Zorlu hastalıkların tedavisi için çalışan sağlık personeline koruyucu ruh sağlık hizmeti vermek için ocak ayında kurulan KLP biriminde psikiyatri hekimi, 2 konsültan asistan hekim, 2 uzman psikiyatri hemşiresi, 1 psikolog ve 1 sosyal hizmet uzmanı bulunuyor.
Gündelik hayatta stres, kaygı, öfke gibi zorlu duygularla başa çıkabilmek için farklı bakış açıları kazandırmayı hedefleyen yaklaşım olan “Farkındalık Temelli Stres Azaltma Programı”nın kullanıldığı çalışmayla, sağlık çalışanlarında tükenmişliği önlemeye yönelik grup terapileri gerçekleştiriliyor. "Bakım verenin bakımı" olarak nitelendirilen terapilerle uzmanlar, otomatik davranış kalıplarını fark etme, bireysel stres kaynaklarını anlama, baş etme, problem çözme ve karar verme becerileri, zor duygularla baş etme, kriz durumlarından sonra hızlı toparlanabilme, iş ile yaşam dengesi, mesleki doyum, psikolojik dayanıklılık ve esneklik gibi konulara odaklanıyor. İş yükü fazla olan anestezi, kadın doğum, onkoloji, yoğun bakım gibi bölümlerdeki hekim ve hemşirelere grup terapisi uygulanırken çalışma diğer bölümlerin de katılımıyla sürecek.
KLP BİRİMİ KURULDU
KOÜ Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Aslıhan Polat, AA muhabirine, farklı alanlarda hizmet verdiklerini ancak önceledikleri konulardan birisinin koruyucu ruh sağlığı hizmetlerini olduğunu söyledi. Bu kapsamda KLP birimini kurduklarını ifade eden Polat, bu yıl 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü'nün ana temasının da iş yerinde ruh sağlığı öncelik verilmesi olarak belirlendiğini kaydetti. Polat, KLP'nin Türkiye'de uzun yıllardır bilindiğini ancak hizmetin genellikle hastalığı olanlara psikiyatri desteği sağlanarak gerçekleştirildiğini dile getirerek, bu anlamda sağlık çalışanlarına yönelik, onları destekleyici koruyucu ruh sağlığı hizmeti vermek için çalıştıklarını bildirdi.
"ZORLANDIĞI NOKTALARI PAYLAŞABİLMESİ"
KOÜ Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve KLP Birimi Sorumlusu Prof. Dr. Elif Tatlıdil, birimlerinin ocak ayından beri çalışmalar yürüttüğünü aktararak, diğer bölümlerdeki hem hastaların hem de sağlık çalışanlarının ruhsal sorunlarına yardımcı olduklarını bildirdi. Ruhsal sorunlar ortaya çıkmadan polikliniklerdeki doktor ve hemşirelere destek vermek için adım attıklarını belirten Tatlıdil, çalışma şartları daha yoğun olan kadın doğum, anestezi, yoğun bakım ve onkoloji gibi bölümlerden birimlerine talep geldiğini söyledi. Tatlıdil, bu bölümlerdeki hekim, asistan hekim ve hemşireleriyle grup terapilerine başladıklarını aktararak, "Grup terapilerindeki amaç, kişilerin zorlandığı noktaları paylaşabilmesi, her zaman çalışanlar zorlandıkları konuları amirleri ve birbirleriyle paylaşamayabiliyorlar ama burada biz dış göz olarak onların günlük hayatlarında, iş yerinde yaşadıkları zorlanmaları, birbiriyle yaşadıkları güçlükleri paylaşmalarını sağlıyoruz. Bazen 'Bunu kendi aramızda konuşamamıştık, ilk kez burada konuşuyoruz' gibi geri dönüşler oldu. Çalışmaya devam edeceğiz. Sırada anestezi, acil tıp gibi öncelikli yoğun bölümler ve sonrasında da cerrahi dahili bölümler olarak devam edecek." dedi.
"PAYLAŞMAMIZ İÇİN DAVETLER OLUYOR"
Grup terapilerinin sağlık çalışanlarına pek çok fayda sağladığını dile getiren Tatlıdil, en önemli faydalardan birinin ekibin kendi arasındaki, hasta, hasta yakını ve sağlık çalışanları arasındaki iletişimi güçlendirmek olduğunu kaydetti. Sağlık hizmeti verilen alanlarda gerginliklerin yaşanabildiğine dikkati çeken Tatlıdil, "Karşımızda hasta olan, yardıma ihtiyacı olan insanlar var. Onlara yardımcı olmaya çalışan hasta yakını var. Bir tarafta iyi niyetle çalışan ama ağır iş yükü olan sağlık çalışanları var. Yer yer gerginlikler olabiliyor ama iletişim becerilerinin arttırılmasıyla hasta ve hasta yakınlarıyla gerilimlerin azaltılabileceğini, bunların minimuma indirilebileceğini gözlemliyoruz. Bir başka şey de ekibin içindeki iletişim sorunları. İş yoğunluğu nedeniyle iletişimde aksaklıklar olabiliyor. Birbirinden haberdar olmayabiliyor. Onları da burada çözümleyebiliyoruz." şeklinde konuştu. Tatlıdil, sağlık çalışanlarının durumlarına göre çeşitli önerilerde bulunduklarını ve koruyucu ruh sağlığına önem verdiklerini dile getirdi. Böylece hastalık ve ruh sağlığı sorunu gelişmeden kişilerin ruhsal sağlığını güçlendirme ve hastalık gelişmeden onların daha güçlü şekilde hayatlarına devam edebilmesini sağlamanın, çalışmanın önemli başarılarından olduğunu vurgulayan Tatlıdil, sözlerini şöyle tamamladı: "Bu anlamda üniversitemizde KLP birimleri var ama onlar daha çok poliklinik hizmeti veriyor. Sağlık çalışanlarında psikolojik sıkıntı varsa ona tedavi vermek şeklinde çalışıyor. Bu bizim verdiğimiz koruyucu ruh sağlığına yönelik daha hastalık gelişmeden onun engellenmesine yönelik hizmeti ülkemizde başka örneği yok. Birçok kongre ve sempozyumda bize bu konuda yöntem ve tecrübelerimizi paylaşmamız için davetler oluyor. Dolayısıyla böyle bir ihtiyaç olduğunu, diğerlerinin de böyle adımlar atacağını düşünüyorum."