“Büyüklerimizden gördüğümüz, kazanıp insanlara harcamak. Parayı biriktirip de ne yapacağız. Biz böyle öğrendik. Bundan sonra okul da olur, hastane de olur. Şartlar ne getirirse, bu senelik bu. Seneye inşallah, yeni bir imkân olursa seve seve yapmak isteriz.” Memleketi Siirt’in merkez ilçesinde amcası adına Haşim Öztanık İlkokulu, Darıca’nın Piri Reis Mahallesi’nde babası Seyyid Savaş Öztanık Aile Sağlığı Merkezi’ni kazandıran merhum Savaş Öztanık, vefatından bir süre önce a class TV’ye verdiği demecin son bölümünde, hayır hasenatlarının sorulması üzerine yukarıdaki yanıtı vermişti. Yeni imkânlar edinip yeni hayır hasenatlara, ömrü yetmedi.
TABELA, TANITMAYA
NE KADAR YETERLİ?
Savaş Öztanık’ın kim olduğuna dair bilgi ise gerek ilkokul, gerekse aile sağlığı merkezinin sitelerinde yer almıyor. Gerek Milli Eğitim Bakanlığı, gerek Sağlık Bakanlığı gerekse hayırseverlere kamu yatırımı yaptıran her bakanlığın, üzerinde ‘mimar’ inceliğiyle durması gereken bir eksik, bir detay gibi. Gerek ismi verilenin, gerekse yaptıranın kim olduğu, hiç olmazsa o mecralarda, belirtilmeli. Darıca’da ve İstanbul’un çeşitli ilçelerinde “Yap Sat” türü inşaat projelerine imza atan Savaş Öztanık’ın ismi, Darıca’daki projelerinde de, günümüzün popüler anlayışının dışında yer bulmuş. Kazandığının bir kısmını çocuklarının eğitimine de ayıran Savaş Öztanık’ın baba mesleğini değil ama o meslekle ilişkili mimarlığı seçen kızlarından Betül Öztanık, popüler olanı şöyle yorumladı:
İYİ İŞ YAPIYORSAN BİNADAN
ADININ SARKMASINA GEREK YOK
“Bir inşaat müteahhidinin adının, bir binada kocaman yer almasından çok rahatsızım. Biz hizmet veriyorsak, ismimiz o kadar ön planda olmamalı. Merhum babam Savaş Öztanık da, müteahhitti. İsmini, Öztanık Konakları’nda ufacık bir yerde görürsünüz. Şebnem, Berke Aparmanları’nın kapısında görürsünüz. Binalardan kocaman sarkan müteahhit isimleri neyin nesi, zaten burası küçük bir bölge. Burada iyi işler yapıyorsan, binanın üzerinde adının yer almasına gerek yok.”
MÜTEAHHİD BABANIN MİMAR
KIZLARI VE İKTİSATÇI OĞLU
Merhum inşaat müteahhidi Savaş Öztanık’ın mimar kızları; Doğuş Üniversitesi Mimarlık Fakültesi (2015) mezunu Şebnem Öztanık Krali ve MEF Üniversitesi Mimarlık Fakültesi (2021) mezunu Betül Öztanık’a Darıca, Kazım Karabekir Mahallesi, Tuzla Caddesi, No: 130/B adresindeki işyerlerinde, Öztanık Mimarlık’ta konuk olduk. Firmanın üçüncü ortağı, yine aileden. Doğuş Üniversitesi İşletme Fakülkesi mezunu Berke Öztanık, firmanın mali işleriyle ilgili ortağı. Firma ve tabelası yeni gibi olmakla birlikte 1992’de kurulan Öztanık İnşaat’ın zamanın ve bugünün değişimine ayak uydurarak tasarım, projelendirme ve inşaat hizmeti vermek üzere yenilenmişi. 3D modelleme, mimari uygulama, mobilya detay çizimi, yapı güçlendirme ve ruhsat projesi çizimi, Öztanık Mimarlık’ın günümüzle örtüşen hizmet alanları. Şebnem Öztanık Krali mezuniyet sonrası daha çok banka projeleri çizen Şişli’deki Yüksel Karapınar Mimarlık Atölyesi; OSB’lere fabrika projesi çizen ve Beykoz’daki Acarkent Vilları’nda da izi olan Gebze’deki Grup İnşaat, taahhüt hizmeti veren yine Şişli’deki Hitit Kontrat firmasının Maslak Hilton ve Radisson Blu şantiyelerinde de çalıştı. İç mimari ve villa projelerinde, şantiyelerde deneyim edindi.
