Koronavirüsle son dönemde yapılan mücadeleyi tek cümleyle özetlemeye çalışsak herhalde bu, “Hep aynı şeyleri deneyip, farklı sonuçlar bekliyoruz” olur.
AK Parti kongrelerinde oluşan görüntüler, vatandaşlara tanınan serbestliklerin suiistimali, maske mesafe konusunda yaşanan gevşeklikleri gördükçe, herkes yasakların geleceğini öngörüyordu.
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz Pazartesi günü açıkladığı tedbirlerden sonra aklımda tek bir cümle belirdi; “Bu yasaklar neyi değiştirecek ki?”
Neden böyle diyorum çünkü malum salgınla mücadelede yeni döneme girdiğimizden bu yana Kocaeli’nde sadece Pazar günü sokağa çıkmak yasak. Ee şimdi ne değişti yasaklara bir de Cumartesi günü eklendi. Bu sayede Kocaeli’nde 100 bin kişide görülen 262 vaka sayısı bir anda 80’e 90’a mı inecek?
Sadece bir gün daha yasak getirerek vaka sayısında mükemmel bir düşüş mü bekliyoruz? Eğer öyleyse çok bekleriz. Bakın hafta içi nüfus hareketliliğinin çok üst düzeyde olduğu bir ildeyiz. Bu iş Kocaeli’nde hafta içi kısıtlanmazsa sadece iki günlük yasakla vaka sayısı falan düşmez, düşmediğini de hep beraber gördük.
Mutant virüs almış başını gidiyor, yetkililer daha hızlı yayılan mutant virüsün oranının yüzde 78’lere ulaştığını söylüyor ama hala okullar açık.
Mesela kıl payı da bir hafta turuncu kategoride kalan Kocaeli’nde o dönem kapalı olan halı sahaları, şimdi kırmızının da kırmızısı olduğumuz bir dönemde açtık.
Hele bir de saat 21.00-05.00 arasında sokağa çıkma yasağımız var ki evlere şenlik. Yahu hepimiz bu bölgede yaşıyoruz. Allah aşkına kim denetliyor saat 21.00 ile 05.00 arasındaki yasağı?
Hele hafta sonu market serbestliği için belirlenen saat aralığı olan 10.00 ile 17.00 saatleri var ki değme keyfine insanların. Herkes dışarıda, herkes sorsan markete gidiyor. Marketler tıklım tıklım. Suistimale karşı hiçbir şey yapılmıyor.
Bir süredir sadece göstermelik konulan yasaklar ve bunun beraberinde gelen denetimsizlik, vaka seviyelerini korkunç bir düzeye çıkardı. Dile kolay bundan önce 17 ilde olan kırmızı renk artık 58 ilde. Türkiye nüfusunun neredeyse 4’te 3’ü kırımızı kategorili illerde yaşıyor.
Şimdi bu durumda salgınla mücadelede mükemmel bir süreç yürütüyoruz diyenler, gerçekten bunu inanarak mı söylüyor? Bir de şey var kendi koyduğu kurallara uymayarak kongre gerçekleştiren ve bu kongrelere bölgemizde katılım gösteren belediye başkanlarının uyarılarını kim ne kadar ciddiye alacak?
Sokakta olan halka veya düğün yapacak millete kesilen cezalar, kongrelerde kesilmeyecek, restoranlarda bulaşan virüs, kongrelerde bulaşmayacak ama sonra halka kızacağız, bakın dikkat edin diyeceğiz yok öyle bir dünya.
Bu sürecin en başında daha keskin tedbirler alınsaydı, 1 yıldır süründüğümüz ve çektiğimiz bu belayı belki de aşılamalarla artık belki de umursamayacaktık. Şuan Avrupa birincisiyiz, vakalar almış başını gidiyor ancak biz hala deneyip sonuç alamadığımız yasaklarla ve tedbirlerle bu işi çözeceğimizi düşünüyoruz. Az vaka varken kapalı olan yerleri de açarak vakayı düşürmeyi bekliyoruz. Ne diyeyim, bu tedbirlerle, bu yasaklarla, bu kongrelerle, bu denetimlerle 2021’in de 2020’den hiçbir farkı olmaz.