Türkiye, son bir aydır yaşanan terör olaylarını ve yitirilen onlarca canın gölgesinde hüzünlü ve üzüntülü günler yaşıyor. Hepimizin canı yanıyor, şehit edilen her bir kolluk kuvvetimiz için yüreğimiz kan ağlıyor. Ben de önceki gün interaktif alanda PKK’nın ‘Çözüm Süreci’ dönemindeki izlediği yolu araştırırken çok ilginç sonuçlara ulaştım. Ve bunları siz değerli okurlarımıza aktarmayı uygun gördüm. Sürecin doğuya adeta yeniden yaşam iksiri verdiği, huzur ve güven ortamının sağlandığını paylaşılan donelerle göz önüne seriyor. Peki, PKK’nın süreçteki tavrı ne oluyor onu da tüm detaylar çok net açıklıyor.
Çözüm Süreci ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da devletin yaptığı düzenlemeler, reformlar, yatırımlar ve verdiği teşvikler sayesinde eğitim, ekonomi, sağlık, turizm, tarım ve hayvancılık başta olmak üzere her alanda büyük bir değişim ve gelişim yaşandığı görülüyor. Son 10 yılda temel hak ve özgürlükler alanında gerçekleştirilen reformlar ve ardından uygulamaya geçirilen Çözüm Süreci, 30 yıl olağanüstü şartların hüküm sürdüğü doğu bölgesinin adeta çehresini değiştiriyor. Çatışmalı ortam nedeniyle yatırımların yapılamadığı bölgede, Çözüm Süreci’nin getirdiği huzur ve güven ortamı sayesinde ekonomik kalkınmayı sağlayacak yatırımlara hız veriliyor; kısa sürede ekonomiden turizme, eğitimden sağlığa kadar her alanda büyük gelişme yaşanıyor.
YATIRIMCI OSB’LERDE SIRAYA GİRDİrnGirişimcilerin yoğun talebi nedeniyle organize sanayi bölgelerinde (OSB) doluluk yüzde 100’e ulaşınca sırada bekleyen yatırımcılar için Diyarbakır, Batman, Mardin, Şanlıurfa ve Adıyaman başta olmak üzere çok sayıda ilde yeni sanayi bölgeleri kurulmaya ve ilave etaplar oluşturulmaya başlanıyor. Çözüm Süreci’nden önce 50 fabrikanın bulunduğu Batman OSB’de 75 fabrika faaliyetini sürdürürken, 200 girişimci de yatırım yapmak için arsa tahsisi bekliyor. Diyarbakır OSB’de son 2 yılda yapılan yatırımda yüzde 50 artış olurken, 100 girişimci fabrika kurmak için OSB’ye ilave alanın dahil edilmesi için gün sayıyor. Doluluk oranı, Diyarbakır ve Batman gibi yüzde 100 olan Mardin OSB’de ise fabrika kurmak isteyen 170 yatırımcı arsa tahsisini bekliyor.
Çözüm Süreci ile bölgeye yönelik yatırımcı ilgisi artarken, Doğu ve Güneydoğu’nun ekonomisindeki hareketlilik ihracat rakamlarına da yansıyor. Türkiye İstatistik Kurumunun (TUİK) verilerine göre, bölge illerinin ihracatı 2012’de 9 milyar dolar seviyelerinde iken geçen yılsonu itibarıyla ihracat yüzde 17 artışla 10,4 milyar dolara yükseliyor. Bu dönemde, Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki 14 ilin ihracatı yüzde 33 artışla 927 milyon dolardan 1,2 milyar dolara, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki 9 ilin ihracatı da yüzde 14 artışla 8,1 milyar dolardan 9,2 milyar dolara çıkıyor. Bölge ekonomisinde en dikkat çekici gelişmelerden biri, 2012 yılına kadar hiç ihracat yapamayan Tunceli’nin, 2014 sonu itibarıyla 328 bin dolarlık ihracat rakamına ulaşması oluyor.
