Bugünkü yazıma nereden başlasam, nasıl söze girsem bilemiyorum. 5 yıl önce Trabzon Maçka’da doğduğu, büyüdüğü topraklarda şehit düşen bir çocuğun hikayesi, her aklıma düştüğünde, her hatırladığımda içimi yakıyor.
Çocuğun kim olduğunu hepimiz biliyoruz; Eren Bülbül…
1 Ocak 2002 yılında Trabzon Maçka’da dünyaya gözlerini açtı Eren. Yeşilin göbeğinde, çeşitli zorluklarla 12 kardeşiyle yaşamını sürdürdü.
Öyle ya Karadeniz’de gözlerini dünyaya açan Eren’in de, dünyası buradan ibaretti. Bugün belki yaşasa, o kalleş saldırıda yaşamını yitirmese Eren, bambaşka dünyaları görecek, bambaşka yerler tanıyacak, bambaşka hayalleri olacak, kim bilir okulunu bitirmiş, meslek edinmiş olacaktı. Hatta çok sevdiği Trabzonspor’unun da şampiyonluğunu gönlünce kutlayacaktı.
Coğrafya kaderdir sözü var ya, işte böyle bu söz ülkemiz için çok geçerlidir. Bu topraklar çok fazla şehit vermiştir. Çok fazla kahraman toprağa düşmüş ve bu vatan için canını feda etmiştir. Hepsini rahmetle, minnetle anıyorum.
Ama işte, ölüm 15 yaşındaki bir kardeşimizi evinin önünde hain PKK terör örgütüne mensup kalleşlerin silahından çıkan mermiyle Eren’i bulunca içim tekrar tekrar sızlıyor.
Bazen düşünüyorum, Eren bu saldırıya maruz kalmasaydı nasıl bir yaşam sürerdi diye, hep anlatılıyor ne kadar çalışkan olduğu o azmiyle belki de çok başarılı bir mühendis ya da sevdiği bir mesleğin sahibi olacaktı. Zorluklara göğüs germeyi çok küçük yaşlarda öğrenmiş bu kardeşimiz, doğduğu coğrafyanın zorluklarını da aşarak, kendini belki de çok büyük bir şekilde geliştirecekti.
Hepimiz onun hikayesine az çok hakimiz, hatta yazımın başlığına da sebep olan o sosyal medya paylaşımını da hatırlıyoruz…
Eren Bülbül, kullandığı sosyal medya hesabından ‘Biri de çıkıp demiyor ki Eren iyi ki varsın’ paylaşımı yapmıştı. Şimdi bakıyoruz, aziz hatırası yaşasın diye her yıl tüm yurt iyi ki varsın Eren sözleriyle yankılanıyor.
Rahmetli şehidimizin annesi Ayşe Bülbül, evladını toprağa koydu çocuk yaşta, hainlerin mermisiyle… Acısını hangi söz anlatır, hangi duygu ifade eder anlamam mümkün değil ama Ayşe annemizin Eren’in vefatından sonra gidip acısını paylaşan, acısına omuz vermeye çalışan, elini öpen binlerce evladı oldu.
Bazen diyorum Eren’in adını duyduğumda içimin bu kadar burkulmasının sebebi, aynı yörenin çocukları olduğumuz için mi diye ama cevabım hayır oluyor. Biliyorum ki çocuk yaşta hiç hak etmediği bir şekilde bu dünyadan göçüp giden kim olsa, acısı bu kadar yüreğime işleyecekti.
Bundan 5 yıl önce, hain saldırıda şehit düşen Eren Bülbül kardeşimize ve onu korumak için mermilere siper olan şehidimiz Jandarma Astsubay Başçavuş Ferhat Gedik başta olmak üzere tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, minnetle anıyorum.
İyi ki varsın Eren kardeşim, hep var olacaksın…