Bugünlerde etrafımızda gördüğüm herkeste bir yorgunluk, bir bunalmışlık var. Nasılsın diye sorduğunuz insanlardan, ‘memleket gibiyiz, nasıl olalım’ cevabını alıyorsunuz.
İnsanlar, yaşamlarını idame edebilmek için işe gidip geliyor, arada bir de bir şeyler yapabilirlerse kendilerini kısa süreliğine de olsa mutlu hissediyorlar. Çok sayıda şey var etrafımızda, algımızı ve dikkatimizi dağıtacak çok fazla şeye maruz kalıyoruz.
Belki de bu yüzden yaptığımız çoğu şeye konsantre olamıyoruz, her ne kadar deprem ve sel felaketlerinin ardından gündemden düşse alım gücünde yaşanan sıkıntılardan kaynaklı insanların önemli sayılabilecek kısmı sadece hayatta kalabilmek için çalışıp, kazandıklarını o ay içerisinde harcadıktan sonra bir sonraki ay için bekliyor.
Ülkemizde bir karamsar ortam var ve bu ortamın kavga süreci gittikçe de artacak gibi duruyor.
Çünkü önümüzde seçim var. Bu süreçte yaşanabilecekler şimdiden beni bile düşündürüyor.
Sade bir vatandaş olarak, yaşanabilecek kavgalardan, birbiriyle didişip toplumu geren siyasetçilerden o kadar sıkıldım ki, herhalde işim olmasa dönüp tek bir habere bakmazdım diyorum.
Bir yandan dünyaları başına yıkılan, depremden kurtulup selde yaşamını yitiren insanları görüyorum, onların yaşadıklarını hatırladıkça ‘Semih çok da şikayet etmeye hakkın yok’ diyorum kendi kendime.
Ama diyorum ya bu ülkenin bir ferdi olarak, insanların yüzündeki asıklıktan, insanların yaşadıkları hayattan çok da mutlu olmamasından dolayı bazı şikayetlerimi dile getirmek de istiyorum bir yandan.
İnsanların yüzünün güldüğü, insanların yaptığı işlerden keyif aldığı, insanların sevdikleriyle bir şeyler yapabildiği, birbirlerine öfkeyle bakmadan anlayışla karşılayabildiği, gereksiz meselelerin büyütülmediği, birbirlerine saygısını yitirmemiş bir toplum hepimizin hayali olsa gerek.
Ancak kötü bir şey başımıza geldiğinde bir olmaktan vazgeçip, daha güzel yarınlar için ne yapabiliriz diye düşünmek hepimizin ortak gayesi olmalı.
Disitopyadan bahsetmiyorum öyle uçuk şeyleri de dile getirmiyorum. Ülke olarak son dönemlerde unutmaya yüz tuttuğumuz değerlerden söz ediyorum. Umarım bunları yakalayacağımız günler çok uzakta değildir.
Umarım toplum olarak birbirimize, sevgimizin ve saygımızın arttığı günler bir an önce gelir.
Umarım toplum bilincine tekrar kavuşmak için büyük acılar yaşamamıza gerek kalmaz.