Depremin üzerinden zaman geçtikçe bölgenin başka yüzlerini de görmeye başladık.
Kahramanmaraş merkezli depremlerde en büyük hasarı alan Hatay son dönemde özellikle gastronomisiyle insanları kendine çekiyordu.
Kahramanmaraş merkezli depremlerde en büyük hasarı alan Hatay son dönemde özellikle gastronomisiyle insanları kendine çekiyordu.
Zengin ve özgün mutfağının yanında Hatay ilk çağlardan beri dünyada hüküm süren neredeyse tüm medeniyetlerin hayalini kurduğu topraklar olarak çok sesliliğin, dostluk paydasında birleştiği bir coğrafya.
Amuk, Akad, Huri, Hitit, Asur, Pers, Makedonya, Roma, Arap, Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye…
Tüm bu imparatorlukların ardında bıraktıkları eserlerle Hatay’ı kültür sanat merkezi haline de getirmiş.
Dünyada eşi benzeri olmayan paleotik, neolitik çağlardan, Yunan, Roma sanatlarından ve Helenistik dönemden pek çok eseri içinde barındırmış.
Dünyanın en büyük mozaik müzelerinden biri kabul edilen, 1948’de ziyarete açılan Hatay Arkeoloji Müzesi, Kayalara oyulmuş Hristiyanlığın en eski kiliselerinden biri olan St. Pierre,
Anadolu’nun en eski camii kabul edilen içerisinde Habib-i Neccar’ın ve Hz. İsa’nın havarilerinin de türbesini barındıran Habib-i Neccar…
Gezilmeye, görülmeye değer daha nicesi var belki de vardı. Tarihi dar sokaklarında yerlerde hâlâ Roma döneminden kalma taşlar var olduğu bile söyleniyor.
Binlerce hayatı yok eden depremden bu büyük miras da nasibini aldı…
Arkeoloji müzesinin yalnızca bir bloğu ve orada bulunan eserler zarar gördü.
Müzenin gözdeleri Hitit Kralı’nın en net tasfiri olan Kral Şuppiluliuma Heykeli ve Roma döneminden kalma üzerinde o döneme ilişkin yaşantıdan görsel anlatılar bulunduran Antakya Lahdi sapa sağlamlar…
Müzenin gözdeleri Hitit Kralı’nın en net tasfiri olan Kral Şuppiluliuma Heykeli ve Roma döneminden kalma üzerinde o döneme ilişkin yaşantıdan görsel anlatılar bulunduran Antakya Lahdi sapa sağlamlar…
Enkaz altından kurtulan her bir insan gibi bu eserlerin kurtuluşu da bir o kadar değerli.
Bir zamanlar insanlarla dolup taşan şehrin sokakları şu an bir enkaz yığınına dönse de, bölgenin güzellikleri görmeye gidenler artık yıkımı gösterse de, gidenler geriye dönemeyecek olsa da bir gün her şeyin onarılması, yeniden ayağa kalkma ümidiyle…