200 BİN KİŞİ KÖYÜNE DÖNÜŞ YAPTIrnUzun yıllar devam eden terör olayları nedeniyle köyünden göç etmek zorunda kalan 386 bin 360 kişiden 187 bin 861’i Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi’nden (KDRP) sağlanan destekle topraklarına geri dönüş yapıyor. Adıyaman, Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Hakkâri, Mardin, Muş, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van’da çatışmalı dönemde 386 bin 360 kişi terör ve güvenlik kaygılarıyla yaşadıkları köylerden göç etmek zorunda kalırken, KDRP kapsamındaki destekle 28 bin 384 haneden 187 bin 861 kişinin köyüne dönüşü sağlanıyor. Türkiye’nin toplam 14,6 milyon hektar mera varlığının yaklaşık yarısına yakınının yer aldığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 3 milyon 500 bin hektarlık mera, yaylak ve kışlak alan etap etap kullanıma açılıyor. Terör olayları nedeniyle önceden hayvancılığın bitme noktasına geldiği bölgede, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının çiftçilere sunduğu teşvikler ile Çözüm Süreci kapsamında yayla ve meraların kullanıma açılması ve köye geri dönüş, hayvan varlığının artmasını da sağlanıyor.
TURİST ROTASINI DOĞU'YA ÇEVİRDİrn1980’li yılların başında turizm potansiyeli açısından Türkiye’de adından söz ettiren ancak aradan geçen sürede yaşanan terör olaylarının gölgesinde kalan bölge, süreçle yeniden kültür ve inanç turizminin merkezi olma yolunda önemli adımlar attırılıyor. Güvenlik gerekçesiyle ziyaret edilemeyen Doğu ve Güneydoğu’daki tarihi ve doğal güzellikler, sürecin ardından ilgi çekerken, binlerce turist adeta bölgeye akın ediyor. Yoğun talebi gören girişimciler, açtıkları tesislerle canlanan turizm sektöründe binlerce kişiyi de kısa sürede istihdam ediyor. Diyarbakır’a son 2 yılda gelen yabancı turist sayısında yüzde 130, yerli turist sayısında ise yüzde 35’lik artış gerçekleşiyor. Mardin’de geçen yıl konaklayan turist sayısı 400 bini aşarken, günübirlik gelen turistlerle bu sayı 1 milyona ulaşıyor. Daha önce terör olayları yüzünden silah seslerinin duyulduğu bölgedeki dağlar, huzur ortamında spor etkinliklerine ev sahipliği yapmaya başlanıyor. Şırnak, Siirt, Hakkari ve Tunceli'de yamaç paraşütü, rafting ve doğa yürüyüşü başta olmak üzere çok sayıda spor etkinliği düzenleniyor. Adı yıllarca çatışmalarla gündeme gelen Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesindeki Kato Dağı’nda uçurtma şenliği, Silopi Kaymakamlığının AB desteğiyle hayata geçirdiği “Gençler İçin Çözüm Zamanı Projesi” kapsamında Polonya, Tunus, Gürcistan, İtalya ve Ukrayna’dan Şırnak’a gelen 35 üniversite öğrencisi, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü’nce düzenlenen “Barışa Dönen Pedallar” etkinliğinde Cudi Dağı eteklerinde bisiklet turu düzenleniyor.
PEKİ, ÖRGÜT SÜREÇTE NE YAPTI?rnAtılan olumlu adımlara ve eylemsizlik kararına rağmen bu süreci yapılanma ve daha fazla eleman kazanma açısından bir fırsat olarak gören, gençleri ve çocukları dağa kaçıran, kandırıp kadrosuna katan terör örgütü PKK, silah bırakıp sınır dışına çekilmek yerine ‘Barış süreci’ni akamete uğratacak saldırılar gerçekleştiriyor. Terör örgütü DAEŞ’in Kobani’ye (Ayn el Arap) saldırılarının ardından HDP’nin çağrısı üzerine 6-8 Ekim 2014’te düzenlenen izinsiz gösterilerle süreci saboteye başlıyor. Örgüt mensupları ve yandaşları, 7 Haziran’daki genel seçim öncesinde de bölgede seçmene “HDP’ye oy vermeleri” yönünde de baskı uyguluyor. Siirt’te köy muhtarının, Şırnak’ta HÜDA PAR üyesi iki kişinin öldürülmesi, Van’da billboardlarda “Kan akan musluk” görseli ve “Önleminizi alın, korkmuyor musunuz?” yazılı ilanların kullanılması, Erciş’te “HDP dışında başka partinin girmesi tehlikeli ve yasaktır” pankartının asılması, seçmen iradesinin baskı ve tehdit altında olduğunu gözler önüne seriyor.
