatımızdan çıkıyor. Daha önce açık alanlar için kaldırılan maske yasağı nihayet kapalı alanlar için de kaldırıldı. Bu haber sadece maskeden kurtulmuş olmanın sevinci değil aslında. Yıllardır mücadelesini verdiğimiz bu amansız salgının seyrelip yavaş yavaş yok olduğunun en güzel göstergesi.
Karantina süreçleri, sokağa çıkma yasakları, belirli saatten sonra gelen kısıtlamalar. Kaçırdığımız baharlar. En çok da kaçırdığımız baharlar beni üzmüştü. Maske takarak ilk dışarı çıktığım günü hatırlıyorum. Hafta sonu dışarı çıkma yasağı olduğu için hafta içi belirli saatlerde çocuklarımızı parka çıkarabiliyorduk. Maskelerimizi, eldivenlerimizi takıp parka çıkmıştık. Hayat ne kadar zor ve anlamsız gelmişti. İnsanların birbirinden kaçışı, parkta kayan çocuğun her defasında silinip, dezenfekte edilen elleri, maskeden dolayı terleyip buğu olan gözlük camlarımız… Hepimizin benzer anıları oldu, bir daha olmasını istemediğimiz kötü anılar.
Yani mesele aslında sadece maske meselesi değil. Mesele yeniden içimize doğan umut ışığı, iyileşme belirtileri. Bir virüsün hayatlarımızı maddi manevi nasıl mahvedişi. Tüm dünyada yarattığı ekonomik sıkıntı. Maske meselesi aslında özgürlük meselesidir. Artık cebimize maske koymadan, sevdiklerimizle kucaklaşmak mesafe koymadan yaşayabileceğimiz güzel günler geldi, gelmeye devam ediyor.
Onca yılın ardından nihayet geçen bu günlerin güzelliğini yaşayıp, kıymetini bileceğimiz zamanları doya doya yaşayalım. Unutmayalım ki biz bugünleri çok bekledik. Her şeyden çok istedik, dualar ettik, umut ettik. Şimdi kaçırdığımız o güzel günleri telafi etme zamanı. Sevdiklerimizle bir bahar pikniğinde buluşup, çaylarımızı yudumlamalı.