ÖNCELİĞİMİZ GÜÇLENDİRME
Betül Öztanık, mezuniyeti sonrası 1.5 sene boyunca restorasyon, güçlendirme çalışmaları içinde yer aldı. Konularına hâkim, Darıca’ya ve bölgeye aşina olduklarını kaydeden Öztanık, “Darıca’nın da ihtiyacı olan bölgeler olduğunu biliyorum. Müşterilerimiz ve Remax Venüs işbirliğiyle edindiğimiz müşterilerle, bunu konuşuyoruz. Eski tip binalarda yıkıp yenisini yapmaktansa öncelikli olarak güçlendirmeyi tavsiye ediyoruz” dedi. Çocukluklarının bir kısmı Darıca’da geçen mimar kız kardeşlerden Betül Öztanık, Beşiktaş, Levent’te oturuyor. Şebnem Öztanık Krali evlilik sonrası Kadıköy, Fikirtepe sakini. Abla kardeşin Darıca’ya ikinci dönüşleri, girişimcilik üzerinden oldu. Öztanık Mimarlık öncesi TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Şubesi’ne üyeydiler. Şimdi, Kocaeli Şube, Gebze Temsilciliği üyesi oldular. Sohbetimiz kapı komşuları; Ümit Fatih Karaaslan tarafından kurularak ilçeye bir süre önce kazandırılan Remax Venüs Emlak Ofisi’nde başlarken iki işyerinin birbiriyle gönül ortaklığı olduğunu öğrendik. Bazı sorularımıza, çok sesli yanıt aldık:
- Remax Venüs ile işbirliğiniz nedir?
- B.Ö: Remax Venüs ve Öztanık Mimarlık olarak çalışma sistemimizle insanlara hizmet veriyoruz. Memnun etmek başlıca ilkemiz. Bir işletmede müşterilerin yanı sıra çalışanların da memnun olması gerekir. Biz çalışan memnuniyetini de çok önemsiyoruz.
- Mimarlığın yanı sıra, mimarlık ile ilişkili inşaat ve emlak sektöründe de varsınız, nasıl oldu?
- Ş.Ö.K: Kocaeli Bölgesi’nin Emlak Kulübü bizimle diyaloğunda sadece emlakçılar veya emlak danışanları ile bir sistem kurmak istemediklerini söyledi. Biz de onlara mimari anlamda destek verebileceğimizi ifade ettik ve üye olduk. Bu bölgede insanların mimariye bakış açısını, değiştirmek istiyoruz. O yüzden burada böyle bir ofis açtık.
- Bölgemizde tanıtım itibariyle ‘cennet’i andıran ancak sosyal medyadaki şikâyet sitelerinden aynı firmayı, işini sorguladığınızda hiç de öyle olmayan projeler var. Yorumunuz nedir?
- Ş.Ö.K: Maliyeti düşürmek adına yapılanlar tüketiciye zarar veriyor. Sözünü ettiğiniz müteahhit işlerini bizlere bıraksalar ve bütçe sıkıntısı olmasa, biz bu işi tüketici ve kullanım ağırlıklı yapmak isteriz. Zaten mimarlık fakültesinde de bunun eğitimini aldık. Bizler, işi kullanıcı ağırlıklı çözmeye çalışıyoruz. Üniversitede okurken ve staj yaparken, ‘Bunun burasını böyle yapmayalım’ dediğimde, ‘Sen o malzemenin metrekaresinin ne kadar olduğunu biliyor musun?’ yanıtı aldığım oldu.
- Müteahhitler açısından baktığımızda; onlar da projeleri ve daireleri bölgemizde veya ülkemizin herhangi bir bölgesinde belli bir fiyata sattıklarından, bir şekilde kar etmeye çalıştıklarından düşük kaliteli işler ortaya çıkıyor. İşin parasal kısmına geldiğimizde; bazı maliyetlerden kıstıkları oluyor.
