İYİ Partili Lütfü Türkkan, geçtiğimiz günlerde Dilovası Belediyesi’nin yıkılma konusunu meclise taşımış ve soru önergesi vermişti. Bu konuyla ilgili belediyenin yapacağı açıklama ise merak konusu olmuştu. Dilovası Belediyesinden Milletvekili Türkkan’a yanıt gecikmedi. Tartışmalara sebep olan konuyla ilgili belediyeden yapılan açıklamada, “‘Çamur at, iz bıraksın’ anlayışını temel felsefesi haline getiren muhalefetin; yine aslı astarı olmayan bilgiler ile hamaset yaparak, yalan ve iftiralar ile Dilovası Belediyemiz’i hedef gösterdiğini üzülerek ve acıyarak müşahede ettik. Hiçbir belgeye dayandırılmadan, herhangi bir araştırma yapılmadan, tamamen sokak dedikoduları ile Belediye binamızın yıkımı ve yerine inşa edeceğimiz ‘kent meydanı’ projesi ile ilgili kamuoyunu yanıltmaya çalışan milletvekillerini bir kez daha esefle kınıyor, bu vesile ile işin hakikatini aşağıda maddeler halinde tane tane bir kez daha kamuoyu ile paylaşıyoruz” denildi.
BİR VERİ VEYA KAYIT YOK
Belediye Hizmet Binası’nın 1989 yılında yapılmaya başlandığını, binanın ruhsat ve iskanının olmadığını dile getiren belediye yetkilileri, açıklamanın devamında, “Binanın Projesi yoktur. Yapılış tarihi itibari ile Binanın yapım tekniği, kullanılan demir-beton gibi ana malzemelerin cinsi/niteliği, miktarı ile ilgili hiçbir veri ya da belge yoktur. Yapılış tarihi itibari ile binanın yapıldığı alan için alınmış bir Zemin Etüd Raporu bulunmamaktadır. Binanın nasıl bir temel üzerine yapıldığı, zemin ile ilişkisinin nasıl olduğu ile ilgili de bir veri ya da kayıt bulunmamaktadır. Belediye Binası 1999 Yılındaki Büyük Marmara Depreminden etkilenmiştir. Büyük Marmara Depreminden sonra Güçlendirme yapılmamıştır” ifadeleri kullanıldı.
TAVANDA SU SIZINTILARI OLUŞMAKTAYDI
Açıklamanın devamında ise şu ifadelere yer verildi; “Dilovası’nın 2009 yılında ilçe olması sonrası Kaymakamlık Binasının olmayışı nedeni ile Kaymakamlık ve bağlı birimler için Dilovası Belediye binası kullanmış, İlçe Belediyesi olunması ile yeni belediye hizmet birimleri, müdürlükler kurulmuştur. 2009 yılında bu yoğunlukta kullanılırken ve binanın çatısının tamamen çürümüş olması nedeni ile yağışlarda 2.kattaki tüm birimlerin tavanları su sızdırmakta ve Kaymakamlık Makamı dâhil pek çok birimin tavanında su sızıntıları oluşmaktaydı. 2009 yılında yeni yapılması düşünülen klasik çatı binaya daha fazla yük getireceğinden çelikten daha hafif bir çatı katı yapılmış, üzeri hafif panel ile örtülmüştür. Bu hali ile bina yıllarca kullanılmıştır.”
BİNA İLE İLGİLİ YIKIM KARARI ALINDI
“Son 10 yıl içerisinde Ülke genelinde Büyük Depremler yaşanmış, bu nedenle sürekli ülke gündeminde Büyük İstanbul Depremi beklentileri oluşmuş, ayrıca Deprem Yönetmeliği 2018 Yılında güncellenmiştir. Tüm bu nedenler ile 2019 yılında Belediye Binası ile ilgili güncel 2018 Türkiye Deprem Yönetmeliği kapsamında binanın Performans Analizi ve Risk Raporu hazırlanmıştır. 18.09.2019 tarih ve 16730108 nolu rapor ve K754-19 sayılı Laboratuvar Raporları ile birlikte binanın güncel Deprem Yönetmeliğine uygun olmadığı, göçme bölgesinde ve kullanım açısından uygun olmadığı raporu çıkmıştır. Bu raporlar doğrultusunda, bina ile ilgili yıkım kararı alınmıştır. Özetle Bina,1989 yılında yapılmış, bir projesi bulunmamakta, yapılış tarihi itibari ile alınmış bir zemin etüd raporu bulunmamakta, zemin değerleri bilinmemekte, bina ruhsatlı ve iskânlı olmadığı gibi, bina ile ilgili olarak alınmış olan bina sağlam raporu yoktur.”
ŞOVENİZM NİYETİYLE UYDURULMUŞ BİR BİLGİ
“Binanın sağlam olduğuna dair söylenti tamamen gerçek dışıdır ve sokak dedikodusudur. Bu iddianın tam tersi, 1989 yılında o günkü inşaat tekniği şartlarına göre yapılmış, ruhsatı ve iskanı olmayan, zemin etüd raporu olmayan, zemin değerleri bilinmeyen, ciddi izolasyon sıkıntıları olması nedeni ile sürekli nem ve rutubet alan, Büyük Marmara Depreminden etkilenen ve bu hali ile yıllarca kullanılmış olan binanın sağlam olduğuna kanaat getirmek yada böyle bir iddiada bulunmak kesinlikle gerçeklerden uzak, şovenizm niyetiyle uydurulmuş bir bilgidir, gerçek dışı ve hatta iftiradan ibarettir. Bu dedikodulara Milletvekili kimliğine sahip kişilerin alet olması, hiçbir araştırma yapmadan, bilgi belgeye dayandırmadan gerçekmiş gibi dillendirmelerini öncelikle kendi vicdanlarına sonra kamuoyunun vicdanına bırakıyoruz.”