Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli besteci ve piyanistlerden biri olan Tuluyhan Uğurlu, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl 13. kez düzenlenen Kocaeli Kitap Fuarı’na konuk oldu. “Şehirlerini Işığı” tema etkinlikleri kapsamında sahne alan Uğurlu, “Güneş Ülke Anadolu” konseriyle kitap dostlarına unutulmaz bir piyano resitali verdi. Uğurlu, Kocaeli’ne sık geldiğini ve bu kenti çok sevdiğini söyleyerek, “Kitap Fuarı ise benim her zaman yakından takip ettiğim bir organizasyon. Bir kente kitap fuarı kazandırmak bence o kente yapılabilecek en kıymetli hizmetlerden biri. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın’ı ve tüm emek verenleri tebrik ediyorum” dedi.
ON BİNLERCE YILLIK TARİH MÜZİKLE BULUŞTU
Kocaeli Kitap Fuarı’nın düzenlendiği Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen konseri, kitap fuarına katılan vatandaşlar ilgiyle izledi. Uğurlu, “Güneş Ülke Anadolu” isimli eserinde, müzik ve görüntülerle yaşadığımız toprakların on binlerce yıllık tarihini, kültürünü, efsanelerini anlattı. Sanatçının yöresel müziklerle betimlediği besteleri ise; "Güneş Ülke Anadolu, Hititler ve Truva Uygarlıkları, Anadolu Kültürünün Temel Taşları, Anadolu’da Zulüm ve Yeni Bir Uygarlık: Roma/Bizans, Selçuklular: Sadelik İçinde Bilgelik, Osmanlılar: Güç ve Şefkat İmparatorluğu, Cumhuriyet ve Ölümsüz Bir Liderin Hikayesi" bölümlerinden oluştu. Konserde, kaval sanatçısı Murat Toraman Tuluyhan Uğurlu’ya eşlik etti.
EŞSİZ MİRASA SAHİP OLMANIN ÖNEMİ
Sevilen sanatçı Tuluyhan Uğurlu, her zaman olduğu gibi eserler arasında seyirci ile sohbet etti. Anadolu topraklarının eşsiz bir miras ve kültürel değer olduğunu kaydeden Uğurlu, bu mirasa sahibi olmanın özellikle sanatçılara önemli katkısı olduğunu kaydetti. Sözlerini piyanosunun başına geçerek verdiği örneklerle desteleyen Uğurlu, ilk olarak Itrı’nin Salat-ı Ümmiye eserinden, daha sonra Yemen Türküsü’nden ve en son olarak da İstiklal Marşı’ndan birer bölüm çaldı. Eserlerin birbirine benzerliğine dikkat çeken Uğurlu, “Bakın bu eserler birbirinden farklı zamanlarda ve farklı yüzyıllarda yazıldı. Ama karakteri aynı, tarzı aynı. Sanki birini bir besteci bırakmış diğeri gelmiş onu devam ettirmişi gibi. Aynı kalemden çıkmış gibiler. İşte buna genetik bilgelik deniyor. Bu genetik bilgeliği asla bırakmamalıyız ve devam ettirmeliyiz” dedi. Aynı yöndeki fikriyatın Mustafa Kemal Atatürk’te de olduğunu kaydeden Uğurlu, “Mustafa Kemal de ilk yıllarda kurulan fabrikalara Etibank, Sümerbank ismini verdi. Eğer yaşadığımız topraklarda var olmuş kültürleri birbirinden ayırmadan sahiplenirsek, ne kadar önemli bir bilgi hazinesi üzerinde yaşadığımızı anlar ve topraklarımızın değerini daha iyi kavrarız” diye konuştu.