Gebze 15 Temmuz Milli İrade Kent Meydanı’nda dün gece gerçekleşen protestolarda, ‘Kahrolsun İsrail, Kudüs İslam’ındır’, ‘Gebze’den Kudüs’e Selam’ sloganları atıldı. Protestoda
Ahmet Doğan bir selamlama konuşması yaptı ve dua etti. Doğan, “Kudüs Müslümanlar için imanı bir meseledir. Kudüs’ü elinde tutan dünyayı elinde tutar, Kudüs’ü yöneten dünyayı yönetir. Merhum Erbakan Hoca’nın en önemli dert edindiği şeylerden biriside Kudüs konusuydu. Erbakan Hoca her fırsatta Kudüs’ün bizim için öneminden bahseder, yüreğimizde canlı kalması için çalışırdı. Keza Abdülhamit Han aynı şekilde. Dünya var oldukça Kudüs’e asla hiçbir güç zarar veremeyecek. Nasıl ona zarar vermeye kalkanların sonu tarihin çöplüğünde yerini almışsa bugünde öyle olacak. Siyonist güçleri mutlaka hezimete uğrayacak ve Kudüs eskiden olduğu gibi özgürlüğüne kavuşacaktır” dedi. Ahmet Doğan’ın ardından açıklamalarda bulunan Yeniden Refah Partisi Gebze İlçe Başkanı Engin Kılıç, "İnananların yeryüzünde üç haremi olan Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevî ve Mescid-i Aksay’ı korumak Müslümanların sorumluluğudur" dedi.
"BÜTÜN İSLAM MİLLETLERİNİ HEDEF ALDI"
Mescid-i Aksa ‘ya yapılan saldırının milli güvenlik meselesi olarak kabul edilmesi ve TBMM'den Filistin halkının yanında olduğunu güçlü bir şekilde dünyaya göstermesi istendi. Kılıç, şunları dile getirdi; “İnananların yeryüzündeki İlk kıblesi, İkinci Mescidi üçüncü haremimiz olan Mescid-i Aksa’yı içinde barındıran, kutsal emanetidir. Buraların dokunulmazlığını, ismetini ve izzetini korumak Müslümanların ortak ahlaki ve hukuki sorumluluğudur. Haremlere yapılan herhangi bir saldırı bütün Müslümanlara yapılmış bir eylemdir. Bu itibarla işgalci Siyonist güçlerin kutlu Ramazan ayında haremimize ve orada ibadet eden kardeşlerimize karşı gerçekleştirdikleri hunharca saldırı bütün İslam milletlerini hedef alan bir saldırıdır. Horlanan bizim izzetimiz, aşağılanan bizim dinimiz, akan bizim kanımızdır. Tüm unsurlarıyla ve imkanlarıyla ümmet buna karşı aynı sertlikte karşı koymalı, asla zaaf göstermemeli ve hareminin ismetine leke sürdürmemelidir.
“DAHA ÇOK CESARETLENDİRECEK”
Unutmayalım ki, bundan önce de defalarca Siyonist işgal Mescid-i Aksa'ya saldırma cüretinde bulunmuştu. Dolayısıyla bugün atılmayan her ciddi adım Siyonistleri yarın için daha çok cesaretlendirme ve vandallıklarını ödüllendirme anlamına gelecektir. Asil milletimiz, Kudüs’le ilgili her olayda haklı tepkisini meşru yollardan göstermektedir. Artık hükümetimizden beklentimiz kınama beyanları ötesine geçip İsrail'e ciddi yaptırımlar uygulamasıdır. Sözün bittiği bir noktada yapılması gereken Vandalların anlayacağı dilden, milli duruşa yakışan bir kararlılık ve eylemdir. Başta ifade ettiğimiz çerçevede bizim açımızdan Mescid-i Aksa ‘ya yapılan saldırı bir milli güvenlik meselesidir.
“KAÇINILMAZ BİR SORUMLULUKTUR”
Vatandaşlarımızın kutsal ziyaret yerlerinin güvenliğinin sağlanması ülke sınırlarımız içindeki bir caminin güvenliğinden bağımsız kabul edilemez. Milli savunma konseptimizin bu çerçevede güncellenmesi kaçınılmaz bir zorunluluktur. Kurtuluş destanı ile kazandığımız milletin ve ümmetin bağımsızlık ve birliğinin sembolü olan Türkiye Büyük Millet Meclisimiz bütün siyasi partileriyle yekvücut olarak Filistin halkının yanında olduğunu dünyaya göstermeli, farklılıkları bir kenara bırakarak güçlü bir dayanışma ortaya koymalıdır ve Kudüs özel oturumuyla toplanmalıdır.”
