Yılmaz, Kuyucu’nun nezdinde bir toplum, halk ve ülkenin öldüğünü, ülkedeki yetkililerinin konu hakkında gerekli sorunları ortadan kaldırması gerektiğini vurguladı. CHP’li Yılmaz, “Umut ediyorum ki bu son olur ve bu olaydan bizleri yönetenler ders çıkarır. Gebze halkı bugün görevini yaptı bir daha böyle bir olay olmaması için mesaj verdi. Çocukları mafya dizileri ile, şiddet ve kin içeren ders kitapları ile haşır neşir ederseniz, çocuk sorunlarını bunlarla çözmeye kalkarsanız sonucu bu olur” dedi. İşte Yılmaz’ın açıklamaları şu şekilde;“BENCE SUÇLU ORTADA”
Şimdi sizce Gebze'de sadece bir öğretmen mi katledildi ve öldü mü? Hayır, hayır Necmettin Kuyucu öğretmenimizin nezdinde bütün öğretmenler, öğreticiler, eğitmenler öldü hatta bir toplum, bir halk, bir ülke öldü yani sen, yani ben, yani biz öldük. Peki neydi sebep gerçekten bir öğrencinin devamsızlığı mı, sınıfta kalması mı ya da idari ceza alması mı ya da bu öğrencinin psikolojik sorunları mı? Öğrendiğim kadarı ile bu çocuk, ciddi problemleri yüzünden önceki okulundan uzaklaştırılmış ve yine idari cezası olmasına rağmen affedilerek, Atatürk Lisesi’ne yatılı olarak gönderilmiş bir öğrenci. Anlaşıldığı üzere sorunları olan problemli bir öğrenci. Suçlu aramaya gerek yok, bence suçlu ortada. 2009 ve 2011 yılları arası bu ülke de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı sonrasında 2011 ve 2013 yılların da Milli Eğitim Bakanlığı yapmış olan, bir kaç kez siyaseten dinlemek zorunda kaldığım ve hayal kırıklığı yaşadığım birisine bir ülkenin ve o ülkenin gençliği nasıl teslim edilir diye hep sorguladım.“ÖLEN ÖLDÜĞÜ İLE KALACAK”
Biraz geriye gidelim ve bu Bakanın bir söylemini hatırlayalım. Bu bakanın bakanlığı döneminde, bir öğrenci ve ailesi ile bir öğretmen arkadaşımız, öğrencinin saçının uzun olması dolayısı ile problem yaşıyor. Öğrenci saçlarını ailesinin de desteği ile kestirmek istemiyor. Öğretmen arkadaşımız ise öğrenci koşullarına ve Milli Eğitim müfredatına uygun olmayan öğrencinin saçlarının kesilmesini ailesine şu şekilde ifade eder; “Öğrencinin saçlarını kestirmezseniz ben müfredata ve idari koşullara uygun bir şekilde kendim kestireceğim.” Bu öğretmen arkadaşımızın öğrenci ve ailesi ile yaşadığı bu sorun, dönemin Milli Eğitim Bakanına kadar ulaşır ve bakan şöyle bir açıklama yapar. “Ben Milli eğitim Bakanı olarak, öğrencinin ve ailesinin yanındayım. Öğrencinin saçını kestirecek öğretmenin saçını ben keserim.” Şimdi konuşulacak olan şu, problemleri olan cahil bir çocuk münferit bir olay yapmıştır gibi açıklamalarla kapatılmaya çalışılacak. Hayır kimse bu olayı basitleştirerek münferit bir olaymış gibi görmesin. Kendilerinde bir suçluluk aramadan üstü kapanacak, ölen öldüğü ile kalacak ve öğretmenin ailesi ise acısıyla, çocuklar da babadan yoksun bir sürü problemlerle baş başa hayata tutunmaya çalışacaklar. Bu öğretmenimizi katleden, annesiz yetim, psikolojik problemleri olan gerçekten sosyal devletin ilgisine muhtaç bu çocuk mu suçlu?“DEĞER VERİP SAHİP ÇIKIN”
