Depremin ardından ilk 48 saati geride bıraktık. Bunca saatin ardından enkaz altından canlı insanlar kurtarılmaya devam ediyor.
Depremin büyüklüğü fazla, etkilediği alan çok geniş. Müdahale edilmesi güç kabul edecek gibi oluyorum sonra deprem ülkesi olduğumuz aklıma geliyor. Biz bunu ilk kez yaşamadık ki diyorum. Depreme dayanıklı, yönetmeliğe uygun diyerek vatandaşa satılan binalar tuzla buz oldu. Nerede kaldı denetimler? Hâlâ o mahşer ortamında hasarlı binaların çatlaklarını sıvatarak kapatmaya çalışanlar var.
Yine isyan edilecek, gözle görülen suçlular cezalandırılacak peki sonrası ne olacak? Şehirlerin tamamını dönüştürmeye güç yetmiyor da yeni dikilen depreme dayanıklı denilen binaların yıkılışını kim açıklayacak, sorumluluk hissedecekler mi, utanacaklar mı?
Ulusal kanalların canlı yayınlarından yansıyanlar var bir de. Hatay’da depremzedeler çok öfkeli. Yalnız kaldık diyorlar, ağlayıp isyan ediyorlar. Bu insanlara kim ne cevap verebilir ki. Depremin ardından ilk saatler çok kritikti. Birçok etken var fakat gecikildi.
Oysa yetkililer ekran karşısında her yere yetiştik, herkese ulaştık diyorlar. Depremin etkisi çok büyük, deniyoruz, ulaşmaya çalışıyoruz deseler daha az kulak tırmalardı.
Yine Hatay’dan yansıyan görüntülerde insanlar yağmacılardan şikâyet ediyor. Ulaşan yardımların gasp edildiğini söylüyorlar. Gecikmeli de olsa deprem bölgesine askerin ulaşması bir nebze insanların içini rahatlattı.
Bir de yardım kolilerini hazırlayanların isyanları, paylaşımları var. Bizim insanımızın büyük çoğunluğu yardımsever fakat deprem bölgesine bindallı, topuklu ayakkabı göndermek neyin nesi. Şortlar, eskimiş çamaşırlar… Yardım etmiş gibi görünmek için dolaplarınızı elemeyin.
Depremzedelerin sesine kulak verecek olursak, bölgede elektrik olmadığı için elektrikli battaniyeler işe yaramıyor. Yemek pişirme olanağı olmadığı için paketli gıdaları tüketemiyorlar. İçliklere, kalın çoraplara, konserve yiyeceklere ihtiyaçları var.
Yardımların toplanıp yola koyulması ve ulaşması hepsi bir süreçti. Deprem bölgelerinde hâlâ kurtarılmayı bekleyenler olduğu gibi eline yardım ulaşmayanlar da çok sayıda.
Siyasilere bakacak olursak Kılıçdaroğlu gibi ben bu olaya siyaset üstü bakamam diyenler çok. Şu an hesap sorma, hak arama zamanı mı, susup yardım etme zamanı mı kişiden kişiye değişiyor cevap. Bana soracak olursanız, deprem bölgesinde insanların isyanlarını dinledikçe politikleşiyor konu.
Geçen saatlerin ardından hâlâ tek bir kişiden olsa dahi iyi haber bekliyoruz. Oturduğumuz sıcak evden, yediğimiz yemekten utanıyoruz. Depremin acı sonuçlarını çok konuşuyoruz ve konuşmaya da devam edeceğiz.