İnanın şu dönemde ara ara yazsam da deprem konusu dışında başka bir şey yazmak içimden gelmiyor.
Tam bir şeyi dert edineceğim, deprem bölgesindeki çocukların, ailelerin yaşadığı, ailelerini kaybeden enkaz başında bekleyenleri düşündükçe veya o deprem bölgesinde yaptıkları çalışmaları veya deprem günü yaşananları okudukça inanın hayattaki her şeyin ne kadar boş olduğunu düşünüyorsunuz.
Aslında aklımıza taktığımız birçok şeyin ne kadar gereksiz olduğunu görüyorsunuz.
Eksik olarak düşündüğünüz şeylerin aslında hiç de eksik bir şey olmadığını anlıyorsunuz.
Hayatta anlamsız yere kafamızı meşgul eden birçok şeyin ne kadar basit olduğunu fark ediyorsunuz.
Tüm bunlarla beraber herkesin de unuttuğu bir gerçek de öyle acı bir şekilde ortaya çıktı ki, deprem gerçeği ve depremin yaşatabileceklerini yaklaşık 24 yıl sonra bir kez daha hatırladık.
Geçtiğimiz gün yazdığım bir yazıda bence ülkenin beka probleminin deprem olduğunu dile getirmiştim.
Gerçekten de öyle olası bir İstanbul depreminde yaşayabileceklerimizi düşününce, ülke olarak ne duruma düşeriz inanın tahmin bile edemiyorum.
Bir süredir bu köşeden bölgemiz belediye başkanlarına ‘Depreme karşı ne yapıyorsunuz?’ diye sesleniyorum.
Yapılması gereken şey acil olarak her ilçede afet koordinasyon merkezi kurulması olmalı. Her ilçede tam teşekküllü öyle 3 5 çadırın sığabileceği değil, seyyar tuvaleti, banyosu, altyapısı olan yerler oluşturulmalı.
Ve her fırsatta proje için Ankara’ya giden başkanlarımızdan ricamdır. Önce deprem bölgesinde özveriyle yürüttüğünüz çalışmaları size orada görev tamam denilene kadar sürdürüp bölgemize dönünce, ilçelerinizdeki tüm yapıların bulunduğu zeminleri yapı denetim raporları, yaşları, dış görüntüleri veya gerekiyorsa yapılacak testlerle analiz edin.
Daha sonra hükümete gidip, bizim ilçemizde böyle bir durum var. Bu kadar binanın dönüştürülmesi veya güçlendirilmesi gerek diyerek ödenek almaya çalışın. Daha sonra tabi sadece devlet ve belediyeyle bitmiyor bu iş. Vatandaşların da kentsel dönüşüm için ellerini taşın altına koyması ve fedakarlık yapması gerek. İlerleyen günlerde bir acı yaşamamak adına, herkes ne gibi bir özveri göstermesi gerekiyorsa yapması gerek.
Enkaz altında çaresiz bir şekilde çocuklarımızı, yakınlarımızı beklememek için, enkaz altında kalmamak için bir an önce harekete geçmemiz gerek. Geçen her dakika bir zaman kaybından başka hiçbir şey değil.