- Örneğin çoğunlukla , ‘Yan dairemde uyuyan komşumun sesini duyuyorum’ şeklinde, genelgeçer bir şikâyet duyarız. Bu sorunun çinde bulunduğumuz dönemde; izolasyonlu yapı duvarları gibi daha az maliyetli çözümleri var.
- B.Ö: Şöyle bir detay da var aslında. Yatırım ve emlak sektörlerinde, bölgemiz çok kıymetli ve bölge halkından başka, yakın çevredeki bölge bilmiyor. Bence, müteahhitlere de söylüyorum bunu: Cephe çalışması ve tasarımı, dış cephe görünümü ve görselliği günümüzde çok önemli. O bina 50 yıl sonra da yerinde duracağına göre, günümüzde yaptığımız cephe tasarımı, zamanla birlikte ilerleyen teknolojiden geri durmamalı.
- Düşük maliyet konusuna geldiğimizde de; ‘sıvanmış, boyanmış cepheler’ diyoruz. Bitirilmiş binalar. Sırf insanlar daire sahibi olabilsin, müteahhit dairelerini satabilsin diye yapılan daireler, binalar.
- İnsanlar; ‘Ben eski bir binada oturuyorum’ deyip alternatif arayışına girer. Başka bir gerekçesi yok. Bina ve dairelerde iç tadilatı yapmak çok kolay. Biz de, ‘Evinizi yenileyelim’ diyoruz. Yenileyelim de, dışarıdan geldiğinde aynı eve giriyor kişi. Bölgemizd görüyoruz: Cephesi çok eski binalarda insanlar eski bir binada oturduğunu düşünür. Oturmaya başlayalı beş sene dahi olsa, insanların ev değiştirmelerindeki başlıca sebep bu.
- Müteahhitlerin sıkıntı yaşadığı konuda, bu. Daha uygun maliyetle çözüm üretmek, mesela sıvanıp boyanıp çalışmada bulunmak. Burada (bölgemizde) hala pencere söveleri (pencere kenarı süsü) var. Söve, kalmadı artık. Binayı süslemek için yapılacak iş değil. Televizyonlarımızın üzerine nasıl artık dantel koymuyorsak, bence söveyi de yapmamamız gerekiyor. Yeni binalarda hala görüyorum. Bunlardan artık uzak durmamız gerekiyor.
- Çözüm ne veya firma olarak sizin çözüm öneriniz, çalışma yönteminiz ne?
- Bölgemizde, cephede ucuza kaçan çok müteahhidimiz var. Hâlbuki düşük maliyetli seçenekleri var. Tek tip cepheye, gidilmemeli. Öztanık Mimarlık olarak düşük maliyetlerle, kendi tasarımımızla, çok güzel görünen, geleceğe yönelik, teknolojiyi barındıran projeler tasarlıyoruz. İnsanlara hizmet satıyoruz ve mutlulukları 15-20 sene sonra da önemli. Bir insanın evinde huzurla yaşayabilmesi için, ‘Benim binam eski, böyle kötü’ dememesi için, eski tip evlerden bir tık daha uzaklaşmalıyız. Güzel örnekler var. Örneğin, Bayramoğlu’nda yeni yapılan bir çok villanın cephelerini çok beğeniyoruz. Ama kişi, villa odaklı yapıldığı için ‘Apartman dairelerinde de insanlar neden villada oturuyormuş hissiyatında olmasın?’ diye düşünüyoruz.
SEPERATÖR… YAN VE DİK ALTERNATİFLİ
‘HAPSETMEK’ ÇALIŞANA VERİM SAĞLAMAZ: Remax Venüs’e girişte, mekanın ortasında yer alan bu seperatörün kendi özel tasarımları olduğunu kaydeden Betül Öztanık, “Çalışanlar ile karşılaşma bölümünü birbirinden ayırmak için aynı zamanda kişiyi oraya ‘hapsetmemek’ için tasarladık. Daha havadar olsun diye, duvar örüp geçmek istemedik. Boşluklu çalıştık çünkü bir insanın bulunduğu ortamda nasıl çalıştığı çok önemli. Hapsedilerek çalışmak, çalışan insanlara verim sağlamaz” dedi
Abla: Başkanda liyakat aranmalı
Kardeş: Meclislerde mimar şart
- Belediye başkanlarını meslek olarak kategorilendirdiğimizde, mimarlar belediye başkanı olmalı mı?