Yoksa bu tür binlerce problemli çocuk varken bu çocukları tespit ederek özel ilgi göstermeyen bu çocuklara psikolojik destek vermeyen Milli Eğitim Bakanlığı mı yani devlet mi suçlu? Bir başka deyişle şiddete yönelmiş bir gençlik oluşurken, yine kayda değer bir önlem almayan ya da aldırmayan yöneticiler suçlu değil mi? Yine eğitim müfredatını yazboz tahtasına çevirenler neredeyse 2 yıl da bir müfredat değiştirenler ve müfredatın bile ticarileştirildiği bir eğitim anlayışını önümüze koyanlar suçsuz mu? Bir örnek vermek istiyorum, benim için üç meslek, tüm mesleklerden kat be kat üstün ve değerlidir. 1)Eğitim, 2) Emniyet ve ordu, 3)Maliye. Öğretmen aydınlık bir yarınlara güvenle ulaşmak ve bilimle yetişen bilinçli şuurlu duyarlı bir toplum oluşturmakla görevlidir ve bunu sağlamasını istiyorsanız yaşam seviyelerini yükselterek öğretmenlerimize ekonomik bağımsızlığını ve özgür iradelerini kazandırarak değer verin sahip çıkın, İşte o gün tertemiz bir nesil edersiniz.“CEHALET KÖTÜLÜKLERİN ANASIDIR”
Dün Gebze bir öğretmenimizin katledilişine tanık oldu. Yüreğinde acı hisseden herkes önce okula sonra hastaneye koştu. Bugün ise bu acının bir parçası olarak bu büyük acıyı hem paylaştı. 12 bin den fazla duyarlı insan bir araya gelerek hem görevini yaptı hem de sessiz çığlık olarak seslerini yetkililere ulaştırmaya çalıştı. Umut ediyorum ki bu son olur ve bu olaydan bizleri yönetenler ders çıkarır. Gebze halkı bugün görevini yaptı bir daha böyle bir olay olmaması için mesaj verdi. Çocukları mafya dizileri ile, şiddet ve kin içeren ders kitapları ile haşır neşir ederseniz, çocuk sorunlarını bunlarla çözmeye kalkarsanız sonucu bu olur. Çağdaş bir ülke yaratmak istiyorsak, huzurlu ve mutlu bir toplum yaratmak istiyorsak, üretimiyle, maliyesiyle, eğitimiyle çağdaş bir ülke için kolları sıvamalıyız. Geriye değil ileriye gözümüzü dikmeliyiz, cehalet bütün kötülüklerin anasıdır. O nedenle cehaleti değil bilimsel eğitimi tercih ederek, idealist yurtsever gençlere aydınlık yarınları hedef göstererek barışı ve huzuru yakalayabiliriz. Tüm öğretmenlerimizin ve Gebze halkının başı sağ olsun.”
Şimdi sizce Gebze'de sadece bir öğretmen mi katledildi ve öldü mü? Hayır, hayır Necmettin Kuyucu öğretmenimizin nezdinde bütün öğretmenler, öğreticiler, eğitmenler öldü hatta bir toplum, bir halk, bir ülke öldü yani sen, yani ben, yani biz öldük. Peki neydi sebep gerçekten bir öğrencinin devamsızlığı mı, sınıfta kalması mı ya da idari ceza alması mı ya da bu öğrencinin psikolojik sorunları mı? Öğrendiğim kadarı ile bu çocuk, ciddi problemleri yüzünden önceki okulundan uzaklaştırılmış ve yine idari cezası olmasına rağmen affedilerek, Atatürk Lisesi’ne yatılı olarak gönderilmiş bir öğrenci. Anlaşıldığı üzere sorunları olan problemli bir öğrenci. Suçlu aramaya gerek yok, bence suçlu ortada. 2009 ve 2011 yılları arası bu ülke de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı sonrasında 2011 ve 2013 yılların da Milli Eğitim Bakanlığı yapmış olan, bir kaç kez siyaseten dinlemek zorunda kaldığım ve hayal kırıklığı yaşadığım birisine bir ülkenin ve o ülkenin gençliği nasıl teslim edilir diye hep sorguladım.“ÖLEN ÖLDÜĞÜ İLE KALACAK”
