Son günlerde sosyal medyada sürekli karşıma çıkıyor “Kızılcık Şerbeti” isimli dizi.
Yapımın dizinin Reytinglerde üst sıralarda olduğunu yazdığını görüyorum.
Fragmanını izlemeniz ne olduğunu anlamanıza yetiyor.
Dizinin üzerine kurulu olduğu olay baştan kusurlu. Zorla evlendirilen, namusu konuşulan kocası tarafından balkondan atılan bir kadın izliyoruz.
Kadına yapılan bu zulüm evet ülkemizin kanayan yarası ama televizyona dizi yapılarak normalleştirilecek, belki televizyon dizilerinde dönem dönem değişen furyalardan biri olacak bir konu mu bu?
Bir dönem psikolojik drama furyası başladı. Psikolog danışan arasında geçen, bir terapistin danışanına acıyan gözlerle baktığı seansları izledik.
Şimdi ise bu diziyle kız çocuk için en iyi kararı ailesi verir, erkek yemek yapamaz gibi içinde çeşitli mesajlar barındıran dizide bir de evlenen gençlerin birinin ailesi seküler diğerinin ailesi muhafazakâr taraflar olarak gösterilmiş, onların çatışmalarının işlendiği yeni bir içerik izliyoruz.
Toplumda bu denli ayrışmaları biz kendi içimizde yaşamazken bazı sektörler bundan ekmek yiyor.
Dizinin kaç bölüm ilerlediğini görmek ve içeriğine yönelik daha fazla bilgi edinmek için araştırdığımda bugün RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in, “Show TV medya hizmet sağlayıcısında ‘Kızılcık Şerbeti’ isimli dizide kadına karşı şiddet ve kadınlara baskıyı teşvik etmeye yönelik yayınlara ilişkin inceleme başlatılmıştır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.” mesajıyla karşılaştım.
Ne diyelim isabet olmuş…
Türkiye’de neden sürekli kadına şiddet içerikleri, mafya hikâyeleri, ağa hikâyeleri izliyoruz. Neden aile yapısı inanılmaz derece yozlaşan insanları programlara çıkarıp yaşanan olayları normalleştiren programlar kalkmıyor diye tartışıyoruz ama görüldüğü gibi aynı çizgiden devam ediyoruz.
2004 yılında ekranlara gelen Avrupa Yakası dizisiyle alakalı Gülse Birsel’in katıldığı programda bir konuşmasını dinlemiştim.
Senaryoyu hazırlayıp sunduğunda başta dizinin yapım tarafından bu dizi tutmaz, güzel sevimli bir hikâye ama sıradan, kendi halinde bir aile işte içerisinde kaos, acı yok, Türk insanı bunları izlemeyi sever şeklinde bir eleştiri aldığından bahsediyor.
Bizim insanımız izlemez denen dizi 190 bölüm izlenmiş. Üzerinden yıllar geçse de hâlâ rastgele bir bölüm açtığımızda keyfimizi yerine getirebilen, bir işle uğraşırken arkadan bizi eşlik edebilen bir dizi.
Demek ki güzel bir senaryo olduğunda, bir sezon yayınlanıp yayından kaldırılan, ajitasyonla insanın içini sıkan dizilerden daha çok tercih ediliyor.