Özellikle KCK’dan Temmuz ayında yapılan “Barajlar ve baraj inşasında kullanılan araçların hedef alınacağı” yönündeki açıklamanın ardından saldırılarını artırıyor. Güvenlik güçlerine yönelik eylemlerde bulunan terör örgütü mensupları, havaalanı, baraj, kalekol ve yol yapımı ile içme suyu ve tarımsal sulama çalışmalarında kullanılan araçları ve iş makinelerini ateşe verip, müteahhitleri ve işçileri tehdit ederek, yatırımları engellemeye çalışıyor. Örgüt üyeleri, bölgenin bereketli topraklarını suya kavuşturacak, binlerce kişiye istihdam sağlayacak ve göçü önleyecek barajların yapımına engel olmak amacıyla saldırılar düzenleyerek, baraj yoluna yerleştirdiği patlayıcılarla güvenlik güçlerini ve inşaata malzeme taşıyan araçların şoförlerini hedef alıyor. Örgüt yandaşları da bu süreçte çeşitli bahanelerle gerçekleştirdikleri izinsiz gösterilerde, başta okullar olmak üzere kamu binalarına, iş yerlerine ve araçlara zarar veriyor. PKK çözüm ve barış yerine savaşı tercih ediyor.
PARALEL YAPININ PKK’YA DESTEĞİrn7 Haziran seçimlerinde azınlıkta olan CHP ve MHP’ye oy veren Gülen sempatizanlarına karışmayan paralel yapı, Ak Parti’ye oy atacakları ise HDP’ye yönlendiriyor. Yapının en güçlü olduğu emniyette, mensupların doğuda kaldığı lojmanlardan HDP’ye çıkan oyların çokluğu bunu kanıtlıyor. Seçimlerinden önce HDP’yi destekleyen Paralel Yapı, seçimlerden sonra da PKK’ya açıkça desteklemekten çekinmediği ise diğer önemli bilgiler arasında geçiyor. PKK’nın gazetesi Özgür Gündem ile aynı manşetleri atan paralel medya, Mehmetçik için “Sivilleri katlediyor” ve “AK Parti’nin oyunu arttırmak için operasyon yapıyor” yazılarını yazıyor.
32 GÜNLÜK RAPOR ÇOK ÜRKÜTÜCÜrnSon 32 gündeki (7 Temmuz-5 Ağustos) terör saldırılarında, gerçekleşen eylerler ve kayıplarda ise veriler oldukça karışık. Kimi kaynaklar 650 terör örgütü mensubunun öldürüldüğünü iddia ederken kimi kaynaklar ise bu sayının 390 olduğunu öne sürüyor. 1600 kişinin teröre destek vermekten gözaltına alındığını görülürken bunların 324’nün ise tutuklandığı kaynaklar tarafından belirtiliyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin teröristlere ait hedeflere yönelik hava harekâtında 150’si ağır olmak üzere 400’ün üzerinde terörist yaralandığı ise ulaşılan diğer bilgiler arasında geçiyor. Kayıplarımız ise olayların en acı tarafı; aralarında Malazgirt İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Arslan Kulaksız’ın da bulunduğu 24 güvenlik görevlisi şehit olurken, 8 vatandaş hayatını kaybediyor, 101 kişi ise yaralanıyor. Son 5 günü de dahil ettiğimizde bu acı reçetedeki şehit sayısı 30’u geçiyor.
Kıymetli okurlar,
Halen sanıyorlar ki toprak veririz! Merak etmeyin bu ülkenin mayası sağlam, vatanımızı şer odaklarına, terör örgütlerine ve onların destekçilerine asla ve asla böldürmeyeceğiz. İnadına barış, inadına barış!