14 Mayıs seçimleri öncesinde Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, Cumhurbaşkanlığı adaylığından çekildiğini açıklamıştı. Bunun ardından İnce, seçimlerde hiçbir adaya destek vermeyeceğini ve tarafsız kalacağını duyurdu. İnce’nin bu tutumu partisinden büyük tepki gördü ve bu süreç sonrasında partide bir istifa süreci başladı. Bu süreçte istifa eden isimlerden birisi de Memleket Partisi Gebze eski İlçe Başkanı İsmail Aşak oldu. Aşak, Muharrem İnce’ye güvenerek CHP’den ayrılıp geldiği, Kocaeli’de il teşkilatını kurduğu Memleket Partisi’nden istifa etti. Aşak, Geçtiğimiz günlerde ise çok sayıda seçmenle birlikte CHP Gebze İlçe Başkanlığı binasına giderek sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımla ‘Baba ocağı’ olarak tabir ettiği ve 25 yılının geçtiğini söylediği CHP’ye üye kaydını yaptırdı. Aşak, şimdi yeniden CHP için sahada siyaset mücadelesine devam edecek.

“BERTARAF OLMAK DOĞRU DEĞİL”
İsmail Aşak, partiden istifa sürecini tüm detaylarıyla Gebze Yenigün Gazetesi’ne anlattı. Gazeteci Mustafa Uslu’ya konuşan Aşak, Memleket Partisi’ni ve Muharrem İnce’yi sert bir dille eleştirdi. Gerçekleştirilen seçimleri bir futbol müsabakasına benzeten Aşak, “Bir maç oynanıyor, bir oyun var; biz muhalefet bloğunda yer alan bir partiyiz, rakibimiz iktidar partisi ve biz bu iktidar partisine gol atmak zorundayız. Genel Başkan Muharrem İnce oyundan çekildi, ‘Bana faul yapıldı, hakem faulü vermedi’ dedi. Tamam, haklısın, faul yapıldı ama maç da devam ediyor, san dakika. Takım bir şey yapamıyor, takım kendi kalesine de gol atıyor, karşı kaleye de gol atıyor. Bari takıma ne yapacağını söyleyin. Dağıldı takım. Sonuçta o kadar yatırım yapıldı, ilçe binaları, yönetimler, paralar harcadılar bu işe. Adaylar para harcadı ve harcamaya devam ediyor. Doğru değil bu tavır, istersen Recep Tayyip Erdoğan’ı söyle. Bunda bir sıkıntı yok. İşine gelmeyen benim gibi çeker gider partiden. Hep bir taraf olalım dedik. Bertaraf olmak doğru değil. Bu süreçte de Genel Başkan ‘Taraf olmayacağım’ dedi. İlk tur öncesinde ‘Kumpasçılara, FETÖ’cülere oy yok’ dedi. Normalde biz yüzde 4-5 alacağımızı düşünüyordum. Yüzde 3 barajını geçip, hazine yardımından faydalanırız dedik. Popüler olunca barajı da geçtiğimizi düşündük. Kademe kademe düştü. En azından yüzde 5 oy alacak parti, ‘Kasetçilere, FETÖ’cülere oy yok’ paylaşımından sonra yüzde 1 bile olmadı” dedi.

“NE YAPALIM, ÜLKEYİ Mİ BIRAKIP GİDELİM?”
Memleket Partisi’nin adeta bir derneğe dönüştüğünü vurgulayan Aşak, “Ortada bir seçim var, insanlar siyaset yapmak istiyor. Parti’yi Muharrem İnce’yi sevenler derneğine döndürdüler. Ülke ne olacak? Genel Başkan haksız demiyorum, zamanı değil diyorum. Biz, ‘Ülkeyi bize verin biz yönetelim’ diyoruz, iddiamız bu. Ne yapalım, ülkeyi mi bırakıp gidelim? Böyle saçma bir anlayış olur mu? Genel başkan partiyi yok etti şu an. O hala farkında değil, hala toparlayabileceğini düşünüyor. Stantlarda duran çocuklar aç aç beklediler, paramız yok, yemek ısmarlayamadık. Adaylar ceplerinden dünya kadar para harcadılar. Bunca emek ne olacak? Parti olmaktan çıktık, biraz daha derneğe döndük. Ben dernekçi değilim, ben siyasetçiyim. Kocaeli’de partiyi kuran kişi benim. Benim Kocaeli’de üyelik numaram 1’di. O yüzden genel başkan ile de genel merkezle de çok yakındım, istediğim zaman görüşebiliyordum. Ama bu süreçte hiç görüşmedim. Benden çıkan sözü Kocaeli’nin görüşü olarak algılıyordu genel merkez. Ben 25 yıl CHP’nin içinde kaldım. 25 yıl sonra Muharrem İnce’ye inandım, buraya geldim. CHP’den daha da başarılı bir parti olacağına inandığım için buraya geldim, burada emek sarf ettim. Başarılı olamayacağımızı ilk 6 ayda gördük. Ama, ‘Bu böyleyse bırakalım, gidelim’ olmuyor. Önümüzde başka seçimler de var. Dükkanı kapatacak değiliz” diye konuştu.

