Zaman su gibi akıp gidiyor. Nereyse dün gibi hatırladığımız 30 Mart yerel seçimlerinin üzerinden tam 1 yıl geçti. Bugün belediye başkanlarının ilk virajı aldıkları gün. Hizmet cetvelinde 1 yılını doldurdular. Peki, taahhütlerinin ne kadarını gerçekleştirdiler veya neleri yaptılar nazarımızda irdeleyelim.
Büyük başkan yani İbrahim Karaosmanoğlu 3. ve son kez olarak girdiği başkanlık yarışından yine oy grafiğini artırarak seçimlerden başarıyla ayrılmasını bilmişti. Karaosmanoğlu’nun başta da dediğim gibi bu son dönemi. Çoğu yazar veya aydınımız onu 2019’da vekilliğe yakıştırsa da ben devam etmeyeceği yönünde fikir beyan ediyorum. Oğlunu Ankara’dan siyasete sokan baba Karaosmanoğlu dönem sonunda emekliliğin tadını çıkarır diye düşünüyorum. 3. kez Kocaeli’nin patronu olan Karaosmanoğlu’nun diğer dönemlerini ele aldığımızda Ak Parti’nin günümüzdeki durumuyla eş değer görmekteyim. Büyük başkanın ilk dönemi tüm Kocaelililer tarafından büyük alkış almış ve ikinci dönemini iple çeken bir anlayışla kendisine yetki vermişti. İkinci döneminde beklentileri karşılayamayan Karaosmanoğlu son döneminde ise neredeyse piyasada görünmüyor. Halkın içinde ama icraatları yani hizmetlerini belediyenin profesyonel kadrolarına bırakmış görünüyor. Bana kalırsa başkan emeklilik için ilk denemelerini yapmakta. Ak Parti’de işler aynı. İlk 5 yılında halkın büyük teveccühünü alan iktidar partisi özellikle 2008’den sonra eski Ak Parti’yi mumla aratır hale geldi. Türkiye’de yaptığı hizmetlerle yeni bir çağ açan Ak Parti bugünün en çok tartışılan yapısı haline geldiğini umarım Ahmet hoca fark etmiştir…
Şükrü Karabacak, Karaosmanoğlu gibi oda üçüncü dönemini yaşayan ender siyasilerden. Daha öncelerde belirttiğim gibi Karabacak şuan bölgede adeta tekel! Neredeyse başkanlık sistemine Erdoğan’dan önce geçecek. Darıca’da muhalefet dahil tüm dengeleri kendi pusulası yönünde kontrol eden Karabacak hizmetler noktasında da 3. döneminin avantajını yaşıyor. Daha önceden vaat ettiği birçok hizmeti ilçesine kazandıran Karabacak’ın şuan en fazla mesai harcadığı alan şüphesiz spor faaliyetleri olarak görülüyor. Ak Parti’de 3 dönem kuralını dikkate alan Karabacak için hedef 2019 Ankara yolu. Bunun için şimdiden çalışmaya başladı. Hatta Karabacak hedeflerini üst düzey düşünüyor. Vekil olup ardından spordaki yarattığı farkındalıklarla bakan olabilmek. Olur, mu derseniz? Tüm karşıt görüşlere rağmen yeniden aday olmayı başardığı gerçeğini dikkate alırsam şaşırmam. Onda o irade ve liderlik ruhu var.
Gebze Belediyesi’nin ikinci kez patronluk koltuğuna oturan Adnan Köşker 1 yılını biraz ekip kurmak ve proje analizlerini yapmakla geçirdi. Sosyal belediyeciliğin Kocaeli’deki adresi durumunda olan Gebze Belediyesi için 2016 yatırım yılı olacağa benziyor. Bunu Köşker önceki günkü basın toplantısında kendisi ifade etti. İlk dönem ve 2014’deki taahhütlerini bundan sonra yapacaklarını söyleyen Köşker 2018’de kendisine ait tüm projelerinin gerçekleşeceğini sözlerine ekledi. Siyaseti gerçekten iyi bilen Köşker’in en çok zorlandığı alan ise kuşkusuz Gebze’de artık bulunamayan arazi sıkıntısı. Her yatırım için milyon TL’lik kamulaştırma yapması gerekiyor. Birde Köşker’i kentsel revizyon diye tabir edilen ve özellikle Beylikbağı bölgesindeki yerleşim alanlarını kapsayan dönüşüm projeleri bekliyor. Burada vatandaşı ikna etmekte oldukça zorlanacağa benziyor. Bu konuyla ilgili bu hafta olayı özetleyen geniş bir köşe yasmayı da planlıyorum. Sadece şunu biliyorum ki o projeyi eğer Köşker istediği şekilde sonuçlandırsın kesinlikle imar tarihine örnek proje diye geçer.
