Birkaç yıl aradan sonra aranızda olmaktan, fuarın çoğulcu olmasından dolayı mutluyum, emeği geçenleri kutluyorum” diyen Aysever, “Şiir tutkusuyla edebiyata başladım gençliğimde. Edebiyatımızın en tanınır ağı şiirdir. Ortaokul sıralarında şiir okumaya başladım. İlk şiirim 90’ların başında 19 yaşımdayken Milliyet Sanat’ta yayımlandı. Yazar bir sorumluluk duygusuyla yazar. Bizdeki toplumsal hareketler edebiyat dünyamızı etkilemiştir” dedi.“İNSANI EDEBİYAT GELİŞTİRİR”
20’den fazla kitabının olduğunu söyleşisinin başında ifade eden Aysever, “45 yaşında bir karar aldım. Anı hatırat tarzı bir deneme yazmaya başladım. İki cilt oldu kitabım. Üçüncü cildini hazırlıyorum. Sosyal medya hayatımızı kolaylıklar getirirken büyük hasarları da oldu. Edebiyatçılar olarak dilimizin gelişmesine katkı sağlamak gibi bir mücadele etmesi gerekir. Sadece iktidara karşı itiraz etmek anlam ifade etmiyor, hayata bir katkıda bulunarak bir dünya kurma cabası, kaygısı edinmelisiniz. Sosyal medyada ifade bozukluğu, okuduğunu anlamayan, sözcükleri doğru anlamıyla kullanmayan bir kuşak var. Hayatınızdan edebiyatı çıkarırsanız bu cehalet değişmez. İnsanı geliştiren edebiyattır, entelektüel birikimimizdir” açıklamasında bulundu.“HUKUK VE DEMOKRASİYİ İÇSELLEŞTİRMELİYİZ”
Öte yandan Türk anayasa hukukçusu, akademisyen Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ise “Hukuk Yoluyla Demokrasi İçin Eleştiriler” isimli söyleşi ile okurlarıyla bir araya geldi. “Türkiye’nin Anayasa Gündemi” isimli kitabın yazarı da olan Kaboğlu, “Demokrasi hukukun çizdiği sınırlar içerisinde var olan bir rejimdir. Hukuksuz demokrasi olmaz. Hukuk devletini savunmazsak demokrat olamayız. Yurttaş olarak bunu içselleştirmeliyiz” şeklinde konuştu. “Tarihimizi Tanzimat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet olarak anlamlandırıyoruz” diyen Prof. Dr. Kaboğlu, “Cumhuriyet, Tanzimat ve Meşrutiyetin kazanımlarına artılar eklemiştir. Egemenlik, yurttaşlık ve laiklik kavramları hukuka doğru ilerlememize sebep olmuştur” şeklinde konuştu.
20’den fazla kitabının olduğunu söyleşisinin başında ifade eden Aysever, “45 yaşında bir karar aldım. Anı hatırat tarzı bir deneme yazmaya başladım. İki cilt oldu kitabım. Üçüncü cildini hazırlıyorum. Sosyal medya hayatımızı kolaylıklar getirirken büyük hasarları da oldu. Edebiyatçılar olarak dilimizin gelişmesine katkı sağlamak gibi bir mücadele etmesi gerekir. Sadece iktidara karşı itiraz etmek anlam ifade etmiyor, hayata bir katkıda bulunarak bir dünya kurma cabası, kaygısı edinmelisiniz. Sosyal medyada ifade bozukluğu, okuduğunu anlamayan, sözcükleri doğru anlamıyla kullanmayan bir kuşak var. Hayatınızdan edebiyatı çıkarırsanız bu cehalet değişmez. İnsanı geliştiren edebiyattır, entelektüel birikimimizdir” açıklamasında bulundu.“HUKUK VE DEMOKRASİYİ İÇSELLEŞTİRMELİYİZ”
Öte yandan Türk anayasa hukukçusu, akademisyen Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ise “Hukuk Yoluyla Demokrasi İçin Eleştiriler” isimli söyleşi ile okurlarıyla bir araya geldi. “Türkiye’nin Anayasa Gündemi” isimli kitabın yazarı da olan Kaboğlu, “Demokrasi hukukun çizdiği sınırlar içerisinde var olan bir rejimdir. Hukuksuz demokrasi olmaz. Hukuk devletini savunmazsak demokrat olamayız. Yurttaş olarak bunu içselleştirmeliyiz” şeklinde konuştu. “Tarihimizi Tanzimat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet olarak anlamlandırıyoruz” diyen Prof. Dr. Kaboğlu, “Cumhuriyet, Tanzimat ve Meşrutiyetin kazanımlarına artılar eklemiştir. Egemenlik, yurttaşlık ve laiklik kavramları hukuka doğru ilerlememize sebep olmuştur” şeklinde konuştu.