Son yıllarda hepimizin üzerine bir karamsarlık çökmüş gibi.
Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada felaketler peşimizi bırakmıyor.
Çocukluğumdan beri yeni yılın gelmesini insanların neşe ve umutla beklediğini hatırlıyorum.
Ailece bir arada evimizde geçirdiğimiz yılbaşı gecelerinde bile özenle kurulmuş soflarda özel bir gece geçirmiş olurduk.
Televizyonda yine aynı özenle hazırlanmış programların arasında seçim yapamaz, kanalları dolaşır dururduk.
2023 yılına gireceğimizi o sabah bana iyi seneler dendiğinde farkına vardım.
Çevremdeki çoğu kişinin de aynı ruhsuzlukta yeni yıla girdiğini anladım konuşmalarımızdan.
Pandemiyi bir şekilde atlattık ama o dönemde de çok ağır kayıplar verdik.
Ardından gelen deprem ise pandemiden daha fazla yaktı canımızı.
Üst üste gelen bu olağandışı felaketlerin üstüne ekonomik zorluklar da bıktırdı bizi.
Bu köşeyi yazarken bunu da kanıksadığımızı fark ettim.
Ekonomi yokuş aşağı giderken, her gün değişen etiketlere inanamıyorduk, isyan ediyorduk.
Sokakta, iş yerinde, en çok da evimizde sürekli alım gücünün düşüşünü konuşuyorduk.
Şimdi ise alamamaya, bir şeylere ulaşamamaya alıştık galiba.
Ya da bunu mu dert ediyorsun bak ne dertler vara evrildik.
Ramazan kolilerine gelen yüzde 130 zam bile çok göze batmadı.
Ülkemiz seçim sürecine girdi, tam olarak bir seçim havası hâkim artık.
Karamsarlığın üstüne bir de insanların kaygısı eklendi.
Fakat biz millet olarak güçlüklerin altından kalmasını da biliyoruz.
Her şeyin bizim için daha iyi olacağına inanıyorum.
Üzerimizdeki kara bulutların dağılacağına ve daha güzel günlere kavuşacağımıza inanıyorum…