30 Mart 2014 yerel seçimleri için Çayırova Belediye başkan aday adayı olan Demirci’yi partisinin aday belirleme süresinin dolmasına 2 veya 3 gün öncesinden arayıp tebrik etmiştim. Bana, “Bakalım kısmet daha 3 günümüz var. Ama şayet aday gösterilirsem sen Çayırova’yı iyi biliyorsun desteklerine ihtiyacım olacak” demişti. Bende, ‘Hay hay başkanım’ cevabını vermiştim. Demirci şuan Çayırova Belediye başkanı. Aday gösterildiği andan itibaren sürekli sıkıntılarla karşılaştı. Zor günler yaşadı. Hatta geçen bir ara sohbetimizde bana o günleri az da olsa anlattı. Belki bazı konular için haber değeri taşıyan hatalar yaptı ama ‘İtham aday’ söylemini hiç hak etmedi. Ben Demirci’yi 10 yıldır Çayırova’daki petrol istasyonundan tanıyorum. Bende önce de bu kentte yıllardır gazetecilik yapanlar ise 25yıldır tanıyor. Dolayısıyla onu ithal aday olarak tanımlayanları ikiyle çarpar, dörtle böler yediyle toplar yine onlardan daha fazla Çayırovalı çıkar. Demirci için en büyük sorun ise başkanlığına oturduğu Çayırova Belediyesi’nin batık bütçesi oldu. 65 milyona yakın borcu olduğu iddia edilen belediyenin 1 yılda 35 milyonunu ödemesini başardı. Yani bir belediye başkanından başka ne beklenebilir ki. Yine geçen ki sohbetimizde Demirci Haziran seçimlerine kadar gerek kamu, gerek büyükşehir ve çoğu kendi belediyesinin yatırımları olmak kaydıyla 100 milyonluk hizmet atağına kalktığını ifade etti. Bu çok korkunç bir bütçe ve hayal edilemeyen bir yatırım standartları gibi görünüyor. Tabi Demirci’nin en çok eleştiri alan yönü hakkında da söz söylemek gerek. Kimseye temayül etmemesi, dik duruşu ve söylemleri noktasında Demirci çoğu kez medyaya konu oldu. Onu tanıyan bilir. Ham bir Rizelidir! Düşünerek konuşmaz düz bir adamdır. Ama yine de dikkat etmesi lazım tabii ki. Kimseyi kırmaması gönüllerde hoş seda bırakması onun faydasına olur…
Ve Ali Toltar. Türkiye’nin en meşhur semtinin yani Dilovası’nın belediye başkanı olarak oda bir yılını doldurmayı başardı. Benim burada meşhurluktan kastım tabii ki hava kirliliği değil. Dilovası’nın havasının temiz olduğunu iddia edecek kadar taraftar değilim ama kanserovası denecek kadar da kirli olduğunu düşünenlerden de değilim. Meşhurluğu ilçenin elinde bulundurduğu sanayi ve liman gücüne bağlıyorum. Toltar’ın bunları iyi görmesi ve analiz etmesi gerekiyor. Bakınız Toltar hakkında farklı bir iki konu daha belirtmek istiyorum. Seçimlerde herkesi şaşkınlığa uğratarak aday olmayı başaran Toltar’ı Yenigün olarak bizde o günlerde bazı bilgiler doğrultusunda eleştirmiştik. İsteseydik o bilgiler doğrultusunda Toltar’ı ülke gündemine de düşürebilirdik. Ama niyetimiz onu rencide etmek değil haber değeri olarak gördüğümüz bir konuyu kamuoyuyla paylaşmaktı. Nitekim 3 veya 4 manşet sonrası haberlere son verdik ve seçim atmosferine giren Toltar’ın normal seçim propagandalarını diğer medya organları gibi bizde yayımladık. Hatta soranlar hatırlayacaktır haberlerimize karşın bile Toltar’a şans tanımayanlara şunu söylemişimdir; Ak Parti Kocaeli’de bütün ilçeleri kaybeder ama Dilovası’nı asla. Sonuç ortada… Allah’ı var Toltar beni çok yanılttı. Haberlerimiz sonrası aramıza mesafe koyar diye düşünüyordum ama Toltar büyük bir incelikle gördüğü her yerde bana hal hatır sormayı ihmal etmedi. Bu nezaketi ve profesyonel siyasal düşüncesinden ötürü kendisine teşekkür ediyorum. Ve aynı nezaketi Dilovası’na ve Dilovalılara da yapmasını bekliyorum. Geçtiğimiz günlerdeki büyük bir hataya kapılıp kendi partisine mensup hatırı sayılır kişileri sürgüne göndermemesi lazım. Dilovası Beleidyesi’nde muhakkak yönetimin revizyonu şart ama bunu yaparken denge unsurlarını da gözetmesi lazım. Toltar farkında bilmiyorum ama şuan Kocaeli’de hiçbir siyasi erkte olmayan bir güç var kendisinde. Ali Toltar bugün oturduğu o makamı sadece ve sadece kendisine oy veren Dilovalılara borçlu. Kimseye diyet borcu yok. Karar vericilerin hiçbiri Toltar demedi. Bunu iyi kullanmalı ve 2019’a sorunsuz şekilde devam etmesi için tüm alt yapıyı şimdiden sağlamalı…
Son olarak 4 belediyemizin ortak paydası şüphesiz ki Ak Partili olmaları. Bakın size çok ama çok ince bir gönderme yaparak sonlandırayım yazımı. Haziran seçimlerinden sonra tam 4 yıl boyunca en ufak bir seçim çalışması olmayacak. Dolayısıyla Ak Parti teşkilatlarını büyük bir tehlike bekliyor. Bir şeyler bulmaları gerek çalışmaları için. Ve bence gözlerini diğer kamuoyunu oluşturan etkenler gibi belediye başkanlarına ve belediye çalışmalarına dikeceklerdir…