COVİD-19 sürecinde kadrosuyla birlikte önemli işlere imza atan Darıca Farabi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Mustafa Güneş, bu süreçte şahit olduğu iki önemli gerçeği sosyal medyadan paylaştı. Vatan, millet ve kurumlar için çalışıp da bilinmek istemeyenlerin kendileri için en önemli kazançlardan biri olduğunu ifade eden Başhekim Güneş, kendi menfaatlerini vatan millet menfaatiymiş gibi ileri sürenleri görmenin de hislerinin doğruluğunu tekrar ortaya koyması açısından önemli bir deneyim olduğunu söyledi. İşte Başhekim Güneş’in dikkat ve bir o kadar ilgi çeken paylaşımı;
“COVİD-19 ile mücadele sürecinde iki önemli gerçeğe şahit olduk
1. Tozlarla üstü kapatılmış 24 altın ayarında kişilikler ki sessiz sedasız vatan, millet ve kurumları için maksimum düzeyde efor sarf ederler. Ama bilinmezler veya bilinmek istenmezler. Bu süreçte bu güzel, çalışkan, vatansever, vitrin olmaktan uzak, gönülden olanları tespit etmek en önemli kazançlarımızdan biri oldu.
2- Üstü altın suyuyla kaplanmış çok değersiz kişilikleri ki kendi menfaatlerini vatan millet menfaatiymiş gibi sürekli ileri sürüp kurumların çalışma düzenini bozup hiç iş yapmayanlar, yapmak istemeyenler. Bu süreçte bunu daha net görebilmek, hislerimizin doğruluğu tekrar ortaya koyması açısından önemli bir deneyim oldu.
Özetle bize altın suyuyla kaplanmış değersiz madenler değil. Üstü toprakla örtülmüş, örttürülmüş cevherler lazım. Bunları araştırıp bulmalıyız. Yoksa toprak altında kaybolup giderler.”
“COVİD-19 ile mücadele sürecinde iki önemli gerçeğe şahit olduk
1. Tozlarla üstü kapatılmış 24 altın ayarında kişilikler ki sessiz sedasız vatan, millet ve kurumları için maksimum düzeyde efor sarf ederler. Ama bilinmezler veya bilinmek istenmezler. Bu süreçte bu güzel, çalışkan, vatansever, vitrin olmaktan uzak, gönülden olanları tespit etmek en önemli kazançlarımızdan biri oldu.
2- Üstü altın suyuyla kaplanmış çok değersiz kişilikleri ki kendi menfaatlerini vatan millet menfaatiymiş gibi sürekli ileri sürüp kurumların çalışma düzenini bozup hiç iş yapmayanlar, yapmak istemeyenler. Bu süreçte bunu daha net görebilmek, hislerimizin doğruluğu tekrar ortaya koyması açısından önemli bir deneyim oldu.
Özetle bize altın suyuyla kaplanmış değersiz madenler değil. Üstü toprakla örtülmüş, örttürülmüş cevherler lazım. Bunları araştırıp bulmalıyız. Yoksa toprak altında kaybolup giderler.”