“PARTİ YEREL SEÇİMDEN SONRA KAPANIR”
Muharrem İnce’nin siyasi bir kadrosunun olmadığının altını çizen Aşak, “Genel başkanın siyasi bir kadrosu yok. Genel başkanın kadrosu tamamen kendi alanında uzman kişiler veya başarılı olmuş insanlar. Ama kendi alanlarında, siyasette değil. Siyasetin bir okulu yok, siyasetin okulu parti binaları. Ben 15 yaşımda girdim parti binasına. Tozunu yuttum o işin. Genel başkan da aynı şekilde. 50 kişilik parti meclisi var, 60’dı sorunlar çok fazla olduğu için 50’ye düşürdük. Hiçbirinin siyaset ile bir ilgisi yok, ilk defa partide görev aldılar. Genel başkana bir şey söyleyebilecek kimse yok içeride. Herkes ‘Şakşakçı’ olunca hataları da söyleyemiyorlar. Biz söyleyince de kötü adam oluyoruz. Ben siyaseti bu şekilde okuyorum, partiyi yok etti. Parti bu şekilde yerel seçime kadar belki gider, ama yerel seçimden sonra muhtemeldir ki kapanır. İlk seçime 4 yıl var. 4 yıl daha bu il ve ilçe binalarının kiralarını karşılayacak insanları bulmak çok zor. Biz bu 2 senede bile onca umut varken bile çok zorlandık” şeklinde konuştu.

“BURADA ÖZ ÇOCUKLARINI HARCADILAR”
Memleket Partisi’nin kuruluş çizgisinden fazlasıyla çıktığını aktaran Aşak, “Yola çıktıklarını yolda bulduklarıyla değiştiler. Genel başkanın bütün toplantılarda, mitinglerde kullandığı cümle buydu; ‘Biz yola çıktıklarımızı yolda bulduklarımıza değiştirmeyeceğiz’ dedi. Burada öz çocuklarını harcadılar. Genel başkanın deprem bölgesine gitmesi, Meral Akşener’in masadan kakıp, tekrar oturması, buradan bize çok fazla bir geliş olması, daha sonra dans hikayesiyle gençlerin kopup gelmesi, bunlarla birlikte parti birden yüzde 8-10 bandına yerleşti. Ben ilçe başkanıydım, ne telefonum susuyor, ne gelen giden bitiyor. Gelenleri oturtacak yerimiz yok, çünkü o kadar hiç büyümemiştik. 1 ay içinde oldu ne olduysa. Gelenlerin tamamında çok büyük umutlar vardı. Tam bu noktada milletvekilliği listeleri belli oldu. Burada tanıdığım onlarca insanı harcadılar. Ya listeleri almadılar, ya seçilmeyecek yerlerden aday gösterdiler. Genel başkan kendisine yakın isimleri sağa, sola yerleştirdi, bağış yapanlara öncelik verdiler. Üye olduğu gün başvuru yapan adamı seçilecek yere aday göstermiş. Burada ilkelerden bir kopuş var demektir” ifadelerini kullandı.

“BU YOL BENİM YOLUM DEĞİL”
Aşak, açıklamasının devamında ise şu ifadelere yer verdi; “Atatürk ilke ve inkılapları diyoruz, Atatürk’ün yolu diyoruz ama böyle bir seçimde tarafsız kalıyorsun. ‘Kim kazanırsa kazansın ülke beni ilgilendirmiyor’ diyorsun. Burada onlar tarafsız kalarak takdir toplayabileceklerini düşündüler. Tarafsız kalınca kimse sizi alkışlamayacak’ dedim. ‘aksine bir şeylerden sorumlu tutacaklar’ dedim. Partinin genel başkan yardımcısına ‘Genel başkana söyle bu maçı ya iktidar bloğunda oynasın, stepne olsun, ya da her zamanki gibi muhalefet bloğunda oynamaya devam etsin’ dedim. Siz sokakta değilsiniz, 3-5 tane sosyal medyadan gaza gelmiş çocuğun söyledikleriyle hareket ediyorsunuz. Sokak böyle değil. Hiçbir CHP’li sizi alkışlamıyor, AKP’liler bıyık altından size gülüyor. Bu yol benim yolum değil, aynı yolda değiliz. Çıktığım yol da bu yol değildi. Seçim sabahı bile ‘Erdoğan gitmeli’ deseydi yeterliydi. CHP’liler listelerden çok rahatsız, oy verecek yer arıyorlar. ‘Her şeye rağmen Bu Erdoğan gitmeli dediğimiz için Kemal bey size destek veriyorum, şimdi de her CHP’liden Memleket Partisi’ne oy istiyorum’ cümlesini kurmayı becerebilseydi, bugün Memleket Partisi barajı geçmişti ve 30-40 tane milletvekilimiz vardı.”

“CHP’DE ANILARIMIZI KONUŞTUK, ÇOK DUYGULANDIM”
“CHP’ye üye kaydımı yapmaya gittiğimde duygulandım biraz. Gidince herkesle bir sarıldık. Her ne kadar sokakta görüşsek de parti binasında görüşmek bambaşka. Benim 1997 yılından anılarım var orada. Anılarımızı konuştuk. Çok duygulandım. Örgüt de kucak açtı. Herkes duruşumu takdir etti. Bundan sonraki süreçte önümüze bakacağız, ‘CHP için ne yapabilirim?’ diye düşüneceğiz. Genç arkadaşlarımız da var. Onlarla birlikte çalışacağız. Bana ne görev verilirse arkadaşlarımla birlikte onu yapmaya devam edeceğim.”