Ülkemizi gerek bulunduğu coğrafi konum açısından, gerekse de sahip olduğu değerler açısından çok fazla seviyorum.
Bu kadim topraklar, binlerce yıl çok farklı kültürlere ev sahipliği yapmış ve birbirinden farklı değerleri bünyesinde barındırıyor.
Hal böyle olunca yurdun her köşesinden de tarih fışkırıyor. Yurdun her köşesinde turizme konu olacak bir şey bulmak mümkün. Turizm denilince akla ilk gelen yerde 1 hafta tatil yaptım. Antalya'dan bahsediyorum.
Manavgat tarafındaydım ve Manavgat'a gidince de Side Antik Kenti ziyaret etmemek olmaz diyerek yola koyulduk.
Kentte bulunan tarihi kalıntılar, zamanında orada yaşamış medeniyetlerden kalma eserler sizi büyülüyor. Henüz daha ortaya çıkamamış eserler, kazısı devam eden yerler ya da tarihe yenik düşmüş bazı sütunlar...
Ancak her milletten, tüm insanların ilgi ve alakasını çeken bu alanları ne kadar koruyoruz?
Side Antik Kente giriş yaptığınızda siz ilk olarak Antik Çeşme karşılıyor.
Görkemli bir yapı, aa neymiş bakayım bir inceleyeyim derken tabii ki standart gözünüze direkt olarak yere atılmış çöpler çarpıyor.
Antik kentte ilerlerken, hastane olduğu tahmin edilen bir yapıya ilerlemek için tarihi kalıntıların arasından geçiyorsunuz. Bunların arasından geçerken de tahmin edeceğiniz üzere bira şişeleri, su şişeleri, bazı kalıntılar üzerine bir şeyler boyayan tiplerin bıraktığı tahribat vb. şeylere şahit oluyorsunuz.
Hastane olduğu tahmin edilen yapıya geldiğimizde ise bir Polonyalı çiftle karşılaştık. Biraz yarım İngilizcemizle sohbet ettikten sonra, kendisi Türkiye'nin çok güzel ülke olduğunu ve Türk insanının çok iyi insanlar olduğunu dile getirdi.
Bu insanların anlamına vardığı eserleri ve bu tarihi bölgeleri neden bazı vandalların kirletmesine, bu alanlarda yerde şişe görmeyi neden yapıyorlar işte ya diyerek normalleştiriyoruz?
Ülkemiz cidden doğası ve tarihi ile muazzam bir yer. Buna da sahip çıkmak bizim elimizde.
Ufak tefek aksiliklere rağmen, Side Antik Kenti çok sevdik. Bir gün yolunuz düşerse mutlaka ziyaret edin derim.