- B.Ö: Öncelikle ve kesinlikle, belediye meclislerinde ve kent konseylerinde mimarlar yer almalı. İnşaat mühendisleri, avukatlar ve diğer meslek grupları da yer almalı.
- Ş.Ö.K: Belediye başkanlarını meslek grubu üzerinden ayırmamak lazım. Şöyle düşünülmeli: Liyakatlı, işini gerçekten düzgün şekilde yapan, hizmet vermek isteyen her meslek grubundan insan belediye başkanı olabilir.
- Ama belediye meclisinde kimsenin sözü geçmiyorsa, meclisin varlığının anlamı yok. İşin içinde olmadığımızdan şu gözle bakıyoruz: Bir belediye meclisi varsa, orada belli konular tartışılır. Oradan çıkan sonuca göre de başkan kendini geliştirir, değiştirir. Dolayısıyla birazcık daha fikre açık, konuşmaya açık, iletişim becerisi yüksek insan belediye başkanı olursa, meclisten çıkabilecek kararları ya da orada konuşma yapan bir mimarı, mühendisi, avukatı, doktoru bir engelliyi daha çok dinleyip parti farkı gözetmeksizin, ‘Bu kişi de doğru söylüyor olabilir’ gözü ile bakarsa; belediye başkanlığını bir meslek grubuna ayırmamıza gerek yok.
- B.Ö: Ama mimarlar özverili insanlar. Mimarlar da bu işi yapabilir.
- Ş.Ö.K: Önemli olan iletişime açık, gerçekten karşısındakini dinleyebilen ve gerçekten durumları iyi analiz edebilen insanların belediye başkanı olması.
Kadıköy ve Beşiktaş olamayız
Ama Sapanca olabilmek mümkün
- Yerel yönetimlerin şehir mobilyası diye de adlandırılan, içinde heykelleri de barındıran çalışmalarını yorumlar mısınız?
- Ş.Ö.K: Ülkemizde bu tarz düzenlemeler ve çevreye konulan heykeller estetik kaygı taşımıyor. Yapmak için yapılan, işler. Sonradan eklentili yapılan heykeller ve çevre tasarımları bir noktadan sonra sırıtıyor.
- Kadıköy’de oturduğunuza göre, Kalamış Parkı’nı görmüşsünüzdür?
- Kadıköy’de Kalamış Parkı; çocukların bisiklet ve kaykay sporu yapmasına da imkan tanıyan, çok güzel aktivite alanları da var. Park içindeki heykeller (Osman Hamdi Bey vb.) oraya sonradan konmuş değil, parkla bütünleşmiş gibi duruyor. O bölgede, orası hep varmış gibi duruyor. Tasarım yaparken bütünsel olarak düşünmeli. Park, çevre düzeni, heykel ve diğer süsler, bütünsel değerlendirilmeli.
- B.Ö: İstanbul, İzmir ve bazı şehirlerde mimarlık fakültesi öğrencileri için yapılan yarışma programları var. Biz bu yarışmaları Artikera adlı siteden takip ediyoruz. Böyle yarışmalarda heykel bölümü öğrencilerine fırsat sunulur. Bölge verilir, örneğin Osman Hamdi Bey için bir heykel yarışması başlatırlar. Kazanan öğrencinin tasarımı üzerinden, heykeli dikerler. Çok maliyetli uğraşlar değil. Herkes o yarışmaya katılmak için bir bütçe verir. Bu detayı herkes biliyor kimse dillendirmiyor ama kazananın tasarımının heykelleşmesi için bütçe, o kaynaktan temin edilir. Darıca’da böyle bir yarışma neden olmasın, niye öğrencilere fırsat verilmiyor?
- Gebze’de AK Çarşı dükkanları iki kata çıkınca, Çoban Mustafapaşa Camii’nin silüeti bozulduğu gerekçesiyle Mimarlar Odası Gebze Temsilciliği’nin tepkisini çekmişti?
- Ş.Ö.K: Mimarlık fakültesinde dört dönem boyunca bina ve çevre bilgisi dersi gördük. Çevre bilgisi, binaların çevreye uyumu, aslında peyzaj mimarlığı konusu olsa da park bahçe tasarlama vesaire gibi eğitimler aldık. Yönetenler maalesef, Mimarlar Odası’nın birçok uyarısını dikkate almıyorlar. Yakın geçmişte birçok tartışmaya konu olan binalara ya da havalimanlarına Mimarlar Odası tarafından yapılan itirazlarını biliyoruz. Zamanla haklı oldukları ortaya çıksa da iş işten geçmiş oluyor.