Biraz geriye gidelim ve bu Bakanın bir söylemini hatırlayalım. Bu bakanın bakanlığı döneminde, bir öğrenci ve ailesi ile bir öğretmen arkadaşımız, öğrencinin saçının uzun olması dolayısı ile problem yaşıyor. Öğrenci saçlarını ailesinin de desteği ile kestirmek istemiyor. Öğretmen arkadaşımız ise öğrenci koşullarına ve Milli Eğitim müfredatına uygun olmayan öğrencinin saçlarının kesilmesini ailesine şu şekilde ifade eder; “Öğrencinin saçlarını kestirmezseniz ben müfredata ve idari koşullara uygun bir şekilde kendim kestireceğim.” Bu öğretmen arkadaşımızın öğrenci ve ailesi ile yaşadığı bu sorun, dönemin Milli Eğitim Bakanına kadar ulaşır ve bakan şöyle bir açıklama yapar. “Ben Milli eğitim Bakanı olarak, öğrencinin ve ailesinin yanındayım. Öğrencinin saçını kestirecek öğretmenin saçını ben keserim.” Şimdi konuşulacak olan şu, problemleri olan cahil bir çocuk münferit bir olay yapmıştır gibi açıklamalarla kapatılmaya çalışılacak. Hayır kimse bu olayı basitleştirerek münferit bir olaymış gibi görmesin. Kendilerinde bir suçluluk aramadan üstü kapanacak, ölen öldüğü ile kalacak ve öğretmenin ailesi ise acısıyla, çocuklar da babadan yoksun bir sürü problemlerle baş başa hayata tutunmaya çalışacaklar. Bu öğretmenimizi katleden, annesiz yetim, psikolojik problemleri olan gerçekten sosyal devletin ilgisine muhtaç bu çocuk mu suçlu?“DEĞER VERİP SAHİP ÇIKIN”
Yoksa bu tür binlerce problemli çocuk varken bu çocukları tespit ederek özel ilgi göstermeyen bu çocuklara psikolojik destek vermeyen Milli Eğitim Bakanlığı mı yani devlet mi suçlu? Bir başka deyişle şiddete yönelmiş bir gençlik oluşurken, yine kayda değer bir önlem almayan ya da aldırmayan yöneticiler suçlu değil mi? Yine eğitim müfredatını yazboz tahtasına çevirenler neredeyse 2 yıl da bir müfredat değiştirenler ve müfredatın bile ticarileştirildiği bir eğitim anlayışını önümüze koyanlar suçsuz mu? Bir örnek vermek istiyorum, benim için üç meslek, tüm mesleklerden kat be kat üstün ve değerlidir. 1)Eğitim, 2) Emniyet ve ordu, 3)Maliye. Öğretmen aydınlık bir yarınlara güvenle ulaşmak ve bilimle yetişen bilinçli şuurlu duyarlı bir toplum oluşturmakla görevlidir ve bunu sağlamasını istiyorsanız yaşam seviyelerini yükselterek öğretmenlerimize ekonomik bağımsızlığını ve özgür iradelerini kazandırarak değer verin sahip çıkın, İşte o gün tertemiz bir nesil edersiniz.“CEHALET KÖTÜLÜKLERİN ANASIDIR”
Dün Gebze bir öğretmenimizin katledilişine tanık oldu. Yüreğinde acı hisseden herkes önce okula sonra hastaneye koştu. Bugün ise bu acının bir parçası olarak bu büyük acıyı hem paylaştı. 12 bin den fazla duyarlı insan bir araya gelerek hem görevini yaptı hem de sessiz çığlık olarak seslerini yetkililere ulaştırmaya çalıştı. Umut ediyorum ki bu son olur ve bu olaydan bizleri yönetenler ders çıkarır. Gebze halkı bugün görevini yaptı bir daha böyle bir olay olmaması için mesaj verdi. Çocukları mafya dizileri ile, şiddet ve kin içeren ders kitapları ile haşır neşir ederseniz, çocuk sorunlarını bunlarla çözmeye kalkarsanız sonucu bu olur. Çağdaş bir ülke yaratmak istiyorsak, huzurlu ve mutlu bir toplum yaratmak istiyorsak, üretimiyle, maliyesiyle, eğitimiyle çağdaş bir ülke için kolları sıvamalıyız. Geriye değil ileriye gözümüzü dikmeliyiz, cehalet bütün kötülüklerin anasıdır. O nedenle cehaleti değil bilimsel eğitimi tercih ederek, idealist yurtsever gençlere aydınlık yarınları hedef göstererek barışı ve huzuru yakalayabiliriz. Tüm öğretmenlerimizin ve Gebze halkının başı sağ olsun.”