Bebeklik döneminde görülen bronşiyolit ve zatürre vakalarının çoğundan sorumlu olan RSV özellikle 0-2 yaş arası bebekleri etkiliyor. Bebeklerin yüzde 50 ile 70’i bir yaşına, yüzde 95’i ise iki yaşına kadar RSV ile enfekte oluyor. Sonraki yıllarda kanda RSV’ye karşı antikor oluşmasına rağmen enfeksiyon tekrar edebiliyor. Yenidoğanda anneden geçen koruyucu antikorlara rağmen şiddetli ilerleyen enfeksiyonlar nadir de olsa görülebiliyor. Hastaneye yatırılan tüm bronşiyolit olgularının yüzde 45 ile 75’inden, zatürrenin de yüzde 15 ile 25’inden RSV’nin sorumlu olduğu biliniyor.
NASIL BULAŞIYOR?
Bulaştığı çocukların yaklaşık yüzde 40’ında iki ile altı gün içinde alt solunum yollarında rahatsızlık oluşturan RSV enfeksiyonun şiddeti, bazı bebeklerde hafif seyrederken bazı bebeklerde yaşamı tehdit edebiliyor. Göz ve burun yoluyla bulaşan ve hızla çoğalan virüs, burunda akıntı ve tıkanıklık, nefes almada zorlanma, gözlerde kızarıklık, sulanma ile hafif ateş şeklindeki üst solunum yolu hastalığı gibi belirtiler gösteriyor. Belirtiler, özellikle düşük kilolu bebeklerde daha sık görülüyor. Virüs ellerde 30 dakika, bazı çevresel yüzeylerde ise birkaç saat yaşayabiliyor. Göz veya burun mukozasına daha etkili bulaşan RSV yayılımı üç ile sekiz gün sürüyor. Hastalık evde izlenecek hafif şikayetlerden hastanede gözetim altında tutulmayı gerektirecek sepsis1 benzeri ağır sistemik bulgulara kadar değişiklik gösterebiliyor. Hastalığın ağırlığına rağmen ateşin fazla yükselmediği, yüksek riskli gruplarda ve özellikle iki aydan küçük bebekler ile prematürelerde yüzde 10 ile 35 oranında, aileyi daha da tedirgin eden uyku apnesi görülebiliyor. KİMLER RİSK ALTINDA?
Üst solunum yollarında çoğalan RSV virüsü, hızla alt solunum yollarına da ulaşıyor. Rahatsızlık bu aşamada öksürük, hırıltılı solunum ve solunumda sıkıntı yaşama gibi bulgulara neden oluyor. Prematüre bebekler, doğumsal veya kazanılmış bağışıklık yetmezliği olanlar, doğumsal kalp hastalığı görülenler, kemik iliği ve organ nakli yapılan kişiler, evde oksijen tedavisi alanlar ile nörolojik ve metabolik problemi olan çocukların RSV için yüksek risk taşıyor. Anne sütü almama, anneden geçen antikorların düşük düzeyde olması, kış ayları (özellikle toplu yaşamaya bağlı), günlük bakım yetersizliği, düşük sosyoekonomik durum, beslenme yetersizliği, kalabalık yaşam koşulları, sigara dumanına maruz kalmak (pasif içicilik), ailede astım hastalığı ve alerjiye yatkınlık gibi durumlarda hastalık daha da ağırlaşıyor.
BURUN TEMİZLİĞİ BEBEKLERİ RAHATLATIYOR
Bakteri nedenli olmadığı için RSV tedavisinde antibiyotik kullanılmıyor. Hastalar sadece destek tedavisi alıyor. Etkili burun temizliği yapılması özellikle bebek hastaları rahatlatıyor. Solunum sıkıntısı olmayan, rahat nefes alıp veren, beslenme sorunu yaşamayan bebeklerin ev ortamında izlenmesi yeterli oluyor. Riskli hasta grubunda olup solunum sıkıntısı görülen, dakika-solunum sayısı artan, hırıltılı nefes alıp veren ve beslenmesinde bozukluk olan hasta grubunun ise hastanede izlenmesi gerekiyor. Bu grupta damar yolu ile sıvı desteği, nemlendirilmiş oksijen ve gerek duyulması halinde bronkodilatatör (bronş genişletici) tedaviler uygulanabiliyor. EL HİJYENİNE DİKKAT
Alt solunum yolu enfeksiyonlarının tedavisi sadece “destekleyici” nitelikte olduğu için, tedaviden çok hastalığın kontrol edilmesi ve korunma önem taşıyor. Doğru el hijyeni, ellerin antiseptik solüsyonlarla yıkanması, aynı şekilde bulaşık çevresel yüzeylerinin ve oyuncakların temizlenmesi gibi genel temizlik kurallarının uygulanması hastalıktan korunmada büyük önem taşıyor. Ayrıca kalabalıktan sakınmak, sigara içilen ortamlardan uzak durmak gerekiyor.
