Hemen nasıl gündemimiz değişti değil mi?
6 Şubat’tan bu yana deprem bölgesinde olan biten gelişmelerle yatıp kalkarken, bir anda 2 Mart’ta gerçekleşen altılı masa toplantısından sonra ve 3 Mart’ta İYİ Parti GİK Toplantısı sonrasında açıklamalarda bulunan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in açıklamalarının ardından ülke gündemi bir anda siyasete döndü.
Hoş bu er ya da geç gerçekleşecekti. 14 Mayıs’ta seçim olacak bir ülkede, siyasi aktörlerin çıkışları, Millet İttifakı’nın adayı kim olacak tartışmaları derken bir günden sonra ülke gündeminin siyaset olacağını tahmin ediyorduk.
Ancak şurada da bir parantez açmak istiyorum, siyaset gündemi yüzünden sakın ha deprem bölgesindeki vatandaşlarımızı unutmayın. Son günlerde özellikle su ihtiyacının arttığına yönelik söylemler var ve yardımların kesilmeden ya da aksamadan bölgeye ulaşması cidden çok önemli.
Bu mesajları verdikten sonra kendimce ülke gündeminde olan bitene dair birkaç şey yazmaya çalışmak istiyorum.
Bu zamana kadar CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun çıkışlarıyla Cumhurbaşkanlığı adaylığını istediğini biliyorduk.
Ha keza İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in de ‘kazanacak aday’ söylemleriyle ve son zamanlarda kullanmaya başladığı ‘noter masası’ deyimleriyle Kılıçdaroğlu’nun adaylığından ziyade İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı aday olarak göstermek istediğini biliyorduk.
Bu zamana kadar masada herhangi bir aday konuşulmadığı, sürekli ilkeler bazında konuşma gerçekleştirildiği açıklanırken, adaylık konuşmasının gerçekleşeceği toplantıda tartışma yaşanmasının muhtemel olduğunu ben görüyordum.
Nitekim altı liderin imzasıyla birlikte açıklama yapıldıktan sonra bu şüphelerim biraz gereksiz miymiş diye düşünürken, İYİ Parti Genel Başkanı Akşener’in oldukça sert bir konuşmayla yaptığı çıkış, şüphelerimin gerçeğe dönüştüğünü gösterdi ancak ben dediğim gibi yapılan konuşmanın sert olduğu kanaatindeyim.
Bununla beraber bu tarz çıkışları da yakın zamanda gördüğümüz için masanın tam anlamıyla dağılmadığı yönünde de bir öngörüm var. Sonuçta şu anlık Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’ın yaptığı yumuşak ve birleştirici söylemlerin, özellikle ilçe bazında siyaset yapan isimlere de örnek olması gerektiği kanaatindeyim çünkü dün Meral Akşener’in konuşmasından sonra sert tepkiler gördüm sosyal medyada.
Buna gerek yok bence çünkü siyasette 24 saat çok uzun bir süre. Bugün şu an tüm iplerin koptuğunu görseniz bile, yarın ne olacağını kestirebilen var mı? Kesin şu olabilir diyen var mı? O yüzden durumları durup incelemekte fayda var.
Ki ben sürecin en başından bu yana ‘helalleşeceğiz, birleştireceğiz’ söylemlerini devam ettiren Kemal Kılıçdaroğlu’nun direkt olarak olmasa da yine önemli isimler aracılığı ile Akşener ile temas kuracağı kanaatindeyim.
He kurmazsa ne olur derseniz, Akşener’in önünde iki seçenek kalıyor sanırım Zafer Partisi ve Memleket Partisi ile yapılabilecek bir ittifak ya da Akşener’in yeniden adaylığı.
Akşener’in adaylığı demişken, yine kendi fikrimi dile getirecek olursam, bence ‘ben başbakan olacağım, aday değilim’ söylemini çok erken açıkladı. Türkiye siyasetinde geç ya da erken diye bir şey olmadığını da bu zamana kadar çokça tecrübe etmişken, bakalım gelecek bize neler gösterecek. Özellikle önümüzdeki birkaç günün siyasi olarak çok hareketli geçeceğini düşünüyor ve neler yaşanacak bekleyip görelim diyorum.