Önergenin imzaları arasında olan Kaplan konuşmasında şu ifadelere yer verdi:“Değerli milletvekilleri, verdiğim Meclis Araştırma Önergesi, 21 Mayıs 2013 tarihinde vermiş olduğumuz bir araştırma önergesi. 1 Mayıs 2013 tarihinde Taksim'de yaşanan toplumsal olaylarda dönemin valisinin almış olduğu tavırların, yapmış olduğu uygulamaların, bugün çıkarmaya çalıştığımız, dönem dönem burada gerginliklerin oluştuğu iç güvenlik paketiyle doğrudan ilişkili olduğu için gündemi beraber paylaşalım diye gündemin önüne aldık.Değerli milletvekilleri, bu pakette dikkatinizi çekmek istediğim bir nokta var: Valiye, kaymakama ve kolluk kuvvetleri yetkililerine henüz bu pakette vermiş olduğunuz veya vermeye çalıştığınız yetki verilmeden dönemin İstanbul Valisi Sayın Hüseyin Avni Mutlu'nun 1 Mayıs 2013 kutlamalarında yaptıklarını sizle paylaşmak istiyorum. Neden paylaşmak istiyorum? Belki dönemde yapılan olumsuzluklardan etkilenerek bir insafa gelirsiniz, belki bu iç güvenlik paketinin olumsuzluklarının bir kısmını geri çekmek durumunda kalırsınız diye düşünüyorum. İnşallah dediğimde yanılmam.1 Mayıs 2013'te işçi sınıfı ne yapmak istedi? Taksim Meydanı'nda işçi sınıfının bayramını kutlamak istedi. Neden Taksim? Çünkü işçi sınıfı haklıydı. 1977 1 Mayıs'ında 37 yoldaşının bu meydanda kontrgerilla ve gizli güçler tarafından öldürüldüğünün anısını yaşatmak için Taksim'de kutlamak istedi. Sayın Vali ne dedi? "Ben Taksim'de kutlatmam." dedi. Muhtemelen, birilerinden yetki alınarak bunu söyledi. Bir şey hatırlatmak istiyorum: Hükûmetiniz döneminde olan, hâlâ 1977'nin faili meçhul cinayetlerinin katillerinin yakalanmadığını da size anımsatmak istiyorum.Neydi? Bakın, Valinin ne yaptığını sizinle paylaşmak istiyorum: Taksim'i İstanbullulara yasakladı. Taksim'e çıkan tüm yollar, sokaklar, ana caddeler güvenlik kuvvetleri tarafından kapatıldı. Taksim yönüne Dolmabahçe'den, Mecidiyeköy'den, Unkapanı'ndan, Eminönü'nden yolların hepsini Sayın Vali kesti, hatta daha ileri giderek Unkapanı yönünden Taksim'e gelen köprünün ayaklarını kaldırdı, hatırlatmak istiyorum, köprünün ayaklarını kaldırdı. Yine Sayın Vali, Taksim yönüne giden tüm metro ve metrobüslerin hepsini yasakladı gece 05.00'te. Hızını alamadı Sayın Vali, Anadolu Yakası'ndan Avrupa Yakası'na giden deniz otobüslerini, vapurları, kara yoluyla toplu taşıma araçlarının hepsini 06.00'dan itibaren yasakladı. Yetmedi, şehirler arasından, işçi sınıfının yoğun olduğu Kocaeli'nden, Gebze'den Taksim meydanına birileri gider düşüncesiyle Gebze gişelerinde, Bostancı gişelerinde insanları, şehirler arası otobüsle gelenleri indirerek tek tek kontrol etti, tacize buladı ve onların oraya gidişine engel oldu. Yetmedi, Taksim yönünde ve Taksim'de bulunan, o bölgede bulunan 200'e yakın yurttaşımızı gözaltına aldı. Hukuk dışı uygulamalarla, 2 defa yetki kullanarak yirmi dört saatten dört güne kadar gözaltı süresini uzattı. Bölgede yaşayan acil hastaların, yurt dışına çıkmak isteyen -bölgenin turist bölgesi olması nedeniyle- insanların gidemediği bir süreç yaşadık.Peki, şimdi size soruyorum: Sayın Vali bunları niye yaptı, bu yetkiyi kimden aldı, hangi gerekçeyle İstanbul'u ve Taksim'i yasaklama hakkını kendinde buldu? Olağanüstü bir hâl, durum mu vardı yoksa bir iç savaş mı yaşandı? Şimdi, gerekçesi şu: Kamu düzenini korumak adına Taksim'de işçi sınıfının bayramını kutlamasına izin vermedi. Niye işçi sınıfından bu kadar korkuyorsunuz? İşçi sınıfı Taksim'de bayramını kutlamak isterken ne istedi hatırlatmak istiyorum size. İşçi sınıfı yaşanabilir bir çalışma ortamı istedi. İşçi sınıfı yaşanabilir bir ücret talep etti, ‘Taşeronlaşmayı kaldıralım’ dedi, ‘Sendikal haklarımız verilsin’ dedi. İşçi sınıfı iş güvencesiyle Taksim'de bir araya gelmek istedi. İşçi sınıfı, emekçiler, asgari ücretin açlık sınırının altında olduğu bir asgari ücret istemedikleri için bir araya gelmek istediler. Ne var bunda peki? Niye bu kadar tepki gösterdiniz? Ben bu tepkinin Sayın Valinin bireysel tutumundan olduğu kanaatinde değilim, dönemin Başbakanının, dönemin Hükûmetinin yetkisinden istifade ederek buraya geldi.Hatırlatmak isterim, Cizre'de 12 yaşında ‘Nihat Kazanhan’ diye bir çocuğumuz polis kurşunuyla vuruldu. Öyle tesadüfen, bir kamu düzeni bozularak falan değil, bu çocuk, dürbün konularak, uzun mesafeden nişan edilerek öldürüldü. Kim sorumlusu? ‘Kamu düzeni’ diye tutturuyorsunuz ama kamunun huzurunu, vatandaşın güvenliğini ortadan kaldırıyorsunuz. Size son uyarım: İç güvenlik paketini, gelin, bu noktada geri almanızı öneririm.”
SİYASET
10 Mart 2015 - 17:48
'Vatandaşın huzurunu kaçırıyorsunuz'
CHP Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan, 23 milletvekili tarafından, 1 Mayıs 2013 tarihinde Taksim Meydanı’nda yapılan kutlamalarda yaşanan sorunların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na verilmiş olan Meclis Araştırması Önergesi'yle ilgili konuştu.
SİYASET
10 Mart 2015 - 17:48