Sevgili Peygamber Efendimiz (S.A.V.)in “Ashabım yıldızlar gibidir. Hangisine tâbi olsanız hidayete erersiniz.” buyurduğu ve Kur'an-ı Kerim'in ilk muhatapları olan Ashab-ı Kiram efendilerimizin hepimize örnek olması niyeti ile Kur’an’ı anlamada gösterdikleri hassasiyet, takip ettikleri ve öncelik verdikleri metotlara bir kaç misal vermek istiyorum.
İbn Mesûd (R.A) ve Üvey b. Ka’b (R.A)’ın rivayetlerine göre Resulullah (S.A.V.), onlara on ayet okuturdu. Onlar, bu on ayetin içinde bulunan hükümlerle amel etmeyi öğrenmeden diğer on ayete geçmezlerdi.
Resulullah (S.A.V), onlara Kur’an’ı ve Kur’an’la amel etmeyi birlikte öğretirdi.
Abdurrahman es-Sülemi şöyle bildirir: “Biz Kur’an’dan on ayet öğrenince, bu ayetlerin ihtiva ettiği emir, yasak, helal ve haramı bilinceye kadar diğer on ayeti öğrenmezdik.”
İmam Malik Muvatta’ında şöyle demektedir: “Bana ulaşan habere göre Abdullah b. Ömer öğrenmek amacıyla Bakara Suresi’nin üzerinde sekiz sene durmuştur.”
Yine İmam Malik’in rivayetine göre, Hz. Ömer, Bakara Suresi’ni on iki senede öğrenmiş, bitirince (sevincinden) de bir deve kesmiştir.
Abdullah B. Mesud ise şöyle demiştir: “Bize, Kur’an’ın lafızlarını ezberlemek zor, onunla amel etmek ise kolay geliyordu. Bizden sonra gelenlere ise, Kur’an’ı ezberlemek kolay, onunla amel etmek ise zor gelir.”
Görüldüğü gibi Ashab-ı Kirâm, Kur’an’ın lafzını ve manasını birlikte öğrenmişler ve bunları amelle bütünleştirmişlerdir. Onlar Kur’an’ın lafzını okumanın yanında pratiğe daha fazla ağırlık vermişlerdir. Müslümanlar olarak bizler de Kur’an’ın bize kazandırdığı “Furkan” isminin kudreti ile onu anlamanın gayreti içerisinde olmalıyız.
Ramazan ayının bereketi ile onu hayat kitabı yapmanın gayretini göstermeliyiz. Onun ne demek istediğini ve bizden ne istediğini kavramanın yollarını aramalıyız.
Eyvallah hocam Allah razı olsun..