10 gün sonra Türkiye cumhurbaşkanını seçmek için sandık başına gidecek.
Mesleki olarak seçim süreci ile yatıyor kalkıyoruz fakat ülkenin tamamının da gündeminin bu olduğunu biliyorum.
Kahramanmaraş depremlerinin ardından sayısız köşe yazdım.
Belki ilk bir ay her gün depremden bahsettim.
Seçime adım adım yaklaşırken, bunun yaşanan felaketin önüne geçeceğini söyledim.
**
Kış bir şekilde atlatıldı.
Önümüzde yaz mevsimi var.
Kışın ne denli zorluk varsa yaz ayının da, hâlâ çadırlarda kalmak zorunda olan çok sayıda insan için ayrı zorlukları var.
Sıcak havalarda, hijyen ihtiyacının arttığı, sineklerin arttığı bu mevsimde depremzedeler için dediğim gibi “çile bitmiyor.”
Deprem felaketi meydana geldiği andan itibaren politik hale getirildi.
Şimdi deprem mağdurları barınma ihtiyaçlarını gidermeye çalıştıkları çadır kentlerde ya da barınma alanlarında oy kullanabilecekler.
Artan bilet fiyatları nedeniyle oy kullanmak için memleketlerine dönemeyen depremzedeler için ayrı uygulamalar var.
Bir de bunun dışında seçim güvenliği kaygıları var.
**
Bugüne kadar çok konuştuk, hatta bu insanlar adına da konuştuk.
Tüm tartışmaların ardından gerçekten bu mağduriyeti yaşayanlar desteğini kesecek mi sürdürecek mi, anlatılanlar doğru mu yanlış mı bunun cevabını verecekler sandık başında.
En başından beri dilediğimiz bir şey var o da bu sürecin kavga, dövüşle değil barış içerisinde geçirilmesi.
Bizlerin unutmaması gereken işte bu gibi büyük bir felaketin ardından, kimin nereden ne yaşayarak geldiğini tahmin edemeyeceğimiz bu süreçte insanlara güzellikle yaklaşmak.
Aynı ülkenin insanlarıyız, o felaket gecesinde tanımadığımız insanlar için, belki hiç gidip görme fırsatı yakalayamadığımız yıkılan şehirlerimiz için nasıl üzüldüğümüzü unutmazsak eğer bu süreci dostluk içinde tamamlayacağız.