- Beşiktaş sakini olarak, Beşiktaş’ta yaşamaktan memnun musunuz?
- B.Ö: 25 senedir, doğduğumdan bugüne İstanbul, Beşiktaş ilçesindeyim. Beşiktaş’ta yaşamaktan çok memnunum. Çünkü çok yeşil bir yer. Özellikle oturduğum İç Levent bölgesi, çok ağaçlıklı bir bölge.
- Ş.Ö.K: İç Levent, kentsel SİT alanı. Bırakın izinsiz kat çıkmayı çivi bile çakamıyorsunuz.
- B.Ö: ‘Kendi mülküm, arsam’ deyip izin almadan, evinizde tadilat yapamıyorsunuz. Bölge odaklı konuşursam, siyaseten CHP kökenli bir ilçe, bölge. Ama aynı siyasi dokuda CHP kökenli olup, yeşil olmayan yerler de var. Ama ben iki bölgeyi; daha yeşillik, daha yaşanabilir olarak kıyasladığımda kendi bölgemde oturmaktan daha keyif alıyorum.
- Ama Darıca da yeşil bir bölge yapılamaz değil, yapılabilir. Şu an için konuştuğumda, daha yeşillikli, insan özgürlüklerinin daha iyi olduğu, dışarıda daha rahat gezinti yapılabilen bir bölge olduğu için kendi bölgemde ikamet etmekten keyif alıyorum.
- Beşiktaş, sosyal hayat ihtiyaçlarınıza yanıt veriyor mu?
- Hobilerim ve sosyal yaşam taleplerimin karşılanması anlamında da Beşiktaş’tan memnunum. Mesela belediyenin halk eğitim kursları, bu arada Darıca’da da var esnaftan çok duyuyorum. Darıca’da bungalov tipi evlerin yapılaşması başladı. Projeler geliyor bize. Burası aslında minik Sakarya (Sapanca) olma yolunda. İstanbul genişliyor ve bu tarafa doğru geliyor. İstanbul sakinleri için mesafe kısalığından ötürü bu bölge daha mantıklı. Ama örneğin Sapanca’da ve yakın civarında kahvaltılar bölgesi var. Darıca ve bu bölge, bu yapılanmada bir tık eksik. Sabah kahvaltı, akşam yemek mekânları konularında eksiğiz. Bu bölge elbette bungalov tipi evler ile ticarethaneye dönüşsün. Ben de Darıcamız tanınsın, gelişsin isterim. Sapanca Bölgesi’ne nazaran eksik olduğumuz çok detay var.
- Kadıköy sakini olarak, Kadıköy’de yaşamaktan memnun musunuz?
- Ş.Ö.K: Kadıköy’ün belli bölgeleri var. Ben Fikirtepe’de oturuyorum ve çok rahatsızım: Yeni yapılan konutlarda oturuyorum. Evimin önü ve arkası, beton imalat alanı. Tozdan, pislikten geçilmiyor. Kadıköy de CHP. Her bölge birbirine aynı değil. Kadıköy’de; Fikirtepe ile Şaşkınbakkal’da oturmak arasında çok büyük fark var. Fikirtepe’de müteahhitlerin bitiremediği birçok projeyi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı sürdürüyor ve cok hızlı ilerliyorlar. Ama yine de biz Fikirtepe’de toz, toprak içindeyiz.
- Kadıköy Belediyesi’nin hizmetlerinden memnun musunuz?
- Ş.Ö.K: Belediye anlamında; geri dönüşlerde biraz sorun yaşıyoruz. Daha önce Beşiktaş’ta oturuyordum, Fikirtepe’ye gelin geldim. O yıllarda Fikirtepe’de sokak lambası yanmayan çok kuytu yerler vardı. Ve bunun için belediyeyi en az 20 kere aramam gerekirdi. Bunlarla alakalı, Kadıköy’de çok sıkıntılar yaşadık. Bu belediyenin CHP’li, AK Partili olmasıyla ilgili değil, bireysel çalışma ile alakalı bir sorun. Kadıköy’de sahil alanımız, Müjdat Gezen Kültür Merkezi ve emsalleri var, eğitimde veriyorlar, çok güzel. O anlamda bazı şeylerden faydalanabiliyoruz.