Ahmet Doğan bir selamlama konuşması yaptı ve dua etti. Doğan, “Kudüs Müslümanlar için imanı bir meseledir. Kudüs’ü elinde tutan dünyayı elinde tutar, Kudüs’ü yöneten dünyayı yönetir. Merhum Erbakan Hoca’nın en önemli dert edindiği şeylerden biriside Kudüs konusuydu. Erbakan Hoca her fırsatta Kudüs’ün bizim için öneminden bahseder, yüreğimizde canlı kalması için çalışırdı. Keza Abdülhamit Han aynı şekilde. Dünya var oldukça Kudüs’e asla hiçbir güç zarar veremeyecek. Nasıl ona zarar vermeye kalkanların sonu tarihin çöplüğünde yerini almışsa bugünde öyle olacak. Siyonist güçleri mutlaka hezimete uğrayacak ve Kudüs eskiden olduğu gibi özgürlüğüne kavuşacaktır” dedi. Ahmet Doğan’ın ardından açıklamalarda bulunan Yeniden Refah Partisi Gebze İlçe Başkanı Engin Kılıç, "İnananların yeryüzünde üç haremi olan Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevî ve Mescid-i Aksay’ı korumak Müslümanların sorumluluğudur" dedi.
"BÜTÜN İSLAM MİLLETLERİNİ HEDEF ALDI"
Mescid-i Aksa ‘ya yapılan saldırının milli güvenlik meselesi olarak kabul edilmesi ve TBMM'den Filistin halkının yanında olduğunu güçlü bir şekilde dünyaya göstermesi istendi. Kılıç, şunları dile getirdi; “İnananların yeryüzündeki İlk kıblesi, İkinci Mescidi üçüncü haremimiz olan Mescid-i Aksa’yı içinde barındıran, kutsal emanetidir. Buraların dokunulmazlığını, ismetini ve izzetini korumak Müslümanların ortak ahlaki ve hukuki sorumluluğudur. Haremlere yapılan herhangi bir saldırı bütün Müslümanlara yapılmış bir eylemdir. Bu itibarla işgalci Siyonist güçlerin kutlu Ramazan ayında haremimize ve orada ibadet eden kardeşlerimize karşı gerçekleştirdikleri hunharca saldırı bütün İslam milletlerini hedef alan bir saldırıdır. Horlanan bizim izzetimiz, aşağılanan bizim dinimiz, akan bizim kanımızdır. Tüm unsurlarıyla ve imkanlarıyla ümmet buna karşı aynı sertlikte karşı koymalı, asla zaaf göstermemeli ve hareminin ismetine leke sürdürmemelidir.
“DAHA ÇOK CESARETLENDİRECEK”
Unutmayalım ki, bundan önce de defalarca Siyonist işgal Mescid-i Aksa'ya saldırma cüretinde bulunmuştu. Dolayısıyla bugün atılmayan her ciddi adım Siyonistleri yarın için daha çok cesaretlendirme ve vandallıklarını ödüllendirme anlamına gelecektir. Asil milletimiz, Kudüs’le ilgili her olayda haklı tepkisini meşru yollardan göstermektedir. Artık hükümetimizden beklentimiz kınama beyanları ötesine geçip İsrail'e ciddi yaptırımlar uygulamasıdır. Sözün bittiği bir noktada yapılması gereken Vandalların anlayacağı dilden, milli duruşa yakışan bir kararlılık ve eylemdir. Başta ifade ettiğimiz çerçevede bizim açımızdan Mescid-i Aksa ‘ya yapılan saldırı bir milli güvenlik meselesidir.
“KAÇINILMAZ BİR SORUMLULUKTUR”
Vatandaşlarımızın kutsal ziyaret yerlerinin güvenliğinin sağlanması ülke sınırlarımız içindeki bir caminin güvenliğinden bağımsız kabul edilemez. Milli savunma konseptimizin bu çerçevede güncellenmesi kaçınılmaz bir zorunluluktur. Kurtuluş destanı ile kazandığımız milletin ve ümmetin bağımsızlık ve birliğinin sembolü olan Türkiye Büyük Millet Meclisimiz bütün siyasi partileriyle yekvücut olarak Filistin halkının yanında olduğunu dünyaya göstermeli, farklılıkları bir kenara bırakarak güçlü bir dayanışma ortaya koymalıdır ve Kudüs özel oturumuyla toplanmalıdır.”