Dedesinin de kalaycılık yaptığını aktaran Akyüz, "Allaha şükür, dedemiz kolumuza altın bilezik taktı. 1940 yılında Bulgaristan'dan buraya göç etmişiz. 3 kuşak kalay işi yapıyoruz. Yakın il ve ilçelere ihtiyaç olduğu zaman müşterilerimiz telefonla arıyor, çağırıyor onlara hizmet etmeye çalışıyoruz. Allaha şükür ekmeğimizi kazanıyoruz. 4 çocuk sahibiyim, evimi bu işimle geçindiriyorum." ifadelerini kullandı. Akyüz, önceki yıllarda kalay işinin daha fazla olduğunu, eskiden evlerde bakır bardakların kullanıldığını kaydederek, dedesinin ve bu işi yapan büyüklerinin, kalay için gittiği köylerde 1 ay kaldığını anlattıklarını belirtti.
“BAKIR ÜRÜNLERE İLGİ AZALDI”
Teknolojinin gelişmesiyle bakır ürünlere ilginin azaldığını vurgulayan Akyüz, şunları söyledi: "Bilhassa Balıkesir tarafında, köylerden çağırılıyoruz. Oralarda büyük kazanlar, tavalar ve tencereleri kalaylıyoruz. Büyük kaplar olduğunda körüğümüzü kullanıyoruz. Ama küçük işleri piknik tüple yapıyoruz. Şu anda kullandığım körük dededen kalma. Dedemden babama, babamdan bana kaldı. Kullandığım körük 70-80 yıllık. 5 yaşında babamın yanında körüğün kolunu çevirme ile başladığım bu mesleği, o günden bugüne yapıyorum. Birçok yerde kalaycı dükkanları kapandı. Artık biz müşterilerimize gidiyoruz. Eskiden onlar dükkanlara getirirdi, fakat şimdi biz onlara gidiyoruz. Bugün burada gördüğünüz gibi eşim sokakları dolaşarak, geldiğimizi bildirir. Sağlığım el verdiği sürece kalaycılık mesleğimi yapmaya, mahalle mahalle, köy köy dolaşmaya devam edeceğim."