Genel seçimler bizlere her zaman bir şeyler öğretiyor. 14 Mayıs ve sonrasında gerçekleşen süreç de bunun çok açık bir örneği. Gerçekten çok ilginç bir seçim geçiriyoruz…
Seçim süreci boyunca siyasi partiler kendi propagandalarını yürüttüler. Bazen kara propagandalar yapıldı, bazen de karşı taraftaki problemler anlatıldı. Ama sonuç ne olursa olsun 14 Mayıs’ta Türkiye’de tam bir demokrasi şöleni yaşandı. Yüzde 90 katılım oranıyla tüm dünyaya bir mesaj verdik, ‘Biz demokrasimize sahip çıkıyoruz’ dedik.
İlk turda bir de Sinan Oğan faktörü vardı. Aday olmadan önce yüzde sekseninizin Oğan’ı tanımadığına eminim. Ben kendisini Milliyetçi Hareket Partisi’nde siyaset yaptığı günlerden biliyorum. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ tarafından Cumhurbaşkanı Adayı olarak ismi açıklandığında Sinan Oğan’ı biraz araştırayım, bu zamana kadar neler yapmış diye bir bakayım dedim. Oğan’ı tanıyordum, ama bu kadar donanımlı olduğunu inanın ben de bilmiyordum. Öğrendiğim her detay karşısında kendisine biraz daha saygı duydum açıkçası…
Sinan Oğan, Türk milliyetçilerinin iki seçenek arasında bırakılmak zorunda olmadıklarını, kendilerini temsil edecek birinin de olduğunu söyleyerek çıktı Cumhurbaşkanı Adaylığı yoluna. Sürecin başından beri, seçimin sonucunu Türk milliyetçilerinin belirleyeceğini savundu. ‘Biz bu memleketin garipleri değil, biz bu memleketin sahipleriyiz’ diyerek seslendi milliyetçilere. Kendisine televizyonlarda yer verilmemesine ve maddi sıkıntılar çekmelerine rağmen milyonları peşinden sürükledi.
Çoğu seçmen Oğan’a ‘Nasıl olsa kazanamayacak’ diye düşünerek oy vermedi. Buna rağmen Oğan, yüzde 5,17 oy alarak büyük bir başarıya imza attı. Oğan’ın dediği gerçek oldu, Türkiye’nin kaderini ikinci turda Türk milliyetçileri belirleyecek. Neyse ki ilk turu büyük ölçüde suhulet içerisinde tamamladık. Adaylar hemen ikinci tur için çalışmalarına başladı. İşte asıl ilginç olaylar bundan sonra yaşanmaya başladı.
Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na seçim sonuçlarının ardından adeta bir aydınlanma geldi diye düşünüyorum. Sayın Kılıçdaroğlu, ‘Nerede hata yaptık acaba?’ diye düşünürken, milliyetçi kesime çok fazla hitap edemediğini fark etmiş. İkinci tur için çalışan Kılıçdaroğlu’nun, bu kez söylemlerini değiştirdiğini, ilk turdaki politikasını uygulamadığını fark ettim. Kemal Kılıçdaroğlu, yaptığı açıklamalarda bu kez milliyetçilere sesleniyordu. Teröristlerle hiçbir zaman masaya oturmadığını, hiçbir zaman da oturmayacağını söylüyordu. Özellikle de göçmen politikası üzerinde duruyor, mültecilerin bir an önce ülkelerine geri gönderilmesi gerektiğini savunuyordu. İlk turun ardından Kılıçdaroğlu’nun içerisinden adeta bir Ümit Özdağ çıktı.
Yaşam tarzı yüzünden milliyetçiler tarafından pek sevilmeyen Canan Kaftancıoğlu bile bir anda milliyetçi kesildi. Kılıçdaroğlu ve Kaftancıoğlu, geç de olsa partilerinin amblemi olan ‘6 Ok’ içerisindeki Milliyetçilik kavramının farkına vardı. Kılıçdaroğlu, sonunda mutfaktan çıktı, videolarında arkasına Mustafa Kemal Atatürk’ü almaya başladı. Artık sadece ‘Vatan’ diyerek açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, daha önce hiç ağzına almadığı Kandil’i yok edeceğini söyledi. Neredeyse çayını içerken bile eliyle ‘Bozkurt’ işareti yapacak hale geldi. Daha önce hiç önemsemediği Türk milliyetçilerinin oylarını alabilmek için Ümit Özdağ ve Sinan Oğan ile görüşmeler gerçekleştirdi. Türk milliyetçileri geç de olsa hak ettikleri değeri görmeye başladı.
Peki ya şimdi ne olacak? Sinan Oğan ikinci turda kime destek olacak? Ben şahsım adına Oğan’ın Kılıçdaroğlu’na destek vereceğini açıklasa bile, milliyetçilerden oluşan tabanının Recep Tayyip Erdoğan’a destek vereceğini düşünüyorum. Ancak ilk turdaki demokrasi şölenini yeniden yaşayabilmemiz için herkesin tekrar sandığa gitmesi gerekiyor. Siz değerli okurlarımızdan bir ricam olacak, kime oy verirseniz verin, ama mutlaka sandığa gidin. Ülke idaresinde söz sahibi olabilmemiz bizlere 5 yılda 1 kere böyle bir hak tanınıyor. Bu hakkımızı güzel kullanalım, 28 Mayıs’ta ne olursa olsun sandığa gidip, demokrasiye sahip çıkalım. Bir de geçersiz oy kullanmamaya dikkat edelim. Yeniden yüksek bir katılım sağlayalım.
Bakalım önümüzdeki günlerde bizleri ne bekliyor…