NASIL BULAŞIYOR?
Bulaştığı çocukların yaklaşık yüzde 40’ında iki ile altı gün içinde alt solunum yollarında rahatsızlık oluşturan RSV enfeksiyonun şiddeti, bazı bebeklerde hafif seyrederken bazı bebeklerde yaşamı tehdit edebiliyor. Göz ve burun yoluyla bulaşan ve hızla çoğalan virüs, burunda akıntı ve tıkanıklık, nefes almada zorlanma, gözlerde kızarıklık, sulanma ile hafif ateş şeklindeki üst solunum yolu hastalığı gibi belirtiler gösteriyor. Belirtiler, özellikle düşük kilolu bebeklerde daha sık görülüyor. Virüs ellerde 30 dakika, bazı çevresel yüzeylerde ise birkaç saat yaşayabiliyor. Göz veya burun mukozasına daha etkili bulaşan RSV yayılımı üç ile sekiz gün sürüyor. Hastalık evde izlenecek hafif şikayetlerden hastanede gözetim altında tutulmayı gerektirecek sepsis1 benzeri ağır sistemik bulgulara kadar değişiklik gösterebiliyor. Hastalığın ağırlığına rağmen ateşin fazla yükselmediği, yüksek riskli gruplarda ve özellikle iki aydan küçük bebekler ile prematürelerde yüzde 10 ile 35 oranında, aileyi daha da tedirgin eden uyku apnesi görülebiliyor. KİMLER RİSK ALTINDA?
Üst solunum yollarında çoğalan RSV virüsü, hızla alt solunum yollarına da ulaşıyor. Rahatsızlık bu aşamada öksürük, hırıltılı solunum ve solunumda sıkıntı yaşama gibi bulgulara neden oluyor. Prematüre bebekler, doğumsal veya kazanılmış bağışıklık yetmezliği olanlar, doğumsal kalp hastalığı görülenler, kemik iliği ve organ nakli yapılan kişiler, evde oksijen tedavisi alanlar ile nörolojik ve metabolik problemi olan çocukların RSV için yüksek risk taşıyor. Anne sütü almama, anneden geçen antikorların düşük düzeyde olması, kış ayları (özellikle toplu yaşamaya bağlı), günlük bakım yetersizliği, düşük sosyoekonomik durum, beslenme yetersizliği, kalabalık yaşam koşulları, sigara dumanına maruz kalmak (pasif içicilik), ailede astım hastalığı ve alerjiye yatkınlık gibi durumlarda hastalık daha da ağırlaşıyor.
BURUN TEMİZLİĞİ BEBEKLERİ RAHATLATIYOR
Bakteri nedenli olmadığı için RSV tedavisinde antibiyotik kullanılmıyor. Hastalar sadece destek tedavisi alıyor. Etkili burun temizliği yapılması özellikle bebek hastaları rahatlatıyor. Solunum sıkıntısı olmayan, rahat nefes alıp veren, beslenme sorunu yaşamayan bebeklerin ev ortamında izlenmesi yeterli oluyor. Riskli hasta grubunda olup solunum sıkıntısı görülen, dakika-solunum sayısı artan, hırıltılı nefes alıp veren ve beslenmesinde bozukluk olan hasta grubunun ise hastanede izlenmesi gerekiyor. Bu grupta damar yolu ile sıvı desteği, nemlendirilmiş oksijen ve gerek duyulması halinde bronkodilatatör (bronş genişletici) tedaviler uygulanabiliyor. EL HİJYENİNE DİKKAT
Alt solunum yolu enfeksiyonlarının tedavisi sadece “destekleyici” nitelikte olduğu için, tedaviden çok hastalığın kontrol edilmesi ve korunma önem taşıyor. Doğru el hijyeni, ellerin antiseptik solüsyonlarla yıkanması, aynı şekilde bulaşık çevresel yüzeylerinin ve oyuncakların temizlenmesi gibi genel temizlik kurallarının uygulanması hastalıktan korunmada büyük önem taşıyor. Ayrıca kalabalıktan sakınmak, sigara içilen ortamlardan uzak durmak gerekiyor.