Gizli kalp hastalığı, tıp literatüründe ‘sessiz iskemi’ olarak ifade edilen bir sorundur. Kalp kasını besleyen koroner damarlarda, kan akımının belirgin azalmasına neden olacak derecede darlık meydana geldiğinde, kişide çoğunlukla efor esnasında göğüste ağrı, sıkışma, yanma, nefes darlığı gibi şikayetler ortaya çıkmaktadır. Sessiz iskemide ise koroner damarlarda önemli derecede darlık olduğu halde kişi efor veya istirahatte herhangi bir rahatsızlık hissetmez. Dolayısıyla bu hastalığa ‘gizli kalp hastalığı’ veya ‘sessiz iskemi’ denmesinin nedeni hiçbir şikayete neden olmaması, hastayı hekime yönlendirecek bir belirti vememesidir. Ancak bazen çabuk yorulma, hazımsızlık gibi kalp hastalığından şüphelendirmeyecek hafif yakınmalar olabilir.
MENOPOZDAN SONRA GÖRÜLME ORANI YÜKSELME EĞİLİMİNDE
Sessiz iskemi; diyabeti olanlarda, kadınlarda ve 65 yaş üzerindeki her iki cinste daha sık görülme eğilimindedir. Koroner yetmezliği adını verdiğimiz damar sertliğine (ateroskleroz) bağlı, kalp kasını besleyen damarlarda daralmayla seyreden hastalığın özel bir formu olduğundan ateroskleroza ait risk faktörleri sessiz iskemi için de geçerlidir. Ailede birinci derecede erkek yakınlarda (baba, erkek kardeş) 55 yaşından önce, kadın yakınlarda (anne, kız kardeş) 65 yaşından önce koroner kalp hastalığı ortaya çıkmış ise bu durum o kişide bu hastalığın oluşma riskini artıran bir faktördür. Diyabet (şeker hastalığı), tansiyon yüksekliği, sigara kullanımı, kolesterol yüksekliği gibi faktörler sessiz iskemi hastalığının oluşmasında rol oynayan önemli faktörler olmakla birlikte erkeklerde 45, kadınlarda menopozdan sonra görülme oranları yükselme eğilimindedir.
KADINLARDA SESSİZ İSTEMİ
Koroner yetmezliğinin bir klinik formu olan sessiz iskemi, kadınlarda doğurganlık çağında çok nadir görülmektedir. Eğer diyabeti, yoğun ailevi yatkınlık, kontrolsüz tansiyon ve kolesterol yüksekliği gibi damar sertliğinin erken başlamasına neden olan faktörler yoksa hamilelikte özel bir önlem alma gereği yoktur.
BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR
Gizli kalpte erken teşhis büyük önem taşıyor. Koroner damarlarda önemli derecede darlık olduğu halde hasta yakınmasızdır. Hasta, uyaran bir şikayeti olmadığından farkında olmadan kalp krizi geçirme riski altındadır. Teşhis için efor testi, ritm holteri (24 saatlik EKG kaydı), stres ekokardiyografi ve çok kesitli bilgisayarlı tomografi gibi riski az olan tetkiklerden yararlanılabilir. Bu tetkikler hastalık varlığı şüphesi doğurursa koroner anjiyografi gibi ileri tetkiklerle tanı kesinleştirilmektedir.
NASIL TEDAVİ EDİLİYOR?
Yapılan tetkikler sonucu ’sessiz iskemi’ tanısı konan hastalarda diyabet varsa kan diyabetinin iyi kontrol edilmesi, tansiyon ve kolesterol yüksekliğinin etkin tedavisi, sigara kullanılıyorsa bırakılması, fazla kilosu varsa azaltmaya yönelik tedbirler alınması ve hekim tarafından önerilen ilaçların düzenli kullanılması önemlidir.Sessiz iskemide ilaç tedavisi ve risk faktörlerinin azaltılmasına yönelik tedbirler dışında, eğer anjiyografi yapılmış ise burada saptanan damar darlıkları ve kalp kasının kasılma fonksiyonu değerlendirilip koroner balon, stent veya by-pass operasyonu gibi tedavi yöntemleri de uygulanabilmektedir. Eğer sorun, kalp kasında hasara neden olacak ağır bir kalp krizi geçirmeden erken teşhis edilirse tedavi yöntemlerinin etki oranı da yükselmektedir.
MENOPOZDAN SONRA GÖRÜLME ORANI YÜKSELME EĞİLİMİNDE
Sessiz iskemi; diyabeti olanlarda, kadınlarda ve 65 yaş üzerindeki her iki cinste daha sık görülme eğilimindedir. Koroner yetmezliği adını verdiğimiz damar sertliğine (ateroskleroz) bağlı, kalp kasını besleyen damarlarda daralmayla seyreden hastalığın özel bir formu olduğundan ateroskleroza ait risk faktörleri sessiz iskemi için de geçerlidir. Ailede birinci derecede erkek yakınlarda (baba, erkek kardeş) 55 yaşından önce, kadın yakınlarda (anne, kız kardeş) 65 yaşından önce koroner kalp hastalığı ortaya çıkmış ise bu durum o kişide bu hastalığın oluşma riskini artıran bir faktördür. Diyabet (şeker hastalığı), tansiyon yüksekliği, sigara kullanımı, kolesterol yüksekliği gibi faktörler sessiz iskemi hastalığının oluşmasında rol oynayan önemli faktörler olmakla birlikte erkeklerde 45, kadınlarda menopozdan sonra görülme oranları yükselme eğilimindedir.
KADINLARDA SESSİZ İSTEMİ
Koroner yetmezliğinin bir klinik formu olan sessiz iskemi, kadınlarda doğurganlık çağında çok nadir görülmektedir. Eğer diyabeti, yoğun ailevi yatkınlık, kontrolsüz tansiyon ve kolesterol yüksekliği gibi damar sertliğinin erken başlamasına neden olan faktörler yoksa hamilelikte özel bir önlem alma gereği yoktur.
BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR
Gizli kalpte erken teşhis büyük önem taşıyor. Koroner damarlarda önemli derecede darlık olduğu halde hasta yakınmasızdır. Hasta, uyaran bir şikayeti olmadığından farkında olmadan kalp krizi geçirme riski altındadır. Teşhis için efor testi, ritm holteri (24 saatlik EKG kaydı), stres ekokardiyografi ve çok kesitli bilgisayarlı tomografi gibi riski az olan tetkiklerden yararlanılabilir. Bu tetkikler hastalık varlığı şüphesi doğurursa koroner anjiyografi gibi ileri tetkiklerle tanı kesinleştirilmektedir.
NASIL TEDAVİ EDİLİYOR?
Yapılan tetkikler sonucu ’sessiz iskemi’ tanısı konan hastalarda diyabet varsa kan diyabetinin iyi kontrol edilmesi, tansiyon ve kolesterol yüksekliğinin etkin tedavisi, sigara kullanılıyorsa bırakılması, fazla kilosu varsa azaltmaya yönelik tedbirler alınması ve hekim tarafından önerilen ilaçların düzenli kullanılması önemlidir.Sessiz iskemide ilaç tedavisi ve risk faktörlerinin azaltılmasına yönelik tedbirler dışında, eğer anjiyografi yapılmış ise burada saptanan damar darlıkları ve kalp kasının kasılma fonksiyonu değerlendirilip koroner balon, stent veya by-pass operasyonu gibi tedavi yöntemleri de uygulanabilmektedir. Eğer sorun, kalp kasında hasara neden olacak ağır bir kalp krizi geçirmeden erken teşhis edilirse tedavi yöntemlerinin etki oranı da yükselmektedir.