İş güvencesi kapsamında çalışan işçilerin iş akitlerinin işveren tarafından feshedilmesi haklı nedenle fesih halleri saklı kalmak üzere ancak geçerli nedenle mümkündür. Belirsiz süreli çalışan işçinin iş güvencesinden yararlanabilmesi ise İş Kanunun 18.maddesinde belirtilen şartların birlikte gerçekleşmesine bağlıdır. İş Kanunun 18.maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır. İş güvencesinin belirlenmesi özellikle toplumda geri dönüş davası olarak bilinen işe iade davasının açılabilmesi için büyük önem arz etmektedir. Zira iş güvencesi kapsamında çalışmayan bir işçinin işe iade davası açması mümkün değildir. Bu nedenle öncelikle iş güvencesi kapsamı tespit edilmelidir.
İş güvencesi kapsamı belirlenirken dikkate alınması gereken ilk kriter iş ilişkisinin İş Kanunu’na göre kurulmuş olmasıdır. Buna göre çıraklar ve stajyerler İş Kanunu kapsamında işçi olarak kabul edilmediğinden iş güvencesi dışındadır. Yine kamu personeli de iş güvencesi kapsamında değerlendirilmemektedir. Yasal düzenleme Basın İş Kanunu kapsamında çalışan gazetecileri iş güvencesi kapsamına alırken, Deniz İş Kanunu’na bağlı olarak çalışan kişiler kapsam dışı tutulmuştur.
İş güvencesinin mevcut olması için ikinci şart iş sözleşmesinin belirsiz süreli olmasıdır. Buna göre belirli süreli iş akdi ile çalışan işçiler için işe iade davası açılması mümkün değildir. Mevsimlik işçiler bakımından Yargıtay çalışmanın her yıl yenilenerek yapılması halinde iş sözleşmesinin belirsiz olduğuna kanaat getirmekte ve mevsimlik işçileri iş güvencesi kapsamına almaktadır. Yine uzaktan çalışma biçiminin de kural olarak belirsiz süreli iş ilişkisine dayandığı kabul edilmektedir. Geçici iş ilişkisi içerisinde çalışan işçiler de iş güvencesi kapsamından yararlanmaktadır. Geçici süreli iş ilişkisi ise belirli süreli iş sözleşmesi kabul edildiğinden iş güvencesi kapsamında yer almamaktadır.
İş güvencesi hükümlerinin uygulanabilmesi için üçüncü şart iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedilmesidir. İş sözleşmesinin işveren tarafından feshi dışındaki hallerde işe iade davası açılabilmesi mümkün değildir. İşçinin istifa etmesi, işveren ile anlaşarak işten ayrılması, işçi veya işverenin iş sözleşmesini haklı nedenle feshetmesi, işçinin emeklilik, evlilik ya da askerlik sebebiyle işten ayrılması hallerinde işçinin işe iadesi mümkün değildir.
İş güvencesi kapsamını belirleyen diğer bir şart işyerinde otuz veya daha fazla işçinin çalışıyor olmasıdır. İşyerinde otuzdan az çalışan olması halinde işçi, iş güvencesi kapsamında değildir. İşverenin aynı iş kolunda birden fazla işyerinin olması halinde işçi sayısı tüm işyerlerindeki işçilerin toplam sayısına göre tespit edilir. Holding bünyesi içerisindeki şirket çalışanları ise otuz işçi kriterinde birlikte değerlendirilmemektedir. Kısmi veya geçici süreli çalışanlar da otuz işçi sayısına dahil edilmektedir. Söz konusu içi sayısının belirlenmesi fesih tarihi itibariyle yapılmaktadır.
İşçinin iş güvencesinden yararlanabilmesi için diğer bir şart en az altı aylık kıdemi olmasıdır. İşçinin en az 6 aylık kıdeminin bulunmadığı hallerde işverenin fesihte geçerli nedene dayanma zorunluluğu bulunmamaktadır. Altı aylık sürenin başlangıcı işçinin fiili çalışmaya başladığı tarihtir. İşçinin altı aylık kıdemi, aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde geçen süreler birleştirilerek hesap edilir.
İş güvencesi hükümlerinin uygulanabilmesi için son şart ise işçinin belirli konumdaki işveren vekili niteliğinde olmamasıdır. İşletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları ile işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleri hakkında iş güvencesi hükümleri uygulanmamakta dolayısıyla bu kişiler işe iade davası açamamaktadır.