Nasıl yazacağım, hangi kelimelerle yazmaya başlayacağım inanın bilmiyorum.. Çok öfkeliyim. Söylemek istediğim, yazmak istediğim çok şey var. Ama hepsi boğazıma düğümleniyor.
Yoğun bir seçim dönemi geçirdik. Hem siyasiler oldukça yoğundu hem de onların peşindeki biz gazeteciler. Her seçim olduğu gibi bunda da süreci başından sonuna kadar takip ettim. Vatanını, milletini seven bir Türk genci, bir gazeteci olarak HDP hariç her siyasi partiye, her siyasiye eşit mesafede, tarafsız bir şekilde yaklaşmaya gayret ettim. Ama siyasiler bize hiç bu şekilde yaklaşamadı. Bize derken tüm Türk milletinden bahsediyorum… Siyasi partilerin temsilcileri, kendi görüşünü benimsemeyen herkese karşı yıkılması güç duvarlar ördü. Hep bir yabancılaştırdılar, farklı baktılar, uzak durdular. Kendilerinin bizden uzak durduğu yetmiyor gibi bir de bizi bizden uzaklaştırdılar.
Miting yaptıkları her yerden bağırdılar, çağırdılar. ‘Bizden olmayanlar şöyledir, bizden olmayanlar böyledir’ dediler. Vatandaşlarımızın yarısı terörist, vatan haini diğer yarısı yobaz, cahil ilan edildi. Onlar meydanlardan o şekilde bağırıp bizleri itham ettikçe, biz de farklı görüşlerdeki yurttaşlar olarak yavaş yavaş birbirimizden uzaklaşmaya başladık. Birbirimizle kavga etmeden sohbet edemez olduk. Sahi ya, biz ne ara bu kadar kutuplaştık? Nasıl, kimler yüzünden bu hale geldik?
Oysaki ben çok isterdim arkadaşlarımla, ailemle oturup seviyeli bir şekilde siyaset konuşayım, ben derdimi anlatayım, onların dertlerini dinleyeyim. Çok uzun zaman olmuş meğer birbirimizin dertleriyle dertlenmeyeli. Çok uzun zaman olmuş birbirimizi dinlemeyeli. Kulağımızı diğer görüşlere kapatmaktan kendimizden başka bir şey duyamaz olmuşuz. Önceden aynaya baktığımızda sevdiklerimizi de görürdük, şimdi sadece kendimizi görür olmuşuz.
Çevreme hep güzel mesajlar vermeye çalıştım. Her seçimde olduğu gibi ‘Bu seçim geçecek, ama biz yine karşılıklı oturup çay içeceğiz. Lütfen kimsenin bizi kutuplaştırmasına izin verme’ dedim. Maalesef başaramadım, yetemedim. Siyaseti hiçbir zaman sevemedim. Ama bu seferki çok farklı. Bu seçimde sırf babasından farklı bir görüşü savunuyor diye 18 yaşında genç bir kızın küfür, kıyamet evinden kovulduğuna, sokağa atıldığına şahit oldum. Daha kullandığı ilk oyunda, seçmen olarak girdiği ilk seçiminde yaşadı bunu. Öfkemin, kinimin sebebi işte tam olarak bu. Ben o genç kızın gözyaşlarını görmedim, ama iliklerime kadar hissettim…
Gerek var mıydı buna gerçekten? Siyasetin bu kadar kirli olmasına gerek var mıydı? Bizi bize bu kadar düşman etmeye gerek var mıydı? Yazıklar olsun. Bizi bu hale getirenlere yazıklar olsun. Kızını sokağa atan babaya da, oğlu için ‘Ben bir vatan haini yetiştirmişim’ diyen babaya da, büyükleri için yobaz, cahil diyen evlatlara da yazıklar olsun. Bizi bu hale getiren siyasete de, hepimizi kucaklamak yerine bizi bizden uzaklaştıran siyasetçilere de yazıklar olsun.
Yazımı kısa ama özünde çok şey anlatan şu cümlelerle bitirmek istiyorum;
Kendi öz yurdumda ben miyim garip?
Beni bir köşeye atan utansın…
Kurdu hakir görüp iti el üstünde tutan utansın !
Hangi siyasi görüşten hangi partiden olursa olsun her insan kendi başına bir birey. Annenin babanın evladına sevgiyle yaklaşmadığı bir zamanda evlatlardan saygı ve sevgi beklemek biraz ahmaklık olur. Birisi şehit kanlarını düşünerek, vatanın bölünmesini göze almak istemediğinden, muhalafete güvenmediğinden oy vermek istemez diğeri kendi yurdunda kendini sığınmacı hissettiği icin. Ne olursa olsun millet kendi ozgur iradesiyle seçimini yapar. Acaba gerçekten muhalefet kazanmak istiyor mu ki? Bunun için yeterli çaba gösteriliyor mu? Hdp nin oyunu alip akp yi göndermek icin vatanını böleceksin deseler eyvallah mi denilecek. Belki hdp ile birlik olunmasaydi kazanma ihtimalleri yokmuy du?insanların aklında deli sorular, birbirine kırdırılan insanlar, görüş ayrılığı nedeniyle ailesinden uzaklaşan gençlerrr (evlatlar) Ben ne bu dengeyi ne bu siyaseti sevemedim. Kaleminize sağlık sayın yazar. Güzel bir yazı ve güzel bir son buluştu....
Mıstafa bey güzel bir yazı olmuş fakat hdp oylarını almadan akpye son veremeyiz yapacak birşey yok.