- Kadıköy ile Darıca ve bölgemiz ilçelerinde sosyal hayat, kıyaslanamayacak derecede. Kıyaslayacak olursanız?
- Ş.Ö.K: Bu bölgede ise bugün tiyatroya gitmek istesem, gidecek yer var mı, bilmiyorum. Devlet Tiyatroları ne sıklıkla gelip gösteri yapıyor, bilmiyorum. Gebze’de; Osman Hamdi Bey Kültür Merkezi’nde olup biteni bilmediğimize göre, demek ki reklamı az. Tanıtımı eksik. Geçenlerde Darıca’da yeni kapalı semt pazarının kurulduğu yerde çocuklar için bir etkinlik vardı. Kaydıraklar yapmışlardı. Tesadüfen oğlum da buradaydı, gitti oynadı, eğlendi.
- 1999 depremi sonrası Darıca’da kalıp dört sene yaşadık. O zamanlar, dışarıda oynardık. Kalepark’ın ilk yıllarında, sokakta çok top oynadık. Daha fazla aktivite yapabileceğimiz alanlar vardı. Ama günümüzde Darıca’ya baktığımızda çocuklar içinde alanlar çok kısıtlı. Kastım, sadece parktan ibaret değil. Çocuklarında yeterli eğitimi alabilmesi için, yeterli sayıda kreş yok. Büyük bir ilkokul sıkıntısı var. İnsanlar çocuklarını ikili eğitim veren okullara göndermek zorunda kalıyor.
- Yeğenim, sabahın köründe kalkıp okula gidiyor. Saat 13.00’e kadar sürüyor. Ne eğitimi aldıkları tartışılır. İnsan algısı üzerinden sorguladığımızda; o saatte kalkıp kör karanlıkta okula giden çocuk, derste öğretmeninin anladığından ne algılayabilir?
- Halk eğitim merkezleri, kadınlara yönelik olarak daha çok aktivite yapabilir. Kadınlar, bir işyerinde çalışmasalar dahi faaliyet anlamında daha üretken olabilir. Bu bölgede kadınların hem iş hayatına, hem de ev kadını oluyorlarsa ki onlarda evde çalışıyorlar o gözle bakıyorum aslında en ağır işçilik, daha fazla sosyal hayat içinde yer alabilirler. Halk eğitimlerden de destek alabilmeliler. Ev kadını bilgisayar, belki İngilizce kursuna gitmek ister. Kadınların kendilerini bu şekilde geliştirmesinde de faydalı olabilir halk eğitimler.
- B.Ö: Örneğin askeriyeyi çevirdiler. Çok güzel bir sahil oldu. İnsanlar için faydalı oldu ama Darıca’nın yerel eşrafı oradan ne kadar faydalanıyor, tartışılır. Evet çok kalabalık var. Ama Darıca’nın yerel eşrafını tanıyoruz, çok Darıcalı gidiyor mu, tartışılır.
Maalesef, Türkiye’nin her yerinde var…
- İlave olarak…
- Ş.Ö.K: İzmir Karabağlar’da Nasrettin Hoca heykeli. Her gittiğimde bu heykeli görüp dehşete düşüyorum. Önce renkliydi daha sonra az göze batsın diye griye boyadılar.. Maalesef bu Türkiye’nin her yerinde var.
- B.Ö: Nasrettin Hoca tasrifi bu olamaz..
- Ş.Ö.K: Bir kentsel düzen, burada yok. Avrupa’da her sokak meydanlara çıkılıyor. Darıca Kent Meydanı, metro inşaatından dolayı kullanılmıyor.
- B.Ö: Darıca – Gebze OSB Metrosu’nun İstasyon’daki istasyonu, Marmaray’a yürüme mesafesinde. İstanbul’da böyle bir şey yok. Sadece Darıca’dan Gebze’ye gideceksem, 501 ile giderim. Öngörerek yapmıyoruz. Metro başlarken, Marmaray İstasyonu vardı. Bir şey yapılırken, 30 sene sonrası düşünmeli.