X bir kişi polise giderek benden şikayetçi olduğunu söylemişti, emniyetteki yetkili ifadem sonrasında, “Kavuşturmaya yer yoktur derler merak etme” demişti. Ama olaya bakan hakim öyle düşünmedi, ilk mahkemede 2 yıl 1 ay hapis cezası verdi. ‘Hakim bey bunların şahitleri yalancı, bakın geçmişime bırakın sabıkalı olmayı karakolluk olduğumu bile göremezsiniz. Ayrıca ben hayatım boyunca asla belime silah koymadım. Bu kararla adaletin vicdanını sızlattınız’ dedim. Hakim bey, “Sen bir tek tabancayı mı silah unsur sanıyorsun, kişiyi makasla tehdit etmişsin” dedi. Dosyam şuan Yargıtay’da karar aleyhime çıkarsa 4-5 ay yatar çıkarım.
Hayatımda gördüğüm en profesyonel yalancının biri bana da rastladı. Ben dahil 7 kişiyi aynı anda dolandırdı. Hiç tanımadığım bu 7 kişi ile savcının karşısında çıktık. ‘Savcı bey biz bir birini tanımayan ama ortak mağduriyetimiz olan kişileriz. Bu şahıs bizi bir fil dolandırdı. Hep birlikte şikâyetçiyiz’ dedik. Çıkışta savcının kalemi, “Hiç taslanmayın, en az 10 yıl yer” deyince bir oh çektik. Savcı bey kişiyi hakim karşısına bile çıkarmadan salıverdi.
Gazeteciyiz ya hani, dünyanın 4. gücüyüz. Bir STK’yı haber yaptık, iki gün boyunca cevap hakkı tanımak adına iletişim kurmaya çalıştık, kullanmadılar. Aradan tam 11 gün geçtikten sonra noter üzerinden tekzip yolladılar. Basın ahlakını çiğnememek için sadece başlığını değiştirerek kullandık. Kurumun avukatı beğenmemiş olacak ki, “Bizim istediğimiz gibi olacak” diyerek gazeteyi mahkemeye verdi. Karar jet hızı ile karşı tarafın lehine çıktı. İtiraz ettik, ‘Biz bu STK’yı elma yediği için eleştirdik ama onlar bize armut yemenin tarifini yollamalarına rağmen tekziplerini yayınladık’ dedik, “Kabul etmezük, tekrardan yayınlayın” dediler. Eee şeriatın kestiği parmak kanar mı yeniden yayınladık.
Yolda yürüyorum, elimde bir gazetecinin namusu ve her şeyi olan fotoğraf makinem var. Biri arkadan “Uğur” deyip vurmasıyla yere çullandım. Ufak tefek itiş kakıştan sonra bindim arabama kişi hakkında şikayetçi oldum. Geçtiğimiz aylarda mahkemeye çıktık. Hakim beye, ‘Efendim ben görev başında saldırıya uğramış bir gazeteci olarak karşınızdayım, lütfen bunu dikkate alın” diye talep ettim. Bir de bakarım ki mahkeme celbinde bana saldıran kişi de müşteki sıfatında görünüyor. Pek hatırlamıyorum ama sanırım arkadan kahpece yediğim yumruk esnasında yere düşerken arkadaşa röveşata filan çektim.
Pazartesi yine benim şikayetçi olduğum bir mahkemem daha var, sonucu şimdiden tahmin edebiliyorum. 3 yılla kurtulursam ne büyük şans…
O yüzden sevgili okur, mademki adalet terazisinde sapma var bir ‘U’ dönüşü yapmaya karar verdim. Buradan tüm emniyet kuvvetlerine, savcı ve hakimlere sesleniyorum; ‘İtiraf ediyorum bende FETO’cuyum’ nasıl olsa göz altına alıp “Dokunamıyor diyorlardı bakın dokunduk” fotoğrafını verip salacaksınız. Cengaveri oynamaya gerek var mı ki…
Sayın kamuoyu,
Hiç boşuna FETO’cuları ve Türkiye düşmanlarını kodeslere filan atarlar umuduyla yaşamayın. Bizde böyle hakim ve savcılar olduğu sürede daha çok 17/25’lere gebe kalırız.
Ama biz geri adım atar mıyız, mücadeleden geri döner miyiz, davamızdan vaz geçer miyiz, tabii ki kocaman bir HAYIR!..