Haftanın son yazısı olması dolayısıyla güzel konulardan söz etmek, güzel şeyler hakkında konuşmak isterdim ki, ülkenin gündemi buna hiç ama hiç el vermiyor. Daha dün kaleme aldığım yazı minvalinde gelişen olayları gördükten sonra, bu konuda dert yanmakta ne kadar haklı olduğuma bir kez daha kendi adıma şahit oldum.
Hayat pahalılığından şikayet ettiğimizi, hayat pahalılığının artık halkı bunalttığından söz ettiğimiz bu günlerde bir de bir uyuduk uyandık ki arka arkası kesilmez zamlar hayatımızın bir parçası yoldu, yılın 6. ayının sabahına zamlarla uyanmamıza vesile oldu.
Sadece hanelere yapılan zam oranlarından söz edeceğim, diğerleri bizi etkilemez diye değil, diğerleri bizi dolaylı yoldan fazlasıyla etkilese de, direkt olarak cebimize etki eden üç kalem zam yaşandı bir gecede.
Doğalgaza yüzde 30,
Elektriğe yüzde 15,
Benzin'e 1 lira 22 kuruş ve motorine 1 lira 49 kuruş zam...
Bu ülkenin yarısından fazlası asgari ücrete veya onun biraz üzerinde bir miktara çalışıyor. Sene başında aldığınız zam üzerinden 'iyi fiyat' denilirken, o günden bu yana artık bu miktar, enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında ezilmekten de öte bir duruma geldi.
Hiç kimse ülkedeki kimseye ama dünyada da böyle dünya da enflasyonla uğraşıyor diye avuntu cümleler kurmasın. En son açıkladığı enflasyon yüzde 69.97 olan kaç ülke var dünyada?
Ki bunun şu an ülkedeki hayat pahalılığının tam karşılığı olmadığını hepimiz biliyoruz ya o da ayrı bir mesele. Son günlerde biraz rahatsız olduğumdan ötürü, gazeteye uzaktan olabildiğince katkı sağlamaya çalışıyorum ve bu tip dönemlerde açıkçası ajanlar kurtarıcı melekler oluyor bizim için.
Ama haber ajanslarına düşen haberlere bakıyorum, geneli asayiş. Farkında mısınız bilmiyorum ama bir aralar 'Aa ne kadar az asayiş olayı meydana geliyor' dediğimiz günlerden, asayiş haberlerinin hangi birine şaşıracağımızı düşünür hale geldik. Toplumdaki gerginliğin artmasına bence en somut örneklerden biri bu durum.
Ülke bir gecede Levent Kırca'nın 90'ların sonunda 'Olacak O Kadar' adlı programındaki skeçleri gibi zam haberleriyle sallanıyor, ortalıkta asayiş olayları artmış, hakaretler birbiri peşine, sonra hep birlikte mutlu olmanın yollarını aramaya koyuluyoruz. Bu ülkenin insanı ekonomi uzmanı olup geçinsin mi, psikolog olup sorunlarına çözüm mü bulsun, yoksa yaşam koçu olup mutlu olmanın yollarını mı arasın? Toplumumuzun biraz nefes alması şart, bunu da sağlayacak olan ülkeyi yönetenler. İnsanların bu hayat pahalılığı şikayetine çözüm bulunması, çözüm üretilmesi şart. Hepinize şimdiden iyi hafta sonları diliyorum